595
pop art hareketinin önemli isimlerinden andy warhol demişti: "bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak."
20. yüzyıl ortalarında bu sözü ederken işin bu noktalara geleceğini mi düşündü bilinmez. ancak network'den yola çıkarak; ulaşılamayacak hiçbir şeyin kalmayacağını ve dolayısıyla herkesin-her şeyin "bilinir" olacağını -doğal olarak- meşhur da olmuş olacağını öngörmüş orası kesin. meğer yolu sosyal medyaymış, önemli değil.
herkes her şeye ulaşabilir olunca, hele ki sanal bir mecrada kendin değilmişcesine olunca; yeni toplum kuralları, yeni hukuk anlayışı kısacası yeni dünya düzeni kurmak gerekiyor. ahlak gibi, etik gibi kavramları yeniden dizayn etmek; "uyarlamak" gerekiyor.
her şey iletişim ile başlıyor. düşünmek bile insanın kendisi ile olan iletişimidir der sfard. önce kendinle iletişiminden yola çıkarak, karşılıklı iletişimi tanımlayacaksın daha sonra buradan hareketle kitlelerle olan iletişimi tanımlayacaksın.
burada iletişimin son halkası kitlelerle iletişimden söz edeceğimiz için diğer ikisini referans alarak kitlesel iletişimi tanımlamaya çalışalım hızlıca. teknolojik sırayla yazılı, işitsel, görsel, internet iletişim yöntemleri karşımıza çıkıyor. bununla beraber edebiyat, müzik, resim, sinema gibi iletişim türleri meydana geliyor. iletişim söz konusu olunca haber alma, verme gibi propaganda gibi iletişimler de söz konusu oluyor. her türden iletişim için medya organları olduğu gibi son dönem için de internet ile beraber sosyal medya kavramı doğuyor.
internet içerikleri ve materyalleri daha çabuk ulaşılabilir ve daha çeşitli olduğundan daha fazla içerik üretimi söz konusu. üstelik herkesin kitlesel iletişim gücüne sahip olabileceği bir mecra. 3 yaşında bir çocuğun yaptığı paylaşım binlerce insana ulaşabiliyor. böylece warhol'un dediği gibi 15 dakikalığına ünlü olabiliyorsunuz.
yalnız içerikler o kadar çok, üretim o kadar fazla ki ne yaparsanız yapın hakikaten 15 dakikalığına ünlü olabiliyorsunuz. hızlı üretim hızlı tüketim anlamına geldiğinden 15 dakikada tüketilip bir sonraki tüketime doğru yöneliyorsunuz.
hızlı ulaşılabilirlik bazı etik sorunları da beraberinde getiriyor elbette. malum her şey birbirini tetikliyor ve bu yeni dünya düzeninde her olguyu yeniden tanımlamak gerekiyor. böyle bir dünyada iletişim nasıl olmalı? herkes her şeye ulaşabildiği için herkes herkese istediği cümleleri sarf edebilmeli mi mesela?
örneğin tanımadığınız bir insana sırf sosyal medya ile ulaşabiliyorsunuz diye "çok içme demedik mi ehe ehe" diyebilir misiniz? veya ben burada yazarım diye bir başka yazar gelip bana "bir bok bilmiyorsun" deme hakkına sahip mi? yoksa ben sosyal medya hesabına sahip olduğum için, beni takip eden herkesin bana tanışıyormuşuz gibi davranma hakkı var mıdır?
ne münasebet canım, sırf bana ulaşabildi diye "sen de bu kadar içme" gibi laubali bir ifade kurulabilir mi? e peki kurulamaz mı? kurulursa ben de ona "sen ne boksun" diyemez miyim örneğin?
eski dünya düzeninde sanatçılar vardı televizyonlarda. seyirci başımızın tacı diyorlardı. neden? bir kurumu temsilden, sanatın topluma yön vereceği hissiyatından, o işten para kazandığından vs...
kişisel bir kitle iletişim organından bir başkasının kişisel ekranına ne hakla tecavüz edebilirsin ki? zorla mı takip ettiriyorlar seni? peki o yorumu yapan arkadaşın amacı ne? iletişim kurmak mı, ali ece ile sohbet etmek mi. nedir yani derdi? bir derdi var ise kendi sayfasından kimsenin haline vaktine sıhhatine tecavüz etmeden istediğini paylaşabilir o halde. ha yine dediğinde bir şey yok ise desin diyeceğini. ama sonra muhatap aldığın kişi sana çıkıştığında o kadar da şaşırmamak lazım.
hele ki ali ece benim için bitmiştir tarzı ifadeler, ben zaten demiştim ne mal olduğunu biliyordum zatenciler, koyunun olmadığı yerde çelebidir diyenler, sevdik diye g.tü kalktıcılar (favorim bunlar) bu ülkenin komple psikolojik vaka olduğunun kanıtıdır. neyin hıncını alıyorsunuz? ali ece midir sizin hayattan hıncınızı alacağınız enstrüman. eleştiriyi eleştirmekten gerçek durumu anlatamaz hale geldik.
takipçisiyle 15 dakika sonra unutulacak anlamsız bir atışma yaşamış, doğru iletişim becerisi gösterememiş, profesyonellik gerektiren bir mecrada insani bir tepki göstermiştir. bu sebeple -her şeyi çok hızlı yaşadığımız için- bir anda kendisi nefret objesi haline gelmişse bile ardından bir sürü konuşulacak toplumsal olay zuhur etmiştir.
