73
basına yansıyan haberlerin eksiksiz olduğunu düşünerek diyorum; milli takıma dolayısıyla da ülkemize karşı saygısızlık etmiştir. ancak biraz sakin olmak, olayı çorbaya çevirmemek, emre belözoğlu gibi de saçmalamamak gerekiyor.
şimdi daha önce ırkçılıktan sabıkalı eski fetöcü emre belözoğlu'nun ne kadar muhafazakar ve cahil olduğu zaten malumunuz. bu arkadaş kendisine uzatılan mikrofonlara bizim ülkemize kurban olsunlar diyor. gereksiz bir şov, gereksiz bir yalakalık. neyse. yeri gelmişken; kendisine uzatılan fırça tuvalet fırçası değil bulaşık fırçasıdır ve bu fırça olayını havalimanında bekletilme olayıyla birbirine karıştırmak olayı çorbaya çevirmek gibi olur. fırça olayı oradaki bir ergenin sululuğu sadece, bu çok belli.
basınımızın muhafazakar iktidarın kontrolünde olduğunu ve akp'nin geçmişini düşündüğümüzde bu olaydan bile istanbul seçimine malzeme çıkartarak görüyorsunuz avrupa bize düşman, istanbul'u kostantinapolis yapmalarına müsaade etmeyin falan diyeceklerdir illa ki. basın da bu değirmene su taşıyacak, akp'nin yerel siyasetteki ayrıştırmacı politikasını uluslararası düzeye taşıyacaktır eminim. zaten sosyal medyada da ''onlar da bize geldiğinde bin beterinin yapalım, ağızlarına sıçalım, döner bıçaklarıyla dalalım, götlerini keselim(cinsel münasebet arzusunu dile getiren de var)'' benzeri muhabbetler başlamış hemen.
şimdi öncelikle elimizdeki uluslararası yıldızları ve onların sosyal medya hesaplarını doğru kullanmamız gerekiyor bence. emre'nin türk medyasına yaptığı açıklamalar yerine cengiz'in, merih'in, hakan'ın, zeki'nin doğru bir üslupla olan biteni anlatmaları ve kesinlikle izlanda'ya hakaret eden ya da ezik gibi türkiye izlanda kıyası içeren ifadelere başvurmamaları gerekiyor. bu yazdığımı cengiz falan anlar diye umuyorum okusa ama tabii fransa milli marşını ıslıklayan yağız anadolu delikanlıları anlayamaycaktır. onlara kalsa hanım atımı getir izlanda'ya gidiyorum demeli şu an cumhurbaşkanı.
yapılan ayıba diplomatik bir dille ama üst perdeden cevap vermek gerekiyor. mesela 8 haziran 2019 türkiye fransa maçının ardından fransa teknik direktörü didier deschamps, bize karşı küçük takımlar ekstra motive oluyorlar tabii ki benzeri bir şeyler söyledi. adama bak, sanki andora'dan bahsediyor. ulan ceza sahamıza sokmadık sizi. neyse, konu dağılmasın. işte biz de bu perdeden konuşmalıyız bu olay hakkında. izlanda neden böyle bir şey yaptı anlamadık. biz burayı çok daha demokratik ve insan haklarına saygılı bir yer diye düşünüyorduk. belki sistemlerde bazı sıkıntıları olmuştur, dilerlerse bu konuda kendilerine destekte bulunabiliriz. malumunuz havalimanı konusunda avrupa'nın en önemli ülkelerinden biriyiz vs. vs. ufak dokunuşlar gerekiyor. sonrasında, adamlar bizim ülkemize geldiğinde de hiç öyle adana'nın arka sokaklarını dolaştırmak gibi fantazilere -mübalağ yapıyorum tabii- girmemek gerek. adana'nın arka sokakları senin ayıbındır, adamların değil. keza fransa milli marşından sonra bir de izlanda milli marşını ıslıklarsan yine kendi ayağına sıkarsın. ama biliyorum ki yağız anadolu delikanlılarının olduğu bir kente verilirse maç, yine ıslıklanacak milli marş. nihayetinde portakal keserek hollanda'yı, kola dökerek israil'i protesto etmiş insanlar var burada. ne diyordum; izlanda'yı en iyi şekilde ama torpil falan da geçmeden herkesle aynı prosedürü uygulayarak havalimanından içeri almalı ve her fırsatta da kendi yanlışlarını, eksikliklerini yüzlerine usul usul vurmalıyız. türkiye bunu yapabilir mi? bence zor.
edit: ayrıca izlanda'nın yaptığını asla haklı çıkarmamakta olduğunu belirteyim ama kuzey avrupa ülkelerinde ciddi bir orta doğu karşıtlığı hakim son yıllarda. sinemalarında falan da bu konular işlenmeye başlandı. türkiye ise yüzünü batıya dönmek yerine her gün biraz daha orta doğu batağına saplanmakta ısrar ediyor ve kendisi hakkındaki yanlış algıları günbegün güçlendiriyor.
yaşanan olay için ırkçılık ithamı ağır olur ama ön yargı olduğu vurgusu da mutlaka yapılmalı uluslararası basında.
