62
yeni stadyumların takımları kalkındıracağı düşünülür ama ben şehir takımlarının, özellikle küçük şehir takımları için bunun geçerli olduğunu düşünmüyorum.
bana meşhur aydın peker zamanında iddiadan ve canlıdan çok para kazandıran memleketimin takımı giresunspor hakkında iki kelam edeyim.
birincisi; zannediyorum, borcu yok, gelen yönetimler borcu sıfırladı.
ikincisi; takımın belli bir iskelet kadrosu var. bazı oyuncuları, ikinci lig hatta düşmemeye oynuyorsanız birinci lig için bile yeterli.
üçüncüsü; takımın belli bir taraftar desteği var. 3500 ile 4000 arasında kemik bir izleyici. sezona göre, 5000'leri zorluyor.
giresun atatürk stadyumu, deniz kenarında, şehir merkezine yürüme mesafesinde bir yerdeydi. gençken elimizde çekirdek sahil kenarından çıtlaya çıtlaya maça giderdik. veya kumyalı'dan giresun simidini kemire kemire...
ama yeni açılan stadyum, etbaşoğlu denen ormanlık, köylük, izbe bir muhitte, antrenman sahasının karşısına, eski seka kağıt fabrikasının olduğu yere yapıldı. buraya yürüyerek gitmeniz imkansız. ya araba ile ya toplu taşıma ile gideceksiniz. kim gider? istediği kadar modern bir stad olsun, ilk zamanların heyecanından sonra, o stada nasıl izleyici çekeceksin? meçhul. şehrin neredeyse, iki sosyal olabilme imkanı var. biri basketbol takımı, biri futbol takımı. ki 19 eylül kapalı spor salonu da atatürk stadyumunun yanındaydı. evet, ikisi de emektar. ama salon tıklım tıklım oldurdu.
şehri bilmeyenlere söyleyeyim, gençleri basketbol hastasıdır. önceden şehrin tam göbeğinde sokak basketbolu turnuvaları olurdu, bulvarda. az katılmadım, lise çağımda. ehem... gelen geçen durup seyretmeye başlar, izleyeni bol olurdu. hatta o kadar tutuluyordu ki, belediyenin düzenlediği turnuvaya ek valiliğin bile düzenlediği turnuvalar olurdu. sonra ne mi oldu? bulvardaki potayı kaldırdılar, meydan yaptılar. turnuva, şehrin ötesinde deniz kenarındaki cumhuriyet parkına alındı. haliyle seyircisi azaldı. bir zaman geldi iptal oldu. duyduğuma göre, turnuva bu sene yapılmaya karar verilmiş ama nerede, ta teyyaredüzü denen muhitteki gençlik merkezinde. evet, teyyaredüzü görece kalabalık bir muhittir ama seyirci olarak katılırlar mı bilinmez.
ben anlamıyorum, sporu, sosyal etkinlikleri neden şehir merkezinden sürgün ediyorlar? sen daha fazla taraftar çekmeye çalışacağına, elindekini bile kaybetmeye oynuyorsun.
kulüp yöneticileri bu konuda ne kadar söz sahibidir emin değilim ama ne spor bakanlığı, ne gençlik spor müdürlükleri ne de giresun özelinde chpli belediye işbilmezlerle dolu.
ben, yine giresun özelindeki, yenileme, dönüşüm ve modernleşme hareketinin imar kısmının neden böyle olduğunu biliyorum, en azından bir fikrim var da, neyse. sporu, daha fazla siyasallaştırmayalım.
bir de passolig denen bir zımbırtı var. şehre dışarıdan geldiğinizde maç izlemek için türlü katakulli çeviriyorsunuz. o da çevirebilirseniz. bu passolig ne lanet bir şeydir, allah aşkına.
bana meşhur aydın peker zamanında iddiadan ve canlıdan çok para kazandıran memleketimin takımı giresunspor hakkında iki kelam edeyim.
birincisi; zannediyorum, borcu yok, gelen yönetimler borcu sıfırladı.
ikincisi; takımın belli bir iskelet kadrosu var. bazı oyuncuları, ikinci lig hatta düşmemeye oynuyorsanız birinci lig için bile yeterli.
üçüncüsü; takımın belli bir taraftar desteği var. 3500 ile 4000 arasında kemik bir izleyici. sezona göre, 5000'leri zorluyor.
giresun atatürk stadyumu, deniz kenarında, şehir merkezine yürüme mesafesinde bir yerdeydi. gençken elimizde çekirdek sahil kenarından çıtlaya çıtlaya maça giderdik. veya kumyalı'dan giresun simidini kemire kemire...
ama yeni açılan stadyum, etbaşoğlu denen ormanlık, köylük, izbe bir muhitte, antrenman sahasının karşısına, eski seka kağıt fabrikasının olduğu yere yapıldı. buraya yürüyerek gitmeniz imkansız. ya araba ile ya toplu taşıma ile gideceksiniz. kim gider? istediği kadar modern bir stad olsun, ilk zamanların heyecanından sonra, o stada nasıl izleyici çekeceksin? meçhul. şehrin neredeyse, iki sosyal olabilme imkanı var. biri basketbol takımı, biri futbol takımı. ki 19 eylül kapalı spor salonu da atatürk stadyumunun yanındaydı. evet, ikisi de emektar. ama salon tıklım tıklım oldurdu.
şehri bilmeyenlere söyleyeyim, gençleri basketbol hastasıdır. önceden şehrin tam göbeğinde sokak basketbolu turnuvaları olurdu, bulvarda. az katılmadım, lise çağımda. ehem... gelen geçen durup seyretmeye başlar, izleyeni bol olurdu. hatta o kadar tutuluyordu ki, belediyenin düzenlediği turnuvaya ek valiliğin bile düzenlediği turnuvalar olurdu. sonra ne mi oldu? bulvardaki potayı kaldırdılar, meydan yaptılar. turnuva, şehrin ötesinde deniz kenarındaki cumhuriyet parkına alındı. haliyle seyircisi azaldı. bir zaman geldi iptal oldu. duyduğuma göre, turnuva bu sene yapılmaya karar verilmiş ama nerede, ta teyyaredüzü denen muhitteki gençlik merkezinde. evet, teyyaredüzü görece kalabalık bir muhittir ama seyirci olarak katılırlar mı bilinmez.
ben anlamıyorum, sporu, sosyal etkinlikleri neden şehir merkezinden sürgün ediyorlar? sen daha fazla taraftar çekmeye çalışacağına, elindekini bile kaybetmeye oynuyorsun.
kulüp yöneticileri bu konuda ne kadar söz sahibidir emin değilim ama ne spor bakanlığı, ne gençlik spor müdürlükleri ne de giresun özelinde chpli belediye işbilmezlerle dolu.
ben, yine giresun özelindeki, yenileme, dönüşüm ve modernleşme hareketinin imar kısmının neden böyle olduğunu biliyorum, en azından bir fikrim var da, neyse. sporu, daha fazla siyasallaştırmayalım.
bir de passolig denen bir zımbırtı var. şehre dışarıdan geldiğinizde maç izlemek için türlü katakulli çeviriyorsunuz. o da çevirebilirseniz. bu passolig ne lanet bir şeydir, allah aşkına.