215
oncelikle su gercegi idrak ve kabul etmemiz lazim: galatasaray en azindan 20 yildir kotu yonetiliyor. mali tablo da ortada, amator branslarin durumu da. hatta terimsiz yillarda futbolda dahi aydinlik bir tablo yok. hal boyleyken, canaydin polat aysal ozbek yarsuvat cengiz gibi isimlere bakip bu baskanlar, bu yonetimler divandan cikiyor diye ovunulecek bir durum yok. bilakis kulubun su batti batacak tabloya suruklenisi zaten divan ve genel olarak dernekteki kolektif aklin seviyesini bize gosteriyor. belki her biri birey olarak gayet ustun niteliklere sahip bu isimler, bu kurumsal cati altinda basarisiz oluyor.
bu neden oluyor? bir sivil toplum kurulusu olarak galatasaray bir takim cikmazlarla karsi karsiya. galatasaray’in kurumsal yapisi, dunyanin en unlu galatasaraylisi daron acemoglu’nun basarili olamayan uluslarla eslestirdigi kapsayici olmayan kurumlar sinifina giriyor. dolayisiyla galatasaray zaten kendi potansiyelinin tumunu hicbir sekilde hayata geciremiyor. kendi ic cekismelerinin yipraticiligi ve bilhassa zaman bazinda maliyeti, yonetim pozisyonuna gelen insanlarin belki daha rahat bir ortamda sergileyebileceklerinden cok daha kotu bir performans gostermesiyle sonuclaniyor.
divan kurulundaki amator sporcularin amator branslarin idaresine koyacaklari katkiyi elbette yadsiyacak degilim, ama bunca egitimli insan galatasaray’in amator branslarinin kendi kendini surdurebildigi bir sistemi ortaya koyamiyor. amator branslarda ancak yakin donemde ali yuce’nin voleybola etkisi gibi kisisel dokunuslarla basari gelse de bir sistem ve surdurulebilirlik saglanamiyor. cunku galatasaray’in kurumlari, basarisiz olmaya mahkum bir yapi uzerine sekilleniyor.
bugun galatasaray bilhassa futbolda cok buyuk bir kulup, ve sportif as kendi alaninda avrupanin en buyuklerinden olan cok buyuk bir sirket. bunun yonetimi ceza hukuku profesorunden, basarili bir otelciden, kamu yoneticisinden, enerji sektoru liderinden, veya rakiplerden ornekle tupcuden, bankacidan, muteahhitten farkli bir uzmanlik gerektiriyor. galatasaray mevcut yapisiyla bu uzmanligi gonullulerden zaten saglayamazken profesyonel bir yapida bunun tedariki de ayni kurumsal yapi icinde mumkun olmuyor.
divan kurulu bir stk olarak galatasaray spor kulubu dernegi icin degerli bir yapi. ama genel olarak dernek zaten artik galatasaray’in ulastigi buyuklugu tasiyamiyor. bu baglamda divan kurulunun da, dernegin diger organlarinin da tum yapip ettikleri ya faydasiz bos lakirdi, ya da hepten zarar oluyor.
ben takimi satsinlar, sirket olsun, patron olsun dusuncesinde degilim. o bir care degil butuncul bir basarisizlik silsilesinin istenmeyen sonucu. oyle bir nokta gelir ki bu istenmeyen sonuc kacinilmaz olabilir. ama bundan kacinmak icin hala yapilabilecek seyler var.
