12
fox in the box ile karıştırılmaması gereken santrafor türü. poacher, gelince atar. fox in the box ise kovalar, aralara girer, boşlukları değerlendirir.
tabii bu tip oyunculara güncel örnek vermek zor. artık mevkiler bu kadar net değil. ancak eskilerden örnek vermek gerekirse van basten tam bir poacher örneğiyken diğer taraftan raul tam bir fox in the box'tır.
poacher daha klasik bir santrafordur. her yerden gol atabilir. amacı goldür. diğer her şey ekstradır. jardel de güzel bir örnek. fox in the box ise poacher'a nazaran daha günümüze yakın bir kavramdır. daha hareketli oyunun bir getirisidir.
poacher'lar daha net, şık ve göze hoş gelen goller atarlar. ancak fox in the box'lar için en yaygın spiker söylemi ya "... son anda dokunup golü yapıyor" ya da "... bşr anda topu önünde buluyor" olur. bu yüzden de hep "lan bu adan çok şanslı, top hep önüne düşüyor" denir.
yukarıda da bahsettiğim gibi, artık bu kadar net tanımlanacak oyuncular yok. günümüz futbolu çok daha fazla şeyi, aynı anda yapmayı zorunlu kılıyor.
tabii bu tip oyunculara güncel örnek vermek zor. artık mevkiler bu kadar net değil. ancak eskilerden örnek vermek gerekirse van basten tam bir poacher örneğiyken diğer taraftan raul tam bir fox in the box'tır.
poacher daha klasik bir santrafordur. her yerden gol atabilir. amacı goldür. diğer her şey ekstradır. jardel de güzel bir örnek. fox in the box ise poacher'a nazaran daha günümüze yakın bir kavramdır. daha hareketli oyunun bir getirisidir.
poacher'lar daha net, şık ve göze hoş gelen goller atarlar. ancak fox in the box'lar için en yaygın spiker söylemi ya "... son anda dokunup golü yapıyor" ya da "... bşr anda topu önünde buluyor" olur. bu yüzden de hep "lan bu adan çok şanslı, top hep önüne düşüyor" denir.
yukarıda da bahsettiğim gibi, artık bu kadar net tanımlanacak oyuncular yok. günümüz futbolu çok daha fazla şeyi, aynı anda yapmayı zorunlu kılıyor.