20. yüzyıl ortalarında bu sözü ederken işin bu noktalara geleceğini mi düşündü bilinmez. ancak network'den yola çıkarak; ulaşılamayacak hiçbir şeyin kalmayacağını ve dolayısıyla herkesin-her şeyin "bilinir" olacağını -doğal olarak- meşhur da olmuş olacağını öngörmüş orası kesin. meğer yolu sosyal medyaymış, önemli değil.
herkes her şeye ulaşabilir olunca, hele ki sanal bir mecrada kendin değilmişcesine olunca; yeni toplum kuralları, yeni hukuk anlayışı kısacası yeni dünya düzeni kurmak gerekiyor. ahlak gibi, etik gibi kavramları yeniden dizayn etmek; "uyarlamak" gerekiyor.
her şey iletişim ile başlıyor. düşünmek bile insanın kendisi ile olan iletişimidir der sfard. önce kendinle iletişiminden yola çıkarak, karşılıklı iletişimi tanımlayacaksın daha sonra buradan hareketle kitlelerle olan iletişimi tanımlayacaksın.
burada iletişimin son halkası kitlelerle iletişimden söz edeceğimiz için diğer ikisini referans alarak kitlesel iletişimi tanımlamaya çalışalım hızlıca. teknolojik sırayla yazılı, işitsel, görsel, internet iletişim yöntemleri karşımıza çıkıyor. bununla beraber edebiyat, müzik, resim, sinema gibi iletişim türleri meydana geliyor. iletişim söz konusu olunca haber alma, verme gibi propaganda gibi iletişimler de söz konusu oluyor. her türden iletişim için medya organları olduğu gibi son dönem için de internet ile beraber sosyal medya kavramı doğuyor.
internet içerikleri ve materyalleri daha çabuk ulaşılabilir ve daha çeşitli olduğundan daha fazla içerik üretimi söz konusu. üstelik herkesin kitlesel iletişim gücüne sahip olabileceği bir mecra. 3 yaşında bir çocuğun yaptığı paylaşım binlerce insana ulaşabiliyor. böylece warhol'un dediği gibi 15 dakikalığına ünlü olabiliyorsunuz.
yalnız içerikler o kadar çok, üretim o kadar fazla ki ne yaparsanız yapın hakikaten 15 dakikalığına ünlü olabiliyorsunuz. hızlı üretim hızlı tüketim anlamına geldiğinden 15 dakikada tüketilip bir sonraki tüketime doğru yöneliyorsunuz.
hızlı ulaşılabilirlik bazı etik sorunları da beraberinde getiriyor elbette. malum her şey birbirini tetikliyor ve bu yeni dünya düzeninde her olguyu yeniden tanımlamak gerekiyor. böyle bir dünyada iletişim nasıl olmalı? herkes her şeye ulaşabildiği için herkes herkese istediği cümleleri sarf edebilmeli mi mesela?
örneğin tanımadığınız bir insana sırf sosyal medya ile ulaşabiliyorsunuz diye "çok içme demedik mi ehe ehe" diyebilir misiniz? veya ben burada yazarım diye bir başka yazar gelip bana "bir bok bilmiyorsun" deme hakkına sahip mi? yoksa ben sosyal medya hesabına sahip olduğum için, beni takip eden herkesin bana tanışıyormuşuz gibi davranma hakkı var mıdır?
ne münasebet canım, sırf bana ulaşabildi diye "sen de bu kadar içme" gibi laubali bir ifade kurulabilir mi? e peki kurulamaz mı? kurulursa ben de ona "sen ne boksun" diyemez miyim örneğin?
eski dünya düzeninde sanatçılar vardı televizyonlarda. seyirci başımızın tacı diyorlardı. neden? bir kurumu temsilden, sanatın topluma yön vereceği hissiyatından, o işten para kazandığından vs...
kişisel bir kitle iletişim organından bir başkasının kişisel ekranına ne hakla tecavüz edebilirsin ki? zorla mı takip ettiriyorlar seni? peki o yorumu yapan arkadaşın amacı ne? iletişim kurmak mı, ali ece ile sohbet etmek mi. nedir yani derdi? bir derdi var ise kendi sayfasından kimsenin haline vaktine sıhhatine tecavüz etmeden istediğini paylaşabilir o halde. ha yine dediğinde bir şey yok ise desin diyeceğini. ama sonra muhatap aldığın kişi sana çıkıştığında o kadar da şaşırmamak lazım.
hele ki ali ece benim için bitmiştir tarzı ifadeler, ben zaten demiştim ne mal olduğunu biliyordum zatenciler, koyunun olmadığı yerde çelebidir diyenler, sevdik diye g.tü kalktıcılar (favorim bunlar) bu ülkenin komple psikolojik vaka olduğunun kanıtıdır. neyin hıncını alıyorsunuz? ali ece midir sizin hayattan hıncınızı alacağınız enstrüman. eleştiriyi eleştirmekten gerçek durumu anlatamaz hale geldik.
takipçisiyle 15 dakika sonra unutulacak anlamsız bir atışma yaşamış, doğru iletişim becerisi gösterememiş, profesyonellik gerektiren bir mecrada insani bir tepki göstermiştir. bu sebeple -her şeyi çok hızlı yaşadığımız için- bir anda kendisi nefret objesi haline gelmişse bile ardından bir sürü konuşulacak toplumsal olay zuhur etmiştir.