79
"kim neyin peşinde bilmiyoruz ama biz de olup bitenin peşindeyiz."
yazacaklarım paranoyakça olabilir. ama şu futbol ikliminde olup bitenleri gördükten sonra galatasaraylılar olarak paranoyaklaşmaya hakkımız var diye düşünüyorum.
çoğunluğumuz aspor izlemiyor ama hiç izlemeyen dahi olup bitenleri, konuşulanları ve konuşanların tarzını iyi kötü biliyor.
serkan korkmaz'ın tarzı, genellikle erman hoca'nın çoştuğu yerlerde düzeltme yapmak ve onu frenlemektir.
yalnız trabzonspor - başakşehir maçından bu yana -tarihini hatırlayamadım sanırım esneklik gösterilir- erman hoca açıkça ve haklı olarak fırat aydınusa, vardaki doğramalara sallıyor. hatta sallamıyor, bariz şekilde itham ediyor.
geçen hafta ağzını açmadı serkan korkmaz.
ve 26 ocak 2019 göztepe galatasaray maçında vardaki cüneyt çakır ile bir peynir türü olan kaşarı sıfat olarak hak eden kıdemli bülent yıldırım doğramalarından sonra ermen hoca yine bariz şekilde ithamda bulundu. serkan korkmaz, hocayı toparlamadı, düzeltmedi, yumuşatmadı.
ve programın kapanışı;
"kim neyin peşinde bilmiyoruz ama biz de olup bitenin peşindeyiz."
ama doğrudur ama yanlıştır. iktidarlar bazen o kadar güçlenir ki karşısında muhalefet dayanmaz ve bir noktadan sonra iktidar, kendi içinde ister istemez muhalefet yaratır.
lütfen yanlış anlaşılmasın. burada siyasi görüş olarak benden farklı görüşte olan renkdaşlarım var. siyasi bir yorum yapmıyorum.
fotoğraf şu;
berat albayrak ile bilal erdoğan'ın arasında bile medyadaki reklam pastası üzerinden bir mücadele döndüğü düşünülüyor.
siyaset, futbola karışmıyor diyenimiz var mı?
bence düğüm galatasaray ve başakşehir üzerinde. bu belki sadece şampiyonluk değil, federasyon seçimi, kulüp satışı. bir sezonun şampiyonluğu olmadığı çok belli ama.
fatih hoca'ya ve tonla oyuncuya verilen cezalar. açık açık doğramalar. hoca'nın kulübeye döndüğü maçta su tarlasında maç. sahada bülent yıldırım, varda cücü. geçen hafta olanlar belli.
affınıza sığınarak tekrar ediyorum; paranoyaklaşmış olabilirim.
o halde paranoyakça sonlandırayım;
galatasaray üzerinden bir düğüm varsa eğer biz o düğüme çok fazla geliriz. mesele, şampiyonluk değil. mesele, yok pahasına satılan araziler değil. mesele, fenerbahçenin en ihiyacı olduğu zamanda kredilere yenilmiş üzümcü dayıma nefes aldırmak yerine kulüpleri finanse etmek değil.
mesele, galatasaray'ın bu düğüme fazla gelmesi. bence herkes çıkarları üzerinden strateji geliştirirken yutabileceği lokma seçmeli. galatasaray, o lokma değildir.
yazacaklarım paranoyakça olabilir. ama şu futbol ikliminde olup bitenleri gördükten sonra galatasaraylılar olarak paranoyaklaşmaya hakkımız var diye düşünüyorum.
çoğunluğumuz aspor izlemiyor ama hiç izlemeyen dahi olup bitenleri, konuşulanları ve konuşanların tarzını iyi kötü biliyor.
serkan korkmaz'ın tarzı, genellikle erman hoca'nın çoştuğu yerlerde düzeltme yapmak ve onu frenlemektir.
yalnız trabzonspor - başakşehir maçından bu yana -tarihini hatırlayamadım sanırım esneklik gösterilir- erman hoca açıkça ve haklı olarak fırat aydınusa, vardaki doğramalara sallıyor. hatta sallamıyor, bariz şekilde itham ediyor.
geçen hafta ağzını açmadı serkan korkmaz.
ve 26 ocak 2019 göztepe galatasaray maçında vardaki cüneyt çakır ile bir peynir türü olan kaşarı sıfat olarak hak eden kıdemli bülent yıldırım doğramalarından sonra ermen hoca yine bariz şekilde ithamda bulundu. serkan korkmaz, hocayı toparlamadı, düzeltmedi, yumuşatmadı.
ve programın kapanışı;
"kim neyin peşinde bilmiyoruz ama biz de olup bitenin peşindeyiz."
ama doğrudur ama yanlıştır. iktidarlar bazen o kadar güçlenir ki karşısında muhalefet dayanmaz ve bir noktadan sonra iktidar, kendi içinde ister istemez muhalefet yaratır.
lütfen yanlış anlaşılmasın. burada siyasi görüş olarak benden farklı görüşte olan renkdaşlarım var. siyasi bir yorum yapmıyorum.
fotoğraf şu;
berat albayrak ile bilal erdoğan'ın arasında bile medyadaki reklam pastası üzerinden bir mücadele döndüğü düşünülüyor.
siyaset, futbola karışmıyor diyenimiz var mı?
bence düğüm galatasaray ve başakşehir üzerinde. bu belki sadece şampiyonluk değil, federasyon seçimi, kulüp satışı. bir sezonun şampiyonluğu olmadığı çok belli ama.
fatih hoca'ya ve tonla oyuncuya verilen cezalar. açık açık doğramalar. hoca'nın kulübeye döndüğü maçta su tarlasında maç. sahada bülent yıldırım, varda cücü. geçen hafta olanlar belli.
affınıza sığınarak tekrar ediyorum; paranoyaklaşmış olabilirim.
o halde paranoyakça sonlandırayım;
galatasaray üzerinden bir düğüm varsa eğer biz o düğüme çok fazla geliriz. mesele, şampiyonluk değil. mesele, yok pahasına satılan araziler değil. mesele, fenerbahçenin en ihiyacı olduğu zamanda kredilere yenilmiş üzümcü dayıma nefes aldırmak yerine kulüpleri finanse etmek değil.
mesele, galatasaray'ın bu düğüme fazla gelmesi. bence herkes çıkarları üzerinden strateji geliştirirken yutabileceği lokma seçmeli. galatasaray, o lokma değildir.