57
söz konusu sezon şampiyonluğunun o kadar çok hikayesi vardı ki saymakla, anlatmakla bitiremeyiz.
5-6 maçta son dakika golleri ile galip geldiğimiz maçlar vardı; aydın yılmaz'ın konyaspor'a ve hasan kabze inönü'de beşiktaş'a attıkları goller en unutulmazlarıdır.
sezon boyunca şampiyonluk yarışında çekiştiğimiz fenerbahçe lehine verilen akıl almaz hakem kararları vardı. anelka'nın elle attığı gol, antep maçında 90'da verilen penaltı, nobre'nin kendini yere atıp rakibin 10 kişi kalması, fenerbahçe'nin forvet oyuncusu kalmayınca semih şentürk'ün cezasının kaldırılması vs. saymakla bitip tükenmeyecek hatalar! silsilesi. unutmadan bir iç saha maçımızda rakip futbolcu maç berabere devam ederken kale çizgisinden topu elle çıkarmış ve hakem ne hikmetse görememişti.
takımımız inanılmaz maddi zorluk çekiyordu, futbolcu maaşları ödenemiyordu ve kulüp banka hesaplarını paylaşmış tüm galatasaray'lılardan destek bekliyordu. rakibin gerek ekonomik yapısı gerek kadro kalitesi olarak en parlak dönemlerinden birini yaşıyor olması ve son iki sezonun şampiyonu olması da bu yarışı farklı bir noktaya getirmişti.
hele bir '20:45'te şampiyonuz' sloganı var ki; bir slogan bu kadar mı cuk diye oturur arkadaş.
o sezonu yazsak roman olur, anlatsak destan. tabi bu destana müthiş bir son yakışırdı ki; 16 dakikanın aslında ne kadar uzun bir süre olduğunu ömrümüzden ömür yitirerek öğrendik. denizli'de yaşayan bir galatasaray'lı olarak anlatılamayacak duygular barındırır o 16 dakika.
türk futbol tarihinin tartışılmaz en unutulmaz sezonudur ve nesilden nesile anlatılması elzem bir şampiyonluk destanıdır benim için.
o sezon yaşananları hatırladıkça diyorum ki; iyi ki galatasaray var ve ben iyi ki galatasaray'lıyım...
5-6 maçta son dakika golleri ile galip geldiğimiz maçlar vardı; aydın yılmaz'ın konyaspor'a ve hasan kabze inönü'de beşiktaş'a attıkları goller en unutulmazlarıdır.
sezon boyunca şampiyonluk yarışında çekiştiğimiz fenerbahçe lehine verilen akıl almaz hakem kararları vardı. anelka'nın elle attığı gol, antep maçında 90'da verilen penaltı, nobre'nin kendini yere atıp rakibin 10 kişi kalması, fenerbahçe'nin forvet oyuncusu kalmayınca semih şentürk'ün cezasının kaldırılması vs. saymakla bitip tükenmeyecek hatalar! silsilesi. unutmadan bir iç saha maçımızda rakip futbolcu maç berabere devam ederken kale çizgisinden topu elle çıkarmış ve hakem ne hikmetse görememişti.
takımımız inanılmaz maddi zorluk çekiyordu, futbolcu maaşları ödenemiyordu ve kulüp banka hesaplarını paylaşmış tüm galatasaray'lılardan destek bekliyordu. rakibin gerek ekonomik yapısı gerek kadro kalitesi olarak en parlak dönemlerinden birini yaşıyor olması ve son iki sezonun şampiyonu olması da bu yarışı farklı bir noktaya getirmişti.
hele bir '20:45'te şampiyonuz' sloganı var ki; bir slogan bu kadar mı cuk diye oturur arkadaş.
o sezonu yazsak roman olur, anlatsak destan. tabi bu destana müthiş bir son yakışırdı ki; 16 dakikanın aslında ne kadar uzun bir süre olduğunu ömrümüzden ömür yitirerek öğrendik. denizli'de yaşayan bir galatasaray'lı olarak anlatılamayacak duygular barındırır o 16 dakika.
türk futbol tarihinin tartışılmaz en unutulmaz sezonudur ve nesilden nesile anlatılması elzem bir şampiyonluk destanıdır benim için.
o sezon yaşananları hatırladıkça diyorum ki; iyi ki galatasaray var ve ben iyi ki galatasaray'lıyım...