42
güzel uyusun... başta oğlu fatih ve ailesi olmak üzere sevenlerinin başı sağ olsun.
--- alıntı ---
ilk çocuğu fatih hızlı büyüdü. altı yaşında babasının yardımcısı olmuş, köşe başlarında ve yazlık sinemalarda sırtına vurduğu şişeden haşlama (meyan kökünden yapılan bir içecek) satmaya başlamıştı. talat terim ondan bu şekilde faydalanmak yerine düzenli bir iş sahibi olabilmesi için okumaya teşvik etti. ilkokul, ortaokul derken oğlu artık motor sanat enstitüsü öğrencisiydi. okul takımını adana şampiyonu yapmıştı. böylece talipleri çoğaldı. ceyhanspor’dan sonra adana demirspor’un futbolcusu olmuş; idmanlar, maçlar derken dersleri iyice boşlamıştı. kulübü maaş da teklif edince daha fazla uzatmadan eğitim defterini kapattı. genç takımlardaki yaşıtları harçlık bile alamazken o, babasından fazla kazanmaya başladı!
“oğlumu adana’dan kurtar”
17 yaşında a takım oyuncusu, 19 yaşında takım kaptanıydı. hırsı ve hırçınlığı daha o zamanlarından başlamıştı. kaptanlık pazubandına layık görülmesi, delikanlılığını daha da kamçıladı. bir işçi çocuğundan bekleneceği şekilde takımı için ne istenirse yaptı. ilk 11’de olabilmek için santrfordan liberoya kaymaya bile razıydı; ki öyle de oldu. liberoluğun altından kalktığında adana demirspor 1. lig’e (günümüzün süper lig’i) çıkmıştı. şampiyon takımda onu diğerlerinden ayıran, ters toplardaki uzmanlığıydı. daha çok savunmanın gerisinde oynar, arkaya düşen topları oyuna sokardı. gol pozisyonu hazırlayan bir futbolcu olmasa da onun için “süpürücü” denebilirdi. deplasmandaki galatasaray maçında rakip hücumcular metin kurt ve engin verel’e top göstermedi. galatasaray’ın o dönem tam da buna ihtiyacı vardı!
sezon bittiğinde galatasaray’ın transfer işleriyle ilgilenen temsilcisi mustafa yürür evine kadar gidip, fatih’i istanbul’a getirdi. transfer için el sıkışıldı ama imza için transfer döneminin beklenmesi gerekti. sözler verildi ama kulüpten uzun süre ses çıkmadı. tam umudunu kesmişti ki transferin son günü devreye metin oktay girdi. adanalı’nın alamet-i farikaları taçsız kral’ın da kulağına gelmişti. futbolcunun babasından icazet alma işi ona düştü. şartları konuşmak, pazarlık yapmak söz konusu olmadığı gibi, talat terim “oğlumu adana’dan kurtar” demişti. “para falan istemiyoruz.”
21 yaşında istanbul’a gidip galatasaray’a ikiletmeden imza atsa da rüya başladığı gibi devam etmedi. adana’dan ilk defa ayrılıyor, istanbul’u ve etrafındaki kalabalığı ürkütücü buluyordu. babasını arayıp “transfer parasını geri ver, ben burada yapamıyorum” demesi fazla uzun sürmedi. tabii babasının bu teklifi reddetmesi de!
--- alıntı ---
kaynak: http://gss.gs/UoD
--- alıntı ---
ilk çocuğu fatih hızlı büyüdü. altı yaşında babasının yardımcısı olmuş, köşe başlarında ve yazlık sinemalarda sırtına vurduğu şişeden haşlama (meyan kökünden yapılan bir içecek) satmaya başlamıştı. talat terim ondan bu şekilde faydalanmak yerine düzenli bir iş sahibi olabilmesi için okumaya teşvik etti. ilkokul, ortaokul derken oğlu artık motor sanat enstitüsü öğrencisiydi. okul takımını adana şampiyonu yapmıştı. böylece talipleri çoğaldı. ceyhanspor’dan sonra adana demirspor’un futbolcusu olmuş; idmanlar, maçlar derken dersleri iyice boşlamıştı. kulübü maaş da teklif edince daha fazla uzatmadan eğitim defterini kapattı. genç takımlardaki yaşıtları harçlık bile alamazken o, babasından fazla kazanmaya başladı!
“oğlumu adana’dan kurtar”
17 yaşında a takım oyuncusu, 19 yaşında takım kaptanıydı. hırsı ve hırçınlığı daha o zamanlarından başlamıştı. kaptanlık pazubandına layık görülmesi, delikanlılığını daha da kamçıladı. bir işçi çocuğundan bekleneceği şekilde takımı için ne istenirse yaptı. ilk 11’de olabilmek için santrfordan liberoya kaymaya bile razıydı; ki öyle de oldu. liberoluğun altından kalktığında adana demirspor 1. lig’e (günümüzün süper lig’i) çıkmıştı. şampiyon takımda onu diğerlerinden ayıran, ters toplardaki uzmanlığıydı. daha çok savunmanın gerisinde oynar, arkaya düşen topları oyuna sokardı. gol pozisyonu hazırlayan bir futbolcu olmasa da onun için “süpürücü” denebilirdi. deplasmandaki galatasaray maçında rakip hücumcular metin kurt ve engin verel’e top göstermedi. galatasaray’ın o dönem tam da buna ihtiyacı vardı!
sezon bittiğinde galatasaray’ın transfer işleriyle ilgilenen temsilcisi mustafa yürür evine kadar gidip, fatih’i istanbul’a getirdi. transfer için el sıkışıldı ama imza için transfer döneminin beklenmesi gerekti. sözler verildi ama kulüpten uzun süre ses çıkmadı. tam umudunu kesmişti ki transferin son günü devreye metin oktay girdi. adanalı’nın alamet-i farikaları taçsız kral’ın da kulağına gelmişti. futbolcunun babasından icazet alma işi ona düştü. şartları konuşmak, pazarlık yapmak söz konusu olmadığı gibi, talat terim “oğlumu adana’dan kurtar” demişti. “para falan istemiyoruz.”
21 yaşında istanbul’a gidip galatasaray’a ikiletmeden imza atsa da rüya başladığı gibi devam etmedi. adana’dan ilk defa ayrılıyor, istanbul’u ve etrafındaki kalabalığı ürkütücü buluyordu. babasını arayıp “transfer parasını geri ver, ben burada yapamıyorum” demesi fazla uzun sürmedi. tabii babasının bu teklifi reddetmesi de!
--- alıntı ---
kaynak: http://gss.gs/UoD