• 1875
    tüm sözlük ahalisinin zafer bayramını kutluyorum.

    bu vatan, düşmanın yanında düşmandan da güçlü yoklukla, sefaletle savaşılarak kazanıldı. 11 yıldır savaşmaktan bitap düşmüş bir milletin bağımsızlığı için elinde kalan son kurşunuydu büyük taaruz.

    mustafa kemal, bu taaruz planını planlarken futbol maçı düzenletiyor, çay partileri veriyordu. sakarya savaşı kazanılmıştı fakat ordu büyük kayıplar vermiş, firar eden çok asker olmuştu.

    yunanlılar ise ingilizlerin de desteğiyle afyon önlerine kadar çekilmiş ve hakkında "türkler bu savunmayı 6 ayda geçerse 6 günde geçmiş gibi sevinsinler." dedikleri çok sağlam bir savunma hattı kurmuşlardı.

    son kurşundu dedik ya, hakikaten de son kurşundu büyük taaruz. ya zafer kazanılacaktı, ya da batı anadolu tamamen yunan toprağı olacaktı. mustafa kemal'in planı riskliydi ama başka çare de yoktu. yunanlılar kışkırtıcı davranıyorlar, atalarımızın mezarlarını çiğniyorlar, osmanlı başkentlerinde halkı aşağılıyorlardı. meclis ise paşa'ya savaş için baskı yapıyordu.

    mustafa kemal ise planını bir sanatçı edasıyla işliyordu. futbol maçı, çay partileri işin görünen kısmıydı. paşa, planını herkesten gizli işliyordu. yunan cephesinin uzaktan bizim kavga ettiğimizi düşünmesini yeğliyordu. kısacası savunma hattının ve yunan komutanların rehavete kapılmasını bekliyordu.

    paşa, yine bir çay partisi esnasında hızlıca konya'ya hareket etti. telgraf ve posta teşkilatı basıldı ve kontrol altına alındı. konya'da olduğunu kimsenin duymamasını sağlayınca cepheye doğru hareket etti.

    atatürk'ün aklındaki plan çok riskliydi. bir gecede ordunun neredeyse tamamı bulunduğu yerden hareket edecekti ve fark edilirse bütün ordu kısa sürede imha edilebilirdi.

    diğer paşalar plana itiraz ediyorlar, çok riskli buluyorlardı. mustafa kemal ise planından çok emindi. savaş kaybedilirse bütün sorumluluğun kendine ait olduğunu söylüyordu.

    25 ağustos günü hava karardıktan sonra ordu, planı gerçekleştirmek için harekete geçti. yunan ordusunun güneyine sızılmış ve düşmanın ruhu bile duymamıştı. binlerce asker, toplar, silahlar ve onca yük sessiz sedasız olması gereken yere varmıştı.

    sabaha karşı paşa'nın stresi iyice artmıştı. sabahın ilk ışıklarıyla ismet paşa bombardımanı başlatacaktı ama beklenmedik bir şey oldu ve etrafı sis bastı. bu şekilde bombardıman başlayamazdı. hava aydınlandıkça da fark edilme riski artıyordu. paşa'nın canı çok sıkılmıştı. karargahından ayrılarak bir tepeye çıktı. o hepimizin bildiği düşünceli fotoğrafı da tam o anda çekildi.

    hava iyice aydınlanmaya başlamışken sis dağılmaya başlamıştı. 26 ağustos gününün sabah 5:30'unda türk topları havayı yırtarak hedeflerine ulaşıyordu. düşman çaresiz kalmıştı. cephane az olduğu için topların hedef kaçırmaması gerekiyordu, paşa gergindi.

    ismet paşa adeta bir şef edasıyla mükemmel bir bombardıman gerçekleştirdi. ulu önder'in planı adım adım işliyordu. yunan ordusu hala kuzeyden bir hamle beklerken aslında ordunun çok büyük kısmı güneyde taaruz için emir bekliyordu.

    ismet paşa'nın yardığı hatlardan mehmetçik mermiye göğüs aça aça geçiyordu. tepeler birer birer sarılıyor, ordu zafere doğru koşuyordu. yunan başkomutanlığı izmir'de olduğu için ulaşmaları mümkün değildi. yunanlılar hala daha güneyden gelen bu hücumun şaşırtmaca olduğunu düşünüyorlardı. yunan komutan cepheden uzaktaydı ama mustafa kemal ordusunun başında savaşı yönetmekteydi.

    27 ağustos günü afyon'a girildi ve paşa karargahını derhal afyon'a taşıdı. yunan ordusu taaruzun güneyden geleceğini anlamış ve güneye asker göndermeye başlamışken kuzeyden taaruza kalkan türk askeri yunanlıları şaşkına çevirmişti.

    29 ağustos günü türk ordusu yunan ordusunu dumlupınar'da kurt kapanına soktu. 30 ağustos günü ise yunan ordusu tamamen imha edildi ve kaçmaya başladılar.

    mustafa kemal, ismet paşa'ya bombardımanı için teşekkür ediyor, fevzi paşa kur'an okuyup dua ediyordu. işte bu zeki ve ahlaklı komutanlar, 30 ağustos 1922 günü yurdu düşman işgalinden kurtardılar. 9 eylül'e kadar sürecek olan kovalamaca, izmir'in kurtarılmasıyla kesin bir zaferle sonuçlanacaktı.

    10 eylül günü mustafa kemal izmir'e geldi. kent büyük bir coşkuyla kurtarıcısını selamlıyordu. vatan kurtarılmıştı, artık savaş yoktu ve yapılacak işler cephede değil okullarda, yollarda kısacası vatanın her yerindeydi.

    ulu önderimiz gazi mustafa kemal atatürk'ün ve tüm silah arkadaşlarının önünde sevgi, saygı ve minnetle eğiliyorum. ne mutlu türk'üm diyene!
App Store'dan indirin Google Play'den alın