• 119
    bu başlığın sabitlenmesi sezon başından beri sözlüğün verdiği en sert, keskin ve doğru kararlardan biridir.

    pınar markasının sahibi selçuk yaşar... kendisi bir siyasi seçim sonrasında, izmir' in karşıyaka ilçesinde, kendisinin karşı olduğu partinin en yüksek oyu alması sonucu basketbol takımıyla sponsorluğu "gözden geçirebileceğine" dair bir twit atmıştı. bunu yaparken tepki çekeceğinden emindi ancak siyasi erke yaranmak daha önemliydi. birazcık tepkiden birşey olmazdı.

    sonrasında pınar ürünlerini boykot etmeye başladı insanlar. ayda bir ekşisözlük' te hortlar başlığı unutmadık diye. o kadar hoşuma gidiyor ki. çünkü hangi market olursa olsun, içeri girin ve pınar ürünlerinden en az birinin ne kadar indirimde olduğunu, göz önündeki her standa pınar ürünleri koymaya çalıştıklarını, muhtemelen bunun için fazla fazla para yada ürün verdiklerini görün marketlere.

    e ne oldu selçuk yaşar efendiye peki, sanki ona sirayet edecek? di mi? evet... muhtemelen bir halt olmamıştır. sapa sağlam son model aracına biniyordur. ancak işte bu boykot devam eder ve o arabaya binemez hale getirilebilirse yada sadece o arabaya binememe ihtimalinin farkında bile olursa işte o zaman birşeyler değişmeye başlayacaktır. (u: selçuk yaşar sadece pınar' ın sahibi değil tabi ki, adamın üniversitesi var ancak insan hayatının aylık ihtiyacını belirleyen kazandığı miktardı. kazandığı miktarlarda azalmalar oldukça insan huysuzlanır, düşünün ki maaşınız 250 ₺ daha az yatıyor... ölmezsiniz, standardınız da değişmez ancak mideniz bulanır ve "hasssssskreter" moduna girersiniz)

    bizim milletimiz kahramanca yapılan savaşlar ve kahramanların akıttığı kanlardan sonra tüm medeni gereksinimlerine, daha talep dahi etmeden, sahip olmuş bir millettir. bizim dedelerimiz hangi haklara sahip olduğunu anlamadan öldüler, ölecekler. çünkü yineliyorum "talep dahi etmediler"... en azından bir çoğu... ancak avrupa' da şuan "medeniyet" timsali olarak görülen milletler bizim gibi bir dizi savaşlar sonrası 10 yıl içerisinde apar topar medeni olmadılar. hem tarihlerinde rönesanslar var hem de o milletler zulüm çekerken yada özgürlükleri kısıtlanırken buna karşı durarak, öldürülerek, hükümetler tarafından öldürülerek ve yılmadan tüm haklarını kazandılar. çünkü onurlu yaşamak için buna ihtiyaçları olduklarını anladılar. dik durmak!

    bizim ülkemizde örgüt, boykot, grev v.b. kavramlar "anarşik" başlığının altına itelenmiş ve "terörizm" kelimesiyle eşleştirilmiştir. birşeyi boykot etmek yada hak aramak "marjinal" olmak demektir. (u: detayını kurcalamayayım ama bu hak arayan gençlerimizin ateşini sömürerek, kullanan örgütler de var tabii ancak bu karşı duruşun kötü, kaka birşey olmadığını değiştirmez. bu her hasatta çürük elmalar olur mantığıyla kendimize açıklayabileceğimiz bir durumdur. ) sadece bugünlerde değil, ülkemizde hak aramak her zaman terörizmle ilişkilendirilirdi zaten. konuşmayı başka bir eleştiriye döndürmek gibi bir niyetim yok. karıştı gibi dursa da anlatmak istediğim yoldayı, benimle kalın...

    başından beri aynı şeyi anlatıyorum yazımın alt metninde; "dik duracağız!". evet verebileceğimiz tepkinin şekli itibariyle geri dönüşü uzun olabilir, sonucunu geç alabiliriz ancak başka bir yöntemimiz yok. televizyona çıkamayız, gazeteleri de unutun, sosyal medya troll hesaplarla çok rahat kontrol edilmeye başladı maalesef ve yeterli kullanıcısı yok...

    o zaman onları, onların "dini ve imanıyla" yani parayla terbiye edebiliriz...

    hepimizin siyasi ayrışımları, dinleri, mehzepleri, yaşadığı illeri, işleri, yaşları vs... hiç bişey farketmeksizin birleştiğimiz ortak bir "dil" futbol. kelimeleri üç aşağı beş yukarı aynı, bu kadar farklı insanın aynı düzlemde, birbirine fikirlerini paylaştığı bir ütopya burası. galatasaraylılık burada bizi birleştiren. işte bu ütopik sevdamızı, galatasarayımızı "kirli" emelleri uğruna hiçe sayıyorlar. bunu bir değil 5-6-7-10 hafta, defalarca yapmaktan çekinmiyorlar. kendi kirli football leaks gerçeklerini örtpas etmek için kullanırken göbeklerini sıvazlıyorlar. o belgelerde adı geçen adamlar gazetelerin de sahibi, televizyonların da. öyle ki şuanda fikret orman ' ı bile savunuyor bazı beşiktaşlılar, öylesine sahipler medyaya bu "dini imanı belli" kişiler. bizi de bölebiliyorlar kendi içlerimizde, fatih terim' e karşı, belhanda' ya karşı, başkanlara karşı ona karşı buna karşı. eleştirilerimizi sivrileştiriyorlar kendi kendimizi yememiz için. eleştiriyi geçip birbirimizi yememizi sağlayacak kadar güçlülüler... tüm bunlara karşı elimizde tek birşey var!

    boykot!

    bu lanet olası futbolda dönen paranın büyüğü "yayın" ihalelerindedir. eskiden şampiyonlar ligi maçını kazandığımızda bugünün 1.5 milyon €' su gibi bir para kazanamazdı takımımız ancak maçları şifresiz kanalda yayınlanırdı. futbolda dönen para pastasının en görkemli dilimi "yayın" gelirleri bu küçük örnekten de anlayabileceğimiz üzere... eğer bugün, bir kaç yıl devam ettirebileceğimiz şekilde, "bein sports üyeliklerini iptal ediyoruz kampanyası"' nı sürdürmeye devam edebilirsek, işte o zaman bırakın bizi, o çomar 17 kulüp var ya... işte o zaman galatasaray taraftarının gölgesinde köpek olacaklardır! hırsızı, çomarı, şark kurnazı ve zengin bebesi birleşmiş, hatta tam da birleşememiş de, ağızlarını ayıra ayıra konuşuyorlar, yalan söylüyorlar, medyanın gücüyle bizimle alay ediyor ve bizi sinirlendirerek ortamdan nemalanıyorlar. yapabileceğimiz şey şuan kampanya denen ama aslı "boykot etmek" olan bein sports üyeliklerini iptal ediyoruz kampanyası' nı herkes rütmesini bilene kadar devam ettirmek.

    moderasyona başlığı sol üste sabitlediği için gerçekten çok teşekkür ediyorum. olması gerekeni yaptıkları için teşekkür ediyorum...

    zafer bizim olacak, çünkü biz hepsinden çok daha kalabalığız!
App Store'dan indirin Google Play'den alın