342
"umarım rize küme düşer diye tag açılmış . stadyum da rizeye ağır küfürlerin sebebi sensin hasan kartal. fenerbahçeli oluşunu rizespor başkanı makamından yapamazsın. rizespor senin değil sen gideceksin başkası gelecek . yeter artık fenerbahçene git usandırdın iyice !!" diye twitterda isyanını haykırıyordu dün geceki maçtan sonra @dagdibi53 kullanıcı adlı rizesporlu taraftar... belki de bir çok rizelinin isyanıydı bu ses... geçen sezon sami yen'e konuk olduğunda "başkan" gibi karşılanmış, plaket dahi almış olan hasan kartal, ligin ikinci yarısı rize'deki maçtan sonra ortalığı ayağa kaldırmış, galatasaray taraftarını kızdıracak söylemlerde bulunmuştu. bunlar yetmezmiş gibi transfer sezonunda da şampiyonlar liginde forma giymek için galatasaray'a transfer olmak isteyen vedat muriqi'yi "kadro dışı bırakmakla" tehdit edip fenerbahçe'ye "zorla" yollamıştı... hal böyle olunca da cuma gecesi seyrantepe'de oynanacak maç galatasaray taraftarı için sıradan bir lig karşılaşması olmaktan ziyade, rizespor nezdinde karadeniz ekibi başkanı ile hesaplaşma manası da taşıyordu. maç içinde yapılan sinkaflı tezahüratlar ile "rize kümeye" sloganlarına da kimse şaşırmadı tabii...
futbolcuların istenilen performansı sergileyememesi, yazılı ve görsel medya ile sosyal medyadaki "trollerin" galatasaray'da "karanlık bir portre" çizmeleri ve özellikle de hafta içi maçı olması münasebetiyle tribünler pek de alışık olmadığımız kadar boştu. yine de fena performans sergilemedi "takımının peşinde, iyi günde kötü günde" koşanlar. maçın başlama düdüğü ile "desibel rekorunu egale ettiler", takım 2-0 ı bulunca da devam golleri için gök gürültüsü gibi çöktüler rizesporlu futbolcuların üstüne... tribünde yerini almış "taraftara" teşekkür ederken, boş koltukların dolması için kulüp yöneticilerine bir teklifim olacak:bir sezon içinde kombine kartı olup da üç defa maça gelmeyen ya da devretmeyen taraftara bir sonraki sezon kombine satışlarında öncelik tanınmasın, herhangi bir indirim yapılmasın. tam tersi sezon boyunca maçlara gelen ya da kartını devreden, kısaca tüm maçlarda koltuğu dolu olan taraftarlara gs store'larda çeşitli indirimler yapılsın, kombine yenilemede öncelik tanınsın... bakın bakalım bu şartlarda maça gelmemezlik yapılacak mı, ya da fahiş fiyatlarla devir peşinden koşulacak mı?
tribünlerden sahaya dönersek, beşiktaş derbisi sonrası rotasyon sinyali veren fatih terim'in sahaya süreceği kadroyu bekliyordu herkes. belhanda, feghouli, mariano, donk, nzonzi kulübeye çekilmiş ve luyindama'nın partneri ahmet çalık olurken, sağ bek şener'e emanet edilmişti. orta saha seri-lemina ve ömer'e bırakılırken, fatih terim babel'den tecrübesi sebebiyle vaz geçmiyor, ters kanada da kazanmak istediği emre mor'u monte ediyordu. gol atacak ayak olan andone'yi sahada görünce falcao aklımıza bile gelmiyordu... "f.t'nin takımı"nı oluşturmaktı gayesi hocanın ve sahaya sürdüğü topçular da rizespor karşısında teknik direktörlerlerinin istediğini kusursuz yerine getirdi. öncelikle gol yemedi sarı-kırmızılılar ve maçın ikinci yarısında şener'in sakatlığı sebebiyle kenarda olduğu bir dakikada sağ kanadın boşluğundan yararlanan meljnak'ın şutu dışında pozisyon da görmedi muslera kalesinde. luyindama ve ahmet uyumluydu da luyindama'nın topla ileri çıkışlarda gösterdiği cesareti ahmet nedense gösteremedi maçta, onun "pas partneri" hep muslera'ydı... mariano'yu çizginin 5 adım ötesindeki kulübeye yollayan şener de sakatlanana kadar göze batan bir oyun seyrettirdi. lemina'nın kaptığı topta penaltıyı da yaptıran şener'di, artık bu asist sayılır mı bilmem, onu istatistikçiler düşünsün...