galatasaray 200-300 kisiye bagli birakilamayacak kadar buyuk bir camia. fikri hur vicdani hur galatasaraylilar sadece lise mezunlari ve akrabalarindan ibaret degildir. galatasaray degerleri de batiya acilan pencere olmak ilkesi etrafinda bati uygarliginin 21. yuzyilda vardigi noktaya gore sekillenmek zorundadir, aksi takdirde bu batiya acilan pencere iddiasi bos bir laf olarak kalir. bati statik degildir, galatasaray da statik olamaz. dernek buyumek zorundadir. bu buyume kapilarin kontrolsuzce acilmasi demek de degildir, nihayetinde galatasaray’i fenerbahce ve besiktas’tan ayiran birtakim nitelikler vardir. ama uye aliminda radikal degisikliklerin olmasi sarttir. aksi takdirde bu gidisat, taraftarin dislanip dagli diye tahkir edildigi camiadan uzaklasmasi ve galatasaray’i bir zamanlar digerlerinden daha buyuk kilan yapinin, degisen dunyaya ayak uyduramadigi icin galatasaray’i 21. yuzyilda kuculmeye mahkum kilmasiyla sonuclanacaktir. osmanli’yi 16. ve 17. yuzyillarda dunya devi yapan kurumsal yapiyla tanzimata kadarki cokusun sebebi aynidir. sadece zaman degismistir, ve 19. yuzyilin ortasi reform yapmak icin cok gec olmustur.
hal boyleyken divan kurulu, 25 yillik uyelerden mutesekkil olmasi sebebiyle genel uye kitlesinden de daha muhafazakar bir yapi olarak galatasaray’in 21. yuzyili yakalamasi icin gereken degisimin yasanmasinin onunde duran bir engeldir. bu kurul mevcut yapisiyla galatasaray’in kapsayici olmayan kurumsal yapisinin adeta simgesidir.
yeni duzende de danisma kurulu islevi gorecek bir yapi olmalidir elbette. ama bu yapi bugunkunden cok daha farkli olmalidir.
dipnot: batiya acilan pencere olma vasfinin yitirilmesine, metni uzatmamak icin icine eklemedigim bir ornek vermek istiyorum. “galatasaray’da gorev alinmaz, verilir.” duyagelmisizdir bu lafi. kim, kimin adina, hangi yetkiyle kime gorev veriyor? bu soruyu sormadan 21. yuzyilda bati uygarligini anladigimizi iddia edemeyiz. gorev, tesebbus edebilen ozgur ve cesur bireyler tarafindan istenir ve alinir. gorevi secmen, uye ya da her neyse secici yapi bir butun olarak isteyenlerden birine verir, bu bir atanma degildir, secilmedir. demokrasilerde gorev verilmez, alinir. daha bunu yakalayamadan batiya acilan pencere oldugunu iddia etmek temelsizdir.
bu neden oluyor? bir sivil toplum kurulusu olarak galatasaray bir takim cikmazlarla karsi karsiya. galatasaray’in kurumsal yapisi, dunyanin en unlu galatasaraylisi daron acemoglu’nun basarili olamayan uluslarla eslestirdigi kapsayici olmayan kurumlar sinifina giriyor. dolayisiyla galatasaray zaten kendi potansiyelinin tumunu hicbir sekilde hayata geciremiyor. kendi ic cekismelerinin yipraticiligi ve bilhassa zaman bazinda maliyeti, yonetim pozisyonuna gelen insanlarin belki daha rahat bir ortamda sergileyebileceklerinden cok daha kotu bir performans gostermesiyle sonuclaniyor.
divan kurulundaki amator sporcularin amator branslarin idaresine koyacaklari katkiyi elbette yadsiyacak degilim, ama bunca egitimli insan galatasaray’in amator branslarinin kendi kendini surdurebildigi bir sistemi ortaya koyamiyor. amator branslarda ancak yakin donemde ali yuce’nin voleybola etkisi gibi kisisel dokunuslarla basari gelse de bir sistem ve surdurulebilirlik saglanamiyor. cunku galatasaray’in kurumlari, basarisiz olmaya mahkum bir yapi uzerine sekilleniyor.