şimdi daha önce ırkçılıktan sabıkalı eski fetöcü emre belözoğlu'nun ne kadar muhafazakar ve cahil olduğu zaten malumunuz. bu arkadaş kendisine uzatılan mikrofonlara bizim ülkemize kurban olsunlar diyor. gereksiz bir şov, gereksiz bir yalakalık. neyse. yeri gelmişken; kendisine uzatılan fırça tuvalet fırçası değil bulaşık fırçasıdır ve bu fırça olayını havalimanında bekletilme olayıyla birbirine karıştırmak olayı çorbaya çevirmek gibi olur. fırça olayı oradaki bir ergenin sululuğu sadece, bu çok belli.
basınımızın muhafazakar iktidarın kontrolünde olduğunu ve akp'nin geçmişini düşündüğümüzde bu olaydan bile istanbul seçimine malzeme çıkartarak görüyorsunuz avrupa bize düşman, istanbul'u kostantinapolis yapmalarına müsaade etmeyin falan diyeceklerdir illa ki. basın da bu değirmene su taşıyacak, akp'nin yerel siyasetteki ayrıştırmacı politikasını uluslararası düzeye taşıyacaktır eminim. zaten sosyal medyada da ''onlar da bize geldiğinde bin beterinin yapalım, ağızlarına sıçalım, döner bıçaklarıyla dalalım, götlerini keselim(cinsel münasebet arzusunu dile getiren de var)'' benzeri muhabbetler başlamış hemen.
şimdi öncelikle elimizdeki uluslararası yıldızları ve onların sosyal medya hesaplarını doğru kullanmamız gerekiyor bence. emre'nin türk medyasına yaptığı açıklamalar yerine cengiz'in, merih'in, hakan'ın, zeki'nin doğru bir üslupla olan biteni anlatmaları ve kesinlikle izlanda'ya hakaret eden ya da ezik gibi türkiye izlanda kıyası içeren ifadelere başvurmamaları gerekiyor. bu yazdığımı cengiz falan anlar diye umuyorum okusa ama tabii fransa milli marşını ıslıklayan yağız anadolu delikanlıları anlayamaycaktır. onlara kalsa hanım atımı getir izlanda'ya gidiyorum demeli şu an cumhurbaşkanı.
yapılan ayıba diplomatik bir dille ama üst perdeden cevap vermek gerekiyor. mesela 8 haziran 2019 türkiye fransa maçının ardından fransa teknik direktörü didier deschamps, bize karşı küçük takımlar ekstra motive oluyorlar tabii ki benzeri bir şeyler söyledi. adama bak, sanki andora'dan bahsediyor. ulan ceza sahamıza sokmadık sizi. neyse, konu dağılmasın. işte biz de bu perdeden konuşmalıyız bu olay hakkında. izlanda neden böyle bir şey yaptı anlamadık. biz burayı çok daha demokratik ve insan haklarına saygılı bir yer diye düşünüyorduk. belki sistemlerde bazı sıkıntıları olmuştur, dilerlerse bu konuda kendilerine destekte bulunabiliriz. malumunuz havalimanı konusunda avrupa'nın en önemli ülkelerinden biriyiz vs. vs. ufak dokunuşlar gerekiyor. sonrasında, adamlar bizim ülkemize geldiğinde de hiç öyle adana'nın arka sokaklarını dolaştırmak gibi fantazilere -mübalağ yapıyorum tabii- girmemek gerek. adana'nın arka sokakları senin ayıbındır, adamların değil. keza fransa milli marşından sonra bir de izlanda milli marşını ıslıklarsan yine kendi ayağına sıkarsın. ama biliyorum ki yağız anadolu delikanlılarının olduğu bir kente verilirse maç, yine ıslıklanacak milli marş. nihayetinde portakal keserek hollanda'yı, kola dökerek israil'i protesto etmiş insanlar var burada. ne diyordum; izlanda'yı en iyi şekilde ama torpil falan da geçmeden herkesle aynı prosedürü uygulayarak havalimanından içeri almalı ve her fırsatta da kendi yanlışlarını, eksikliklerini yüzlerine usul usul vurmalıyız. türkiye bunu yapabilir mi? bence zor.
edit: ayrıca izlanda'nın yaptığını asla haklı çıkarmamakta olduğunu belirteyim ama kuzey avrupa ülkelerinde ciddi bir orta doğu karşıtlığı hakim son yıllarda. sinemalarında falan da bu konular işlenmeye başlandı. türkiye ise yüzünü batıya dönmek yerine her gün biraz daha orta doğu batağına saplanmakta ısrar ediyor ve kendisi hakkındaki yanlış algıları günbegün güçlendiriyor.
yaşanan olay için ırkçılık ithamı ağır olur ama ön yargı olduğu vurgusu da mutlaka yapılmalı uluslararası basında.