972
herhangi bir türk takımının asla ve asla kazanamayacağı kupa.
bir kaç gün önce sıkıntıdan "uzun vadeli süreçte avrupa'da başarıyı nasıl yakalarız" diye düşündüm. vardığım sonuca göre bu pek mümkün değil. daha doğrusu sadece galatasaray'ın, beşiktaş'ın, fenerbahçe'nin çabaları ile olacak bir şey değil. avrupa'da başarı için ligdeki 18 takımın, futbol federasyonunun vizyonunun değişmesi gerekiyor. ülkemizdeki futbolun içindeki paydaşların hedef olarak "başarılı" olmayı değil "başarıyı sürekli hale getirmeyi" seçmeleri gerekiyor. hatta futbolun dışındaki ülke politikasını etkileyen kişilerin ülkenin imajını sürekli olarak pozitif yönde değiştirmesi gerekiyor.
günlük başarı mı başarı sürekliliği mi?
başarı üzerinden gidecek olursak; başarı saman alevi gibidir bana göre. günümüzde bir çok kavram, değer zamandan daha hızlı yok olup gidiyor. futbolda da böyle. bugün elde edilen başarıların sürekliliği yoksa başarının bir önemi yok. zor ve tatmin edici olan da o sürekliliği sağlamak. işte bizim ülkemizde sürekliliği sağlamak çok zor. başarıda sürekliliği sağlayacak değişkenlerin sayısının çok fazla olması bir tarafa, bu değişkenlerin kendi içinde değişmesi de olunca sürekliliği sağlamak mümkün değil.
sürekliliği neden sağlayamayız?
bir futbol takımının başarılı olması için en temel kural takımın kaliteli oyunculardan oluşmasıdır desem herhalde yanlış bir şey söylememiş olurum. ligimizdeki sürekli değişen yabancı sınırlamaları futbolun gelişmesindeki en büyük sorunlardan biri. bir takım yabancı kuralını gözeterek, biraz parlayan yerli futbolculara inanılmaz paralar harcayabiliyor. oyuncu da haklı olarak 5 sene kendisini garanti altında tutmanın peşinde. peki yabancı kuralı biraz esnetildiğinde ertesi sene ne oluyor? o biraz parlayan oyuncu kalitesinde yabancı futbolcuları çok daha ucuza ülkeye getirebiliyorsunuz. bu sefer de taraftar haklı olarak yan gelip yatan yerli futbolcuyu hedef tahtasına alıyor. kulübün kaynakları o yan gelip yatan yerli oyuncu yüzünden eriyor sürekli.
sadece yabancı kuralı mı?
hayır tabi ki. drogba, sneijder, melo, muslera,selçuk liderliğinde şampiyonlar liginde grup aşamasını geçtik, ikinci turu geçip real madrid'e elendik. bence bu bir başaridir. kadroda saydığım oyuncular yerine, bir kaç gömlek altı oyuncular olsa biz başarılı olur muyduk? mümkün değil olamazdık. peki bu oyuncuları nasıl kadromuza dahil ettik? gelecek 4-5 senemizi ipotek altına alarak. 1 sezonluk başarı için gelecek 4-5 yılımızdan feragat etmek zorunda kaldık. ve sadece anlık başarı yakaladık. süreklilik yok. neden? çünkü sen 4-5 seneni ipotek altına aldın. tabiri caizse tek atımlık kurşunun var, atıyorsun onu, bitiyor. devamı yok. başarı gelirse gelir gelmezse gelmez. x oyuncu bir sezon oynayıp yaşlandığı zaman (satamazsan 2-3 sezon daha seninle) yerine, yanına adam koyamıyorsun. bütçen kısıtlı, sürekli uefa'nın radarındasın. hele bir de kur farkı takımların iyice elini kolunu bağlıyor. stad, maç, store geliri; hepsi tl üzerinden alıyorsun, euro olarak borçlanıyorsun. euro bölgesinde olmadığımız için ekonomik olarak hiçbir zaman güçlü olup, takım içinde istediğimiz dönüşümleri sağlayamayacağız.
ligin kalitesi artmalı, ülke orta doğu ülkesi imajından sıyrılmalı, federasyon istikrarlı ve dönemden döneme değişmeyen kararlar almamalı... sıralayacak olsak bir kaç madde daha çıkar elbet.
örneğin, mevcut koşullarda, istikrarlı olarak gruplara kalsak bizim için muazzam başarı sayılır.