lemina demişken, maçta ömer bayram'la birlikte maçın en fazla mücadele eden ve galibiyette pay sahibi oyuncusuydu gabonlu futbolcu. cesurca topa dalışları, dikine top sürmesi ve presiyle fatih terim'i oldukça mutlu etmişe benziyordu. ömer de sergilediği mücadele ve takımı toparlamasıyla, "keşke beşiktaş derbisinde cezalı olmasaydı" dedirtti seyredenlere. sol bek diye transfer edildi, bir çok maçta da ıslıklandı ömer bayram ama meğerse "adamın içinde gattuso" yaşıyormuş... sadece gattuso mu, takımın en fazla asist yapan oyuncusu olması vesilesiyle gerrard'tan da esintiler estiriyor. talbi'nin kendi kalesine attığı golde de asist ömer bayram'dan geldi... bu ikilinin üçüncü ortağı seri ise daha tutuktu, isabetli pas oranı fena değildi belki ama takımı hücüma çıkarmada, ters kanada oyunu yığmada "zayıf not" aldı cuma geceki maçta...
uğruna onyekuru'dan vazgeçilen ve her maçta onbirde yeri garanti olan ryan babel'den fatih terim hagi gibi, melo gibi bir takım lideri yaratmak istiyor. premier lig tecrübesi, hollanda ulusal takımına sürekli davet ediliyor olması fatih hocanın düşüncesini destekliyor ama hollandalı oyuncu daha sazı eline hiç ama hiç almadı. onun tek arzusu orta saha cıvarında taç çizgisi önünde topu almak, üstüne basmak ve rakibi geçmeye çalışmak... geçtiği kadar geçemediği de olunca tribün homurdanmaya başlıyor... unutmadan attığı penaltı golü şıktı... buram buram tecrübe koktu...
ileri uçta görev yapan florin andone, rizespor ağlarını sarsamadı ama 90 dakika boyunca bitmez tükenmez bir enerjiyle yaptığı presle rakip takımın kolay oyun kuramamasını sağladı. çabasının ödülünü de golle alıyordu ki kornerden gelen topa attığı kafa vuruşunu "çaylak" kaleci tarık başarılı bir refleksle önledi. rumen golcünün kaçan golden sonraki hırsı sizlere melo'yu hatırlatmadı mı? çocukken zararlı diye mi, fakirlikten mi bilinmez evimize "kola" fazla girmezdi de yılbaşı ve bayram gibi özel günlerde bardağa dökülen o siyah içeceği bitmesin diye ağzımızda tuta tuta, yavaş yavaş içerdik. bonservisi ingiltere'de olan andone'nin sene sonunda gideceğini bilmek, onu "kana kana" seyrettirmiyor bize, içimde hep bir ukde bakıyorum andone'nin mücadelesine... gitmese keşke, bitmese bu sevda...
galatasaray maçlarının kadrolu hakemlerinden biri olan abdulkadir bitigen, galatasaray lehine penaltıyı verdi ya, peşinden rizespor kulübesine itirazdan yardımcı antrenöre sarı kart çıkardı ya, kendisine ayrılan çizgiye bastığı gibi komik bir gerekçeyle fatih terim'e sarı kart göstererek "şovunu yaptı"... hoca maçtan sonra yaptığı basın toplantısında hakemi haklı bulduğunu belirtirken, isim vermeden obradoviç'in yaptıklarını söyleyerek aslında hakeme sitem ediyordu...bir yandan da "buna da bereket" der gibi bir havası da vardı hocanın zira bu sene galatasaray'a karşı yapılanları düşününce, oyundan atılmamasına da şükretmek gerekiyor...
kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...caykur-rizespor.html
futbolcuların istenilen performansı sergileyememesi, yazılı ve görsel medya ile sosyal medyadaki "trollerin" galatasaray'da "karanlık bir portre" çizmeleri ve özellikle de hafta içi maçı olması münasebetiyle tribünler pek de alışık olmadığımız kadar boştu. yine de fena performans sergilemedi "takımının peşinde, iyi günde kötü günde" koşanlar. maçın başlama düdüğü ile "desibel rekorunu egale ettiler", takım 2-0 ı bulunca da devam golleri için gök gürültüsü gibi çöktüler rizesporlu futbolcuların üstüne... tribünde yerini almış "taraftara" teşekkür ederken, boş koltukların dolması için kulüp yöneticilerine bir teklifim olacak:bir sezon içinde kombine kartı olup da üç defa maça gelmeyen ya da devretmeyen taraftara bir sonraki sezon kombine satışlarında öncelik tanınmasın, herhangi bir indirim yapılmasın. tam tersi sezon boyunca maçlara gelen ya da kartını devreden, kısaca tüm maçlarda koltuğu dolu olan taraftarlara gs store'larda çeşitli indirimler yapılsın, kombine yenilemede öncelik tanınsın... bakın bakalım bu şartlarda maça gelmemezlik yapılacak mı, ya da fahiş fiyatlarla devir peşinden koşulacak mı?