bugun galatasaray bilhassa futbolda cok buyuk bir kulup, ve sportif as kendi alaninda avrupanin en buyuklerinden olan cok buyuk bir sirket. bunun yonetimi ceza hukuku profesorunden, basarili bir otelciden, kamu yoneticisinden, enerji sektoru liderinden, veya rakiplerden ornekle tupcuden, bankacidan, muteahhitten farkli bir uzmanlik gerektiriyor. galatasaray mevcut yapisiyla bu uzmanligi gonullulerden zaten saglayamazken profesyonel bir yapida bunun tedariki de ayni kurumsal yapi icinde mumkun olmuyor.
divan kurulu bir stk olarak galatasaray spor kulubu dernegi icin degerli bir yapi. ama genel olarak dernek zaten artik galatasaray’in ulastigi buyuklugu tasiyamiyor. bu baglamda divan kurulunun da, dernegin diger organlarinin da tum yapip ettikleri ya faydasiz bos lakirdi, ya da hepten zarar oluyor.
ben takimi satsinlar, sirket olsun, patron olsun dusuncesinde degilim. o bir care degil butuncul bir basarisizlik silsilesinin istenmeyen sonucu. oyle bir nokta gelir ki bu istenmeyen sonuc kacinilmaz olabilir. ama bundan kacinmak icin hala yapilabilecek seyler var.
galatasaray 200-300 kisiye bagli birakilamayacak kadar buyuk bir camia. fikri hur vicdani hur galatasaraylilar sadece lise mezunlari ve akrabalarindan ibaret degildir. galatasaray degerleri de batiya acilan pencere olmak ilkesi etrafinda bati uygarliginin 21. yuzyilda vardigi noktaya gore sekillenmek zorundadir, aksi takdirde bu batiya acilan pencere iddiasi bos bir laf olarak kalir. bati statik degildir, galatasaray da statik olamaz. dernek buyumek zorundadir. bu buyume kapilarin kontrolsuzce acilmasi demek de degildir, nihayetinde galatasaray’i fenerbahce ve besiktas’tan ayiran birtakim nitelikler vardir. ama uye aliminda radikal degisikliklerin olmasi sarttir. aksi takdirde bu gidisat, taraftarin dislanip dagli diye tahkir edildigi camiadan uzaklasmasi ve galatasaray’i bir zamanlar digerlerinden daha buyuk kilan yapinin, degisen dunyaya ayak uyduramadigi icin galatasaray’i 21. yuzyilda kuculmeye mahkum kilmasiyla sonuclanacaktir. osmanli’yi 16. ve 17. yuzyillarda dunya devi yapan kurumsal yapiyla tanzimata kadarki cokusun sebebi aynidir. sadece zaman degismistir, ve 19. yuzyilin ortasi reform yapmak icin cok gec olmustur.
hal boyleyken divan kurulu, 25 yillik uyelerden mutesekkil olmasi sebebiyle genel uye kitlesinden de daha muhafazakar bir yapi olarak galatasaray’in 21. yuzyili yakalamasi icin gereken degisimin yasanmasinin onunde duran bir engeldir. bu kurul mevcut yapisiyla galatasaray’in kapsayici olmayan kurumsal yapisinin adeta simgesidir.
yeni duzende de danisma kurulu islevi gorecek bir yapi olmalidir elbette. ama bu yapi bugunkunden cok daha farkli olmalidir.
dipnot: batiya acilan pencere olma vasfinin yitirilmesine, metni uzatmamak icin icine eklemedigim bir ornek vermek istiyorum. “galatasaray’da gorev alinmaz, verilir.” duyagelmisizdir bu lafi. kim, kimin adina, hangi yetkiyle kime gorev veriyor? bu soruyu sormadan 21. yuzyilda bati uygarligini anladigimizi iddia edemeyiz. gorev, tesebbus edebilen ozgur ve cesur bireyler tarafindan istenir ve alinir. gorevi secmen, uye ya da her neyse secici yapi bir butun olarak isteyenlerden birine verir, bu bir atanma degildir, secilmedir. demokrasilerde gorev verilmez, alinir. daha bunu yakalayamadan batiya acilan pencere oldugunu iddia etmek temelsizdir.