71
kimyamızı bozan o derbi gecesinden sonra üstüne tüy diken, tarafı belli olan kurulun kararları.
öyle kızgınım ki nasıl oldu da böyle bir oyuna alet olduk ve böylesi bir tuzağa düştük 5 gün geçmesine rağmen hala hazmedemiyorum.
rakip malum, kaosla beslenen, bilmem kaç küsür yıldır derbi maçlarında bütün taktiğini planını gerginlik ve kaos üzerine kuran, hakemleri her statta baskı altına almaya çalışan, kazanmak için her yol mübahtır dediği için şikeden hükum giymiş, bel altı vuran, her türlü ali cengizlikte ustalaşmış, kişileri değişse de bazı şeyleri hiç değişmeyen, en sevilmeyen olmayı her daim başarabilmiş bir camia.
hazmedemediğim ise, bizi böylesi bir ortama sokup da aşağıya çekmelerine izin verebilmemiz. geçen sene şampiyonluğumuzu burada uzun uzun konuştuk, tekniği, taktiği, tecrübesi karakterli oyunu vs. ama şampiyonluğumuzun en önemli sebebi sakin kalabilmemizdi. hepimizin en büyük korkusu tff ile hocanın mahkemelik olması, tazminat olayı ve ilk fırsatta hoca üzerinden camiaya kesilecek faturaydı, çünkü demirören federasyonunu ve çirkinliklerini anlatmaya ne hacet. ama sonra hocanın sakinliği, mümkün olduğunca takımı tartışmadan kaostan uzak tutması, tam bir ustalık eseri sunmuştu bizlere. hatta hep dedik hoca artık eskisi gibi değil. biz kazandıkça rakipler gerildi biz kazandıkça ve tartışmaya girmedikçe kendi silahlarıyla birer birer vurulmalarını izledik göbeğimizi kaşıya kaşıya. hiç unutmuyorum kazandığımız bir maç sonrası sinsi aykut kocamanın sinsilik dolu; -rakibimizi başakşehir olarak görüyorum diye tartışmanın içine çekmek istediği bir açıklamasını hocaya sorduklarında başka soru varsa alayım diyerek ne güzel de geçiştirmişti hoca. derbiyle beraber gelinen noktada ise bir nevi patlama yaşandı maalesef ve biz ne olursa olsun çok daha sakin kalabilmeliydik. transferlerde eksikliğimiz ve ffp kamburu, üzerine neredeyse iki hanelere çıkacak sakatlıklar ve güle oynaya 4-0, 5-0'a gidecek derbi maçın bir anda 2-2 ye gelmesi, ağır tahriklerle de rakibin ekmeğine yağ sürdük. sezona daha 10. haftada havlu atmış, hocası gitmiş, borç batağında ve yetersiz kadrosuyla uçurumdan aşağıya düşen fenerbahçenin bizi de yanına çekmek için kurduğu tuzağa düştük. ve bunu son şampiyon takım ünvanıyla çok çok tecrübeli bir teknik ekiple yaşamış olmamızı hazmedemiyorum.
belli ki hocaya çok fazla yük yüklendi ve hoca saha dışından saha içine odaklanamaz oldu, bütün yükü hocaya yüklemek, kısıtlı bir kadroyla şapkadan çeşit çeşit hayvan çıkarmasını beklemek ve kenara çekilip her şeyi ondan beklemek büyük bir sorunla karşı karşıya bıraktı bizi. şimdi bu ortamdan sakin kalarak çıkmak ve en az hasarla kurtulmak için ne gerekiyorsa yapılmalı, işin kenetlenme kısmını taraftar çoktan yaptı bile, yönetim cezalarını minimuma indirebilmek için şapkadan tavşanı çıkarmalı ve bi an önce bu takımı kaostan çıkarmalı, çünkü bu olayda yönetimin hanesine tıpkı kötü kadro mühendisliği gibi kocaman bi eksi olarak yazıldı bile.
öyle kızgınım ki nasıl oldu da böyle bir oyuna alet olduk ve böylesi bir tuzağa düştük 5 gün geçmesine rağmen hala hazmedemiyorum.
rakip malum, kaosla beslenen, bilmem kaç küsür yıldır derbi maçlarında bütün taktiğini planını gerginlik ve kaos üzerine kuran, hakemleri her statta baskı altına almaya çalışan, kazanmak için her yol mübahtır dediği için şikeden hükum giymiş, bel altı vuran, her türlü ali cengizlikte ustalaşmış, kişileri değişse de bazı şeyleri hiç değişmeyen, en sevilmeyen olmayı her daim başarabilmiş bir camia.
hazmedemediğim ise, bizi böylesi bir ortama sokup da aşağıya çekmelerine izin verebilmemiz. geçen sene şampiyonluğumuzu burada uzun uzun konuştuk, tekniği, taktiği, tecrübesi karakterli oyunu vs. ama şampiyonluğumuzun en önemli sebebi sakin kalabilmemizdi. hepimizin en büyük korkusu tff ile hocanın mahkemelik olması, tazminat olayı ve ilk fırsatta hoca üzerinden camiaya kesilecek faturaydı, çünkü demirören federasyonunu ve çirkinliklerini anlatmaya ne hacet. ama sonra hocanın sakinliği, mümkün olduğunca takımı tartışmadan kaostan uzak tutması, tam bir ustalık eseri sunmuştu bizlere. hatta hep dedik hoca artık eskisi gibi değil. biz kazandıkça rakipler gerildi biz kazandıkça ve tartışmaya girmedikçe kendi silahlarıyla birer birer vurulmalarını izledik göbeğimizi kaşıya kaşıya. hiç unutmuyorum kazandığımız bir maç sonrası sinsi aykut kocamanın sinsilik dolu; -rakibimizi başakşehir olarak görüyorum diye tartışmanın içine çekmek istediği bir açıklamasını hocaya sorduklarında başka soru varsa alayım diyerek ne güzel de geçiştirmişti hoca. derbiyle beraber gelinen noktada ise bir nevi patlama yaşandı maalesef ve biz ne olursa olsun çok daha sakin kalabilmeliydik. transferlerde eksikliğimiz ve ffp kamburu, üzerine neredeyse iki hanelere çıkacak sakatlıklar ve güle oynaya 4-0, 5-0'a gidecek derbi maçın bir anda 2-2 ye gelmesi, ağır tahriklerle de rakibin ekmeğine yağ sürdük. sezona daha 10. haftada havlu atmış, hocası gitmiş, borç batağında ve yetersiz kadrosuyla uçurumdan aşağıya düşen fenerbahçenin bizi de yanına çekmek için kurduğu tuzağa düştük. ve bunu son şampiyon takım ünvanıyla çok çok tecrübeli bir teknik ekiple yaşamış olmamızı hazmedemiyorum.
belli ki hocaya çok fazla yük yüklendi ve hoca saha dışından saha içine odaklanamaz oldu, bütün yükü hocaya yüklemek, kısıtlı bir kadroyla şapkadan çeşit çeşit hayvan çıkarmasını beklemek ve kenara çekilip her şeyi ondan beklemek büyük bir sorunla karşı karşıya bıraktı bizi. şimdi bu ortamdan sakin kalarak çıkmak ve en az hasarla kurtulmak için ne gerekiyorsa yapılmalı, işin kenetlenme kısmını taraftar çoktan yaptı bile, yönetim cezalarını minimuma indirebilmek için şapkadan tavşanı çıkarmalı ve bi an önce bu takımı kaostan çıkarmalı, çünkü bu olayda yönetimin hanesine tıpkı kötü kadro mühendisliği gibi kocaman bi eksi olarak yazıldı bile.