tribünlerden sahaya dönersek, beşiktaş derbisi sonrası rotasyon sinyali veren fatih terim'in sahaya süreceği kadroyu bekliyordu herkes. belhanda, feghouli, mariano, donk, nzonzi kulübeye çekilmiş ve luyindama'nın partneri ahmet çalık olurken, sağ bek şener'e emanet edilmişti. orta saha seri-lemina ve ömer'e bırakılırken, fatih terim babel'den tecrübesi sebebiyle vaz geçmiyor, ters kanada da kazanmak istediği emre mor'u monte ediyordu. gol atacak ayak olan andone'yi sahada görünce falcao aklımıza bile gelmiyordu... "f.t'nin takımı"nı oluşturmaktı gayesi hocanın ve sahaya sürdüğü topçular da rizespor karşısında teknik direktörlerlerinin istediğini kusursuz yerine getirdi. öncelikle gol yemedi sarı-kırmızılılar ve maçın ikinci yarısında şener'in sakatlığı sebebiyle kenarda olduğu bir dakikada sağ kanadın boşluğundan yararlanan meljnak'ın şutu dışında pozisyon da görmedi muslera kalesinde. luyindama ve ahmet uyumluydu da luyindama'nın topla ileri çıkışlarda gösterdiği cesareti ahmet nedense gösteremedi maçta, onun "pas partneri" hep muslera'ydı... mariano'yu çizginin 5 adım ötesindeki kulübeye yollayan şener de sakatlanana kadar göze batan bir oyun seyrettirdi. lemina'nın kaptığı topta penaltıyı da yaptıran şener'di, artık bu asist sayılır mı bilmem, onu istatistikçiler düşünsün...
lemina demişken, maçta ömer bayram'la birlikte maçın en fazla mücadele eden ve galibiyette pay sahibi oyuncusuydu gabonlu futbolcu. cesurca topa dalışları, dikine top sürmesi ve presiyle fatih terim'i oldukça mutlu etmişe benziyordu. ömer de sergilediği mücadele ve takımı toparlamasıyla, "keşke beşiktaş derbisinde cezalı olmasaydı" dedirtti seyredenlere. sol bek diye transfer edildi, bir çok maçta da ıslıklandı ömer bayram ama meğerse "adamın içinde gattuso" yaşıyormuş... sadece gattuso mu, takımın en fazla asist yapan oyuncusu olması vesilesiyle gerrard'tan da esintiler estiriyor. talbi'nin kendi kalesine attığı golde de asist ömer bayram'dan geldi... bu ikilinin üçüncü ortağı seri ise daha tutuktu, isabetli pas oranı fena değildi belki ama takımı hücüma çıkarmada, ters kanada oyunu yığmada "zayıf not" aldı cuma geceki maçta...
uğruna onyekuru'dan vazgeçilen ve her maçta onbirde yeri garanti olan ryan babel'den fatih terim hagi gibi, melo gibi bir takım lideri yaratmak istiyor. premier lig tecrübesi, hollanda ulusal takımına sürekli davet ediliyor olması fatih hocanın düşüncesini destekliyor ama hollandalı oyuncu daha sazı eline hiç ama hiç almadı. onun tek arzusu orta saha cıvarında taç çizgisi önünde topu almak, üstüne basmak ve rakibi geçmeye çalışmak... geçtiği kadar geçemediği de olunca tribün homurdanmaya başlıyor... unutmadan attığı penaltı golü şıktı... buram buram tecrübe koktu...
ileri uçta görev yapan florin andone, rizespor ağlarını sarsamadı ama 90 dakika boyunca bitmez tükenmez bir enerjiyle yaptığı presle rakip takımın kolay oyun kuramamasını sağladı. çabasının ödülünü de golle alıyordu ki kornerden gelen topa attığı kafa vuruşunu "çaylak" kaleci tarık başarılı bir refleksle önledi. rumen golcünün kaçan golden sonraki hırsı sizlere melo'yu hatırlatmadı mı? çocukken zararlı diye mi, fakirlikten mi bilinmez evimize "kola" fazla girmezdi de yılbaşı ve bayram gibi özel günlerde bardağa dökülen o siyah içeceği bitmesin diye ağzımızda tuta tuta, yavaş yavaş içerdik. bonservisi ingiltere'de olan andone'nin sene sonunda gideceğini bilmek, onu "kana kana" seyrettirmiyor bize, içimde hep bir ukde bakıyorum andone'nin mücadelesine... gitmese keşke, bitmese bu sevda...
galatasaray maçlarının kadrolu hakemlerinden biri olan abdulkadir bitigen, galatasaray lehine penaltıyı verdi ya, peşinden rizespor kulübesine itirazdan yardımcı antrenöre sarı kart çıkardı ya, kendisine ayrılan çizgiye bastığı gibi komik bir gerekçeyle fatih terim'e sarı kart göstererek "şovunu yaptı"... hoca maçtan sonra yaptığı basın toplantısında hakemi haklı bulduğunu belirtirken, isim vermeden obradoviç'in yaptıklarını söyleyerek aslında hakeme sitem ediyordu...bir yandan da "buna da bereket" der gibi bir havası da vardı hocanın zira bu sene galatasaray'a karşı yapılanları düşününce, oyundan atılmamasına da şükretmek gerekiyor...
kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...caykur-rizespor.html