55
hababam sınıfı, tıpkı mavi boncuk filmindeki gibi ertem eğilmez'in fenerbahçe süslemesi yaptığı bir başka film. halbuki hababam sınıfı romanda ne fenerbahçelidir, ne fenerbahçe maçlarına gidilir, ne de filmde oynayan oyuncuların tamamı fblidir. uydurdukları hafize ana ve damat ferit karakterlerini nasıl filme ekledilerse, sınıfın tamamının da fbli olduğunu aynı o şekilde uydurmuşlar. kitapta öyle sürekli takım muhabbetti dönmez. birkaç defa galatasaray, birkaç defa fener, birkaç defa da beşiktaş kelimesi geçer. kitaptan bir alıntı paylaşalım:
--- alıntı ---
“eşek herifler, size söylüyorum! çalışıyoruz dedik içerde… defolun pencerenin altından!”
dağılır gibi yaptık. kel başını içeri alınca yine başladık gevezeliğe. beşiktaş puanlara göre dördüncü durumdayken, tulum hayri:
“beşiktaş iki maç sonra mutlaka şampiyon!” diye başladı. (gbkz: bütün fenerliler, galatasaraylılar tulum’un lâfını ağzına tıkmak için çullandılar.) konuşma çığrından çıktı. ortada bir tek dinleyen kalmamış, her kafadan bir ses çıkıyordu.
--- alıntı ---
yani anlayacağınız birileri bir şekilde fenerbahçe süslemesi yapmış. bu işi ertem eğilmez fenerbahçeli olduğu için mi tezgahladı, yoksa fbli yöneticiler genlerine uyup hile hurdayla mı tezgahladı bilemem. ama bu işten fenerbahçe çok karlı çıktı onu biliyorum. beni ilgilendiren kısım da burası. bu sayede çok taraftar kazandılar. tabii o zamanların şartlarına göre rahat oldukları için kafalarına göre at koşturmuşlar. şu anki şartlarda olsalardı bilhassa galatasaray cephesinden ağır tepki alırlardı. biz cimbom'un maçından aldığımız duyguları hangi filmden alabiliyoruz, yemişim hababamını yani. şahsen ben kesinlikle izlemezdim filmi.
fakat ilahi adalet mi denir, ne denir bilmiyorum ama taraftar sayısı olarak herkese belirli bir fark attık, atmaya da devam edeceğiz gibi gözüküyor. hem de öyle film süslemeleriyle, hile hurdayla, yalan dolanla değil. bilakis bileğimizle, yüreğimizle, yazdığımız destanlarla, herkesten farklı olan o muazzam tarihimizle kazandık taraftar sayımızı. biz taraftar sayımızı; 1962-1963, 1969-1970, 1993-1994 2000-2001 ve 2012-2013 sezonlarında oynadığımız çeyrek finallerle, 1988-1989 sezonunda oynadığımız yarı finalle, aldığımız uefa ve süper kupasıyla kazandık. neysecim, ben anlatmayla bitiremem, siz en iyisi 19:28-23:00 dakikaları arasında biraz da emel sayın'dan dinleyin; https://youtu.be/MmlZjVA6b0c
işte biz böyle kazandık!
--- alıntı ---
“eşek herifler, size söylüyorum! çalışıyoruz dedik içerde… defolun pencerenin altından!”
dağılır gibi yaptık. kel başını içeri alınca yine başladık gevezeliğe. beşiktaş puanlara göre dördüncü durumdayken, tulum hayri:
“beşiktaş iki maç sonra mutlaka şampiyon!” diye başladı. (gbkz: bütün fenerliler, galatasaraylılar tulum’un lâfını ağzına tıkmak için çullandılar.) konuşma çığrından çıktı. ortada bir tek dinleyen kalmamış, her kafadan bir ses çıkıyordu.
--- alıntı ---
yani anlayacağınız birileri bir şekilde fenerbahçe süslemesi yapmış. bu işi ertem eğilmez fenerbahçeli olduğu için mi tezgahladı, yoksa fbli yöneticiler genlerine uyup hile hurdayla mı tezgahladı bilemem. ama bu işten fenerbahçe çok karlı çıktı onu biliyorum. beni ilgilendiren kısım da burası. bu sayede çok taraftar kazandılar. tabii o zamanların şartlarına göre rahat oldukları için kafalarına göre at koşturmuşlar. şu anki şartlarda olsalardı bilhassa galatasaray cephesinden ağır tepki alırlardı. biz cimbom'un maçından aldığımız duyguları hangi filmden alabiliyoruz, yemişim hababamını yani. şahsen ben kesinlikle izlemezdim filmi.
fakat ilahi adalet mi denir, ne denir bilmiyorum ama taraftar sayısı olarak herkese belirli bir fark attık, atmaya da devam edeceğiz gibi gözüküyor. hem de öyle film süslemeleriyle, hile hurdayla, yalan dolanla değil. bilakis bileğimizle, yüreğimizle, yazdığımız destanlarla, herkesten farklı olan o muazzam tarihimizle kazandık taraftar sayımızı. biz taraftar sayımızı; 1962-1963, 1969-1970, 1993-1994 2000-2001 ve 2012-2013 sezonlarında oynadığımız çeyrek finallerle, 1988-1989 sezonunda oynadığımız yarı finalle, aldığımız uefa ve süper kupasıyla kazandık. neysecim, ben anlatmayla bitiremem, siz en iyisi 19:28-23:00 dakikaları arasında biraz da emel sayın'dan dinleyin; https://youtu.be/MmlZjVA6b0c
işte biz böyle kazandık!