14
namı diğer monchi. şu ana kadar yaptığı icraatler belki teoride doğruydu ama pratikte cortladı. yazın yaklaşık 150 milyon avroluk adam sattılar. buna mukabil 120 milyon avroluk da adam aldılar.
monchi "roma, isteyenin istediğini alabileceği bir süpermarket değil." dedikten sonra takımın üç tane kilit oyuncusunu kaybettiler. başta kaleci alisson. liverpool'un teklif ettiği paraya hayır demek çok zordu. ben olsam ben de satardım ama karşılığında kimi aldılar? robin olsen'i. alisson'dan sonra olsen, kimseyi tatmin etmiyor. fiorentina'nın bile lobont'u aldığı piyasada hele ki... üstüne bir de skorupski'yi bologna'ya satıp yine bologna'dan mirante'yi aldılar. skorupski 27, mirante 35 yaşında; ettikleri kar ise sadece 5 milyon avro.
nainggolan'ı 38 milyon avroya inter'e sattılar. radja gitmek istemediğini defaatle bildirmesine rağmen. tabii burada roma'nın hakkı var. çünkü sonradan radja'nın satılma sebebinin biraz da davranışları olduğu söylendi. iyi, güzel de ninjanın yerini doldurmak kolay mı? üstüne bir de inter 38 milyon avroyu tam olarak ödemedi. santon + zaniolo ikilisini 14'e saydırıp fiyatı 24'e düşürdü. zaniolo'ya o para değer ama santon? hem de elde karsdrop ve florenzi varken? hadi nainggolan'ı sattın ama transfer sezonu italya'da kapandıktan sonra strootman'ı da 25 milyon avroya marsilya'ya sattılar. o da nainggolan gibi takımdan gitmek istemediğini, yönetimin kendisini sattığı çıtlatarak takımdan ayrıldı. gelen parayla ocak'ta ziyech'i alma planı varmış monchi'nin. orta sahaya gelenler ise pastore, nzonzi ve cristante. üçünü de çok beğenirim ama oyuncu tipi olarak nainggolan ve strootman'dan çok farklılar. atalanta maçında de rossi - cristante - pellegrini üçlüsüyle başladılar, ilk yarı üç tane yediler. ikinci yarı yapılan değişikliklerle zar zor maçı berabere bitirdiler.
geçen sezon hayrını göremedikleri defrel'i sampdoria'ya, bruno peres'i sao paulo'ya, gerson'u fiorentina'ya kiraladılar. gonalons ise sevilla'ya satıldı. bunlara denilecek bir şey yok. kluivert ve coric'in alınmasına da kimse itiraz etmez herhalde.
yalnız ortaya şöyle bir tablo çıktı son bir haftada.
gerson, fiorentina'yla golünü attı. çok da iyi oynuyor.
nainggolan, ilk maçında inter'le golünü attı, kapanan bologna'nın kilidini açtı.
defrel, sampdoria'yla napoli'yi yıkıp geçti; 2 tane salladı.
bruno peres, brezilya'da golünü attı.
gonalons, sevilla'yla avrupa ligi elemesinde golünü attı.
strootman, monaco-marsilya maçında, maçın adamıydı.
yani becereksizlik ve cenabetlik kol kola geziyor şu aralar roma'da. hepsi de monchi'nin ve di francesco'nun hanelerine eksi olarak yazılıyor. başkan palotta ise yeni stadın derdine düşmüş vaziyette. dikkat etmezlerse ilk dörtten bile olabilirler.
monchi "roma, isteyenin istediğini alabileceği bir süpermarket değil." dedikten sonra takımın üç tane kilit oyuncusunu kaybettiler. başta kaleci alisson. liverpool'un teklif ettiği paraya hayır demek çok zordu. ben olsam ben de satardım ama karşılığında kimi aldılar? robin olsen'i. alisson'dan sonra olsen, kimseyi tatmin etmiyor. fiorentina'nın bile lobont'u aldığı piyasada hele ki... üstüne bir de skorupski'yi bologna'ya satıp yine bologna'dan mirante'yi aldılar. skorupski 27, mirante 35 yaşında; ettikleri kar ise sadece 5 milyon avro.
nainggolan'ı 38 milyon avroya inter'e sattılar. radja gitmek istemediğini defaatle bildirmesine rağmen. tabii burada roma'nın hakkı var. çünkü sonradan radja'nın satılma sebebinin biraz da davranışları olduğu söylendi. iyi, güzel de ninjanın yerini doldurmak kolay mı? üstüne bir de inter 38 milyon avroyu tam olarak ödemedi. santon + zaniolo ikilisini 14'e saydırıp fiyatı 24'e düşürdü. zaniolo'ya o para değer ama santon? hem de elde karsdrop ve florenzi varken? hadi nainggolan'ı sattın ama transfer sezonu italya'da kapandıktan sonra strootman'ı da 25 milyon avroya marsilya'ya sattılar. o da nainggolan gibi takımdan gitmek istemediğini, yönetimin kendisini sattığı çıtlatarak takımdan ayrıldı. gelen parayla ocak'ta ziyech'i alma planı varmış monchi'nin. orta sahaya gelenler ise pastore, nzonzi ve cristante. üçünü de çok beğenirim ama oyuncu tipi olarak nainggolan ve strootman'dan çok farklılar. atalanta maçında de rossi - cristante - pellegrini üçlüsüyle başladılar, ilk yarı üç tane yediler. ikinci yarı yapılan değişikliklerle zar zor maçı berabere bitirdiler.
geçen sezon hayrını göremedikleri defrel'i sampdoria'ya, bruno peres'i sao paulo'ya, gerson'u fiorentina'ya kiraladılar. gonalons ise sevilla'ya satıldı. bunlara denilecek bir şey yok. kluivert ve coric'in alınmasına da kimse itiraz etmez herhalde.
yalnız ortaya şöyle bir tablo çıktı son bir haftada.
gerson, fiorentina'yla golünü attı. çok da iyi oynuyor.
nainggolan, ilk maçında inter'le golünü attı, kapanan bologna'nın kilidini açtı.
defrel, sampdoria'yla napoli'yi yıkıp geçti; 2 tane salladı.
bruno peres, brezilya'da golünü attı.
gonalons, sevilla'yla avrupa ligi elemesinde golünü attı.
strootman, monaco-marsilya maçında, maçın adamıydı.
yani becereksizlik ve cenabetlik kol kola geziyor şu aralar roma'da. hepsi de monchi'nin ve di francesco'nun hanelerine eksi olarak yazılıyor. başkan palotta ise yeni stadın derdine düşmüş vaziyette. dikkat etmezlerse ilk dörtten bile olabilirler.