283
galatasaray'ın şampiyon olması için minumum hatayla bitirmesi gereken sezondur. aynı zamanda zorlu center sezonu olarak da bilinir. tff yöneticisi ve fenerbahçe başkanı bu sezon içinde burada(zorlu center) güzel konuşmalar yapmıştır. sıkıldılar demek ki resmi görüşmelerden, ne güzel arkadaş arkadaş konuşuyorlardı uğraştrdınız adamları. bir de bu sezon içinde mhk başkanı zekeriya alp'ın ne oldu görüştüysek ticaret yapıyorduk açıklaması var ki tam bir komedi. ülke olarak bu tarz komikli şeylere alışık olduğumuzdan şaşırmadık tabii ki. ortada herhangi bir pişkinlik falan yok.
galatasaray zaten çok sık söylendiği gibi sezona yanlış bir planlama ile girdi. pas oyunu falan oynayacaktık zira. senelerce yavaşlıktan ölen takım hızlı oyuncularla yeniden şampiyon olmuş iyi kötü bir sistem kurmuştu ama olsundu. bu sene hemen hızlı oyuncuları def ettik. çünkü hızlı oyuncularla pas oyunu oynanmazdı, yaşlı oyuncular gerekliydi. biliyorsunuz ki pas oyunu sadece +30 oyuncularla oynanabilir. dünyada hızlı olup pas özelliği gelişmiş, genç tanınmamış topçular yok çünkü.
her neyse, yeniden mustafa denizli,jan olde riekerink ve igor tudor'un ilk sezonunu kapsayan o felaket 2 sezona döndük. hatta gol kısırlığımızı düşündüğümüzde daha bile kötü bir performans sergiledik diyebiliriz.yine de hocamız fatih terim'in işleri yoluna koyacağını düşünüyorum ve şampiyon olmak zor da olsa beni şaşırtmaz.çünkü fatih terim'in ismi bile rakiplerimizin dengesini bozabiliyor. ikinci yarı yeni transferlerle daha akıcı bir takım oluşacak gibi. ne kadar toparlayabileceğimizi görececeğiz ama şu anki durumdan daha kötü olmayacağımız kesin. oyun içinde hiçbir planımız olmadığı ve hiçbir şey oynamadığımız için ilk yarı ile ilgili teknik analizi boş geçiyorum.
en büyük rakiplerimizden birisi trabzonspor idi. artık değil. transferler yapılacak, bir takım destekler sağlanacaktır ama trabzon kendi şehrine vakıf bir hoca olmadan kesinlikle şampiyon olamaz. o değişik baskı ortamını kaldırabilecek bu vakıflığa sahip tek ismi de kovdukları düşünülürse artık şampiyonluk trenini sadece izleyebilirler. ünal karaman elbette çok kaliteli bir hoca değildi, şampiyon olamaması da şaşırtmazdı ama trabzon için çok önemliydi. başarı gelecekse şu süreçte ancak kendisiyle gelebilirdi.
diğer rakibimiz başakşehir. başakşehirin şampiyon olacağını ve senelerdir süren şampiyonluk yarışını okan buruk ile beraber taçlandıracaklarını düşünüyorum. en büyük rakiplerinin de eğer toparlanırsak biz olacağımızı düşünüyorum. pas oyununu iyi oynayamıyorlar ama ne önemi var. guardiola'nın pas oyunu da patladı bu sene. liverpool karşısında ezim ezim ezilmekle meşguller. yapacak hiçbir şeyleri de yok. 20 maçta 19 galibiyet 1 beraberlik almış liverpool'dan bahsediyoruz. pas oyunu değil fizik gücü, dinamiklik, press ve topu kontrol ettiğinde oyunu soğutma gibi özellikleri çok iyi kullanıyorlar. pas oyunu oynuyorsanız başarılarınızın gelip geçiçi olduğunu kabul etmelisiniz(bu takımınızın 2 pas yapamaması demek değil elbet). 2 senedir biz de dahil her takım pas oyununa yöneliyor ama 2 sene sonra da her takım şok baskıların ve fizik güçlerin daha önemli olacağı akıcı dinamik ve sürekli değişen varyasyonlara geçiş yapacak. dev takım olmanın en büyük göstergesi dünya futbol akımına, oynadığı futbolla yön vermek oluyor ve liverpool bunu gayet iyi başardı. her neyse başakşehir üzerinde devam edeceksek fizik güçlerini kullanan, gerektiğinde oyunu soğutabilen kontra ataklarda ve hızlı geçişlerde daha iyi performans sergileyen bir takım hürriyetine büründüler. elbette kusursuz falan değiller ki çok da fazla bir puan toplamadılar zaten. ligde liverpool'un oynadığı oyunun daha kötüsünü oynamaya çalışan başakşehir, avcı dönemindeki düşük seviye city tarzından okan dönemindeki düşük seviye liverpool tarzına evrildi ve bunun ilk meyvelerini avrupa da gruplardan çıkan tek türk takımı olarak almaya başladı.