(belki önümüzdeki 80-90 sene içinde 14-15 kaliteli oyuncu topluluğu bir araya gelir de avrupa'dan bir kupa daha alırız)
bu entry 2-3 ay önce yazılıp depolanmıştır.
bir kaç gün önce sıkıntıdan "uzun vadeli süreçte avrupa'da başarıyı nasıl yakalarız" diye düşündüm. vardığım sonuca göre bu pek mümkün değil. daha doğrusu sadece galatasaray'ın, beşiktaş'ın, fenerbahçe'nin çabaları ile olacak bir şey değil. avrupa'da başarı için ligdeki 18 takımın, futbol federasyonunun vizyonunun değişmesi gerekiyor. ülkemizdeki futbolun içindeki paydaşların hedef olarak "başarılı" olmayı değil "başarıyı sürekli hale getirmeyi" seçmeleri gerekiyor. hatta futbolun dışındaki ülke politikasını etkileyen kişilerin ülkenin imajını sürekli olarak pozitif yönde değiştirmesi gerekiyor.
günlük başarı mı başarı sürekliliği mi?
başarı üzerinden gidecek olursak; başarı saman alevi gibidir bana göre. günümüzde bir çok kavram, değer zamandan daha hızlı yok olup gidiyor. futbolda da böyle. bugün elde edilen başarıların sürekliliği yoksa başarının bir önemi yok. zor ve tatmin edici olan da o sürekliliği sağlamak. işte bizim ülkemizde sürekliliği sağlamak çok zor. başarıda sürekliliği sağlayacak değişkenlerin sayısının çok fazla olması bir tarafa, bu değişkenlerin kendi içinde değişmesi de olunca sürekliliği sağlamak mümkün değil.
sürekliliği neden sağlayamayız?
bir futbol takımının başarılı olması için en temel kural takımın kaliteli oyunculardan oluşmasıdır desem herhalde yanlış bir şey söylememiş olurum. ligimizdeki sürekli değişen yabancı sınırlamaları futbolun gelişmesindeki en büyük sorunlardan biri. bir takım yabancı kuralını gözeterek, biraz parlayan yerli futbolculara inanılmaz paralar harcayabiliyor. oyuncu da haklı olarak 5 sene kendisini garanti altında tutmanın peşinde. peki yabancı kuralı biraz esnetildiğinde ertesi sene ne oluyor? o biraz parlayan oyuncu kalitesinde yabancı futbolcuları çok daha ucuza ülkeye getirebiliyorsunuz. bu sefer de taraftar haklı olarak yan gelip yatan yerli futbolcuyu hedef tahtasına alıyor. kulübün kaynakları o yan gelip yatan yerli oyuncu yüzünden eriyor sürekli.
sadece yabancı kuralı mı?
hayır tabi ki. drogba, sneijder, melo, muslera,selçuk liderliğinde şampiyonlar liginde grup aşamasını geçtik, ikinci turu geçip real madrid'e elendik. bence bu bir başaridir. kadroda saydığım oyuncular yerine, bir kaç gömlek altı oyuncular olsa biz başarılı olur muyduk? mümkün değil olamazdık. peki bu oyuncuları nasıl kadromuza dahil ettik? gelecek 4-5 senemizi ipotek altına alarak. 1 sezonluk başarı için gelecek 4-5 yılımızdan feragat etmek zorunda kaldık. ve sadece anlık başarı yakaladık. süreklilik yok. neden? çünkü sen 4-5 seneni ipotek altına aldın. tabiri caizse tek atımlık kurşunun var, atıyorsun onu, bitiyor. devamı yok. başarı gelirse gelir gelmezse gelmez. x oyuncu bir sezon oynayıp yaşlandığı zaman (satamazsan 2-3 sezon daha seninle) yerine, yanına adam koyamıyorsun. bütçen kısıtlı, sürekli uefa'nın radarındasın. hele bir de kur farkı takımların iyice elini kolunu bağlıyor. stad, maç, store geliri; hepsi tl üzerinden alıyorsun, euro olarak borçlanıyorsun. euro bölgesinde olmadığımız için ekonomik olarak hiçbir zaman güçlü olup, takım içinde istediğimiz dönüşümleri sağlayamayacağız.
ligin kalitesi artmalı, ülke orta doğu ülkesi imajından sıyrılmalı, federasyon istikrarlı ve dönemden döneme değişmeyen kararlar almamalı... sıralayacak olsak bir kaç madde daha çıkar elbet.
örneğin, mevcut koşullarda, istikrarlı olarak gruplara kalsak bizim için muazzam başarı sayılır.
(belki önümüzdeki 80-90 sene içinde 14-15 kaliteli oyuncu topluluğu bir araya gelir de avrupa'dan bir kupa daha alırız)
bu entry 2-3 ay önce yazılıp depolanmıştır.