beşiktaş rakibimiz değil, aldıkları puanlar rastlantı. 2. devre bir şeyleri değiştirmezlerse şampiyonluk hayal.
sivas şampiyon olamaz.
fenerbahçe ligin 3. şampiyonluk adayı. 6 senedir gelmeyen şampiyonluk sonrası büyükleri (nihat abileri gibi) ellerinden tutuyor ama o kadar yara aldılar, büyük takım kimliklerini kaybettiler ki bizden daha iyi oynamalarına rağmen bizden daha iyi durumda değiller. ligde, nihat abileri yardımlarını arttırmazsa galatasaray ve başakşehirin altında kalacaklardır. bakalım vizyonuyla ün salmış ali koç ve tff şampiyonluk yolunda nasıl bir yok izleyecek.
öyle ya da böyle koca devreyi hiç ettiğimiz bir sezon oldu.bu seneyi şampiyon tamamlarsak ve iyi giden şeyler sonrası gerçekleşen klasik galatasaray tarzı saçmalıklara konu olmazsak(yönetimin düşmesi,hocanın ayrılması gibi) ligde dominasyon başlatacağımızı düşünüyorum. bu da 5. yıldıza ulaşmamıza sadece 2 şampiyonluk kaldı demektir ki, en yakın rakibimiz 4. yıldızı takamadan 5. yıldızı takmamız ipleri tamamen elime almamız demektir. bu durumda ilerleyen zamanlarda bu üstünlüğün karşı tarafa çevrilebileceğini düşünmüyorum. yani bu şampiyonluk sadece bu süreci değil önümüzdeki süreçleri de(onlarca yıldan bahsediyorum) etkileyecektir. bu nedenle çok kritik. sezonun kalan kısmında iyi olmamız yeterli olmayacaktır, sadece 27 puan toplayabildik. şanslı olmamız gerekli. umarım şans bizden yana olur ve artık bu ligdeki rekabet ipini inceldiği yerden koparırız.
galatasaray zaten çok sık söylendiği gibi sezona yanlış bir planlama ile girdi. pas oyunu falan oynayacaktık zira. senelerce yavaşlıktan ölen takım hızlı oyuncularla yeniden şampiyon olmuş iyi kötü bir sistem kurmuştu ama olsundu. bu sene hemen hızlı oyuncuları def ettik. çünkü hızlı oyuncularla pas oyunu oynanmazdı, yaşlı oyuncular gerekliydi. biliyorsunuz ki pas oyunu sadece +30 oyuncularla oynanabilir. dünyada hızlı olup pas özelliği gelişmiş, genç tanınmamış topçular yok çünkü.
her neyse, yeniden mustafa denizli,jan olde riekerink ve igor tudor'un ilk sezonunu kapsayan o felaket 2 sezona döndük. hatta gol kısırlığımızı düşündüğümüzde daha bile kötü bir performans sergiledik diyebiliriz.yine de hocamız fatih terim'in işleri yoluna koyacağını düşünüyorum ve şampiyon olmak zor da olsa beni şaşırtmaz.çünkü fatih terim'in ismi bile rakiplerimizin dengesini bozabiliyor. ikinci yarı yeni transferlerle daha akıcı bir takım oluşacak gibi. ne kadar toparlayabileceğimizi görececeğiz ama şu anki durumdan daha kötü olmayacağımız kesin. oyun içinde hiçbir planımız olmadığı ve hiçbir şey oynamadığımız için ilk yarı ile ilgili teknik analizi boş geçiyorum.
en büyük rakiplerimizden birisi trabzonspor idi. artık değil. transferler yapılacak, bir takım destekler sağlanacaktır ama trabzon kendi şehrine vakıf bir hoca olmadan kesinlikle şampiyon olamaz. o değişik baskı ortamını kaldırabilecek bu vakıflığa sahip tek ismi de kovdukları düşünülürse artık şampiyonluk trenini sadece izleyebilirler. ünal karaman elbette çok kaliteli bir hoca değildi, şampiyon olamaması da şaşırtmazdı ama trabzon için çok önemliydi. başarı gelecekse şu süreçte ancak kendisiyle gelebilirdi.
diğer rakibimiz başakşehir. başakşehirin şampiyon olacağını ve senelerdir süren şampiyonluk yarışını okan buruk ile beraber taçlandıracaklarını düşünüyorum. en büyük rakiplerinin de eğer toparlanırsak biz olacağımızı düşünüyorum. pas oyununu iyi oynayamıyorlar ama ne önemi var. guardiola'nın pas oyunu da patladı bu sene. liverpool karşısında ezim ezim ezilmekle meşguller. yapacak hiçbir şeyleri de yok. 20 maçta 19 galibiyet 1 beraberlik almış liverpool'dan bahsediyoruz. pas oyunu değil fizik gücü, dinamiklik, press ve topu kontrol ettiğinde oyunu soğutma gibi özellikleri çok iyi kullanıyorlar. pas oyunu oynuyorsanız başarılarınızın gelip geçiçi olduğunu kabul etmelisiniz(bu takımınızın 2 pas yapamaması demek değil elbet). 2 senedir biz de dahil her takım pas oyununa yöneliyor ama 2 sene sonra da her takım şok baskıların ve fizik güçlerin daha önemli olacağı akıcı dinamik ve sürekli değişen varyasyonlara geçiş yapacak. dev takım olmanın en büyük göstergesi dünya futbol akımına, oynadığı futbolla yön vermek oluyor ve liverpool bunu gayet iyi başardı. her neyse başakşehir üzerinde devam edeceksek fizik güçlerini kullanan, gerektiğinde oyunu soğutabilen kontra ataklarda ve hızlı geçişlerde daha iyi performans sergileyen bir takım hürriyetine büründüler. elbette kusursuz falan değiller ki çok da fazla bir puan toplamadılar zaten. ligde liverpool'un oynadığı oyunun daha kötüsünü oynamaya çalışan başakşehir, avcı dönemindeki düşük seviye city tarzından okan dönemindeki düşük seviye liverpool tarzına evrildi ve bunun ilk meyvelerini avrupa da gruplardan çıkan tek türk takımı olarak almaya başladı.
beşiktaş rakibimiz değil, aldıkları puanlar rastlantı. 2. devre bir şeyleri değiştirmezlerse şampiyonluk hayal.
sivas şampiyon olamaz.
fenerbahçe ligin 3. şampiyonluk adayı. 6 senedir gelmeyen şampiyonluk sonrası büyükleri (nihat abileri gibi) ellerinden tutuyor ama o kadar yara aldılar, büyük takım kimliklerini kaybettiler ki bizden daha iyi oynamalarına rağmen bizden daha iyi durumda değiller. ligde, nihat abileri yardımlarını arttırmazsa galatasaray ve başakşehirin altında kalacaklardır. bakalım vizyonuyla ün salmış ali koç ve tff şampiyonluk yolunda nasıl bir yok izleyecek.
öyle ya da böyle koca devreyi hiç ettiğimiz bir sezon oldu.bu seneyi şampiyon tamamlarsak ve iyi giden şeyler sonrası gerçekleşen klasik galatasaray tarzı saçmalıklara konu olmazsak(yönetimin düşmesi,hocanın ayrılması gibi) ligde dominasyon başlatacağımızı düşünüyorum. bu da 5. yıldıza ulaşmamıza sadece 2 şampiyonluk kaldı demektir ki, en yakın rakibimiz 4. yıldızı takamadan 5. yıldızı takmamız ipleri tamamen elime almamız demektir. bu durumda ilerleyen zamanlarda bu üstünlüğün karşı tarafa çevrilebileceğini düşünmüyorum. yani bu şampiyonluk sadece bu süreci değil önümüzdeki süreçleri de(onlarca yıldan bahsediyorum) etkileyecektir. bu nedenle çok kritik. sezonun kalan kısmında iyi olmamız yeterli olmayacaktır, sadece 27 puan toplayabildik. şanslı olmamız gerekli. umarım şans bizden yana olur ve artık bu ligdeki rekabet ipini inceldiği yerden koparırız.