24
riva ile florya süreci ve dursun ile ilgili söylediklerinde haklılık payı olan ancak eksik kalan yazar. bu yazacaklarımı rahat rahat yazıyorum zira burada beni "dursuncu" olarak yaftalayacak kadar gözü dönmüş insan yoktur diye düşünüyorum.
riva ve florya'nın satım bedellerinin düşük olduğu malumunuz. ancak bazı ekonomik gerçekleri de göz ardı edemezsiniz. türkiye ekonomisi 2008 krizinde ülkeye giren tüm sıcak parayı inşaat sektörüne kredi olarak dağıttı. bu nedenle şu an gelinen durumda ekonomi tamamen kilitlenmiş durumda. özel sektör borcu, ki büyük çoğunluğu inşaat sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait, borç yapılandıra yapılandıra batık kredi miktarını tavan yaptırmış durumda. ohal döneminde olduğumuz için de iflas açıklamak yasak. daha pek çok detay verebilirim ama gerek yok.
peki tüm bunların riva ve florya ihaleleri ile ne ilgisi var? şu ilgisi var:
1) riva ve florya ile ilgili ödemelerin tamamı devlet güvencesi altında. yani öyle de böyle de ödenecek. bu çok önemli. yukarıda nedenlerinden bahsettim.
2) riva ve florya ihalesi ne yazık ki, burada bu süreci ünal aysal'a vermeyenler düşünsün, hükümetin "türk lirası da türk lirası" diye tutturduğu bir döneme denk geldi. bu tutturmanın nedenlerini de yukarıdaki ufak açıklamadan anlarsınız.
3) en önemlisi ile o bölgelerin bir an önce hükümete yakın firmalar tarafından ele geçirilmek istenmesidir. önümüzdeki seçim sürecinde hükümet zorlanacağının farkında. hep farkındaydı. bu nedenle bu tür büyük ihale süreçlerini hızlıca ve en uygun bedelle yaptırmaya çalıştılar.
kısaca söylemek gerekirse biz riva ve florya'yı yanlış bir dönemde ama olabilecek ne makul şekilde sattık. 1 kuruş fazlaya satamazdık. izin verilmezdi. bekleyecek lüksümüz de ne yazık ki yoktu. zira uefa sadece sportif gelirlere bakmıyor. evet ffp'nin değerlendirilme kalemlerinde sadece sportif gelirler değerlendiriliyor olsa da orta vadede borçların sıfırlanabilme olasılığı ve bunun devlet güvencesinde olması büyük bir kozdur. şampiyonluk kutlamalarında mustafa cengiz "teknopark projemiz uefa'yı şok etti" dedi. bunun futbolla alakası var mı? yok. ama işte adamlara "bzkın ülke bu durumda, biz de bu durumdayız. ama orta vadede gelirlerimiz garanti altında" dediğinizde anlayış gösteriyorlar. adamlar şikeye ses çıkartmadı yahu. uefa o kadar da net bir kurum değil yani.
sözün özü riva ve florya'nın daha iyi koşullarda satılmasının o dönem için imkanı yoktu. biz inat etsek hükümet imar izni vermezdi, gider orada piknik yapardık sadece.
bu satış süreci dursun'dan bağımsızdır. o dönem kim başkan olsa o şartlarda satmak zorunda kalacaktı. eğer ünal aysal döneminde bu izin verilseydi işler başka olabilirdi. zira o zamanlar hem teşvikler yüksek hem de krediler daha boldu.
bu tür olayları ülkenin o dönemki siyasi ve ekonomik konjonktüründen bağımsız değerlendiremezsiniz.
riva ve florya'nın satım bedellerinin düşük olduğu malumunuz. ancak bazı ekonomik gerçekleri de göz ardı edemezsiniz. türkiye ekonomisi 2008 krizinde ülkeye giren tüm sıcak parayı inşaat sektörüne kredi olarak dağıttı. bu nedenle şu an gelinen durumda ekonomi tamamen kilitlenmiş durumda. özel sektör borcu, ki büyük çoğunluğu inşaat sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait, borç yapılandıra yapılandıra batık kredi miktarını tavan yaptırmış durumda. ohal döneminde olduğumuz için de iflas açıklamak yasak. daha pek çok detay verebilirim ama gerek yok.
peki tüm bunların riva ve florya ihaleleri ile ne ilgisi var? şu ilgisi var:
1) riva ve florya ile ilgili ödemelerin tamamı devlet güvencesi altında. yani öyle de böyle de ödenecek. bu çok önemli. yukarıda nedenlerinden bahsettim.
2) riva ve florya ihalesi ne yazık ki, burada bu süreci ünal aysal'a vermeyenler düşünsün, hükümetin "türk lirası da türk lirası" diye tutturduğu bir döneme denk geldi. bu tutturmanın nedenlerini de yukarıdaki ufak açıklamadan anlarsınız.
3) en önemlisi ile o bölgelerin bir an önce hükümete yakın firmalar tarafından ele geçirilmek istenmesidir. önümüzdeki seçim sürecinde hükümet zorlanacağının farkında. hep farkındaydı. bu nedenle bu tür büyük ihale süreçlerini hızlıca ve en uygun bedelle yaptırmaya çalıştılar.
kısaca söylemek gerekirse biz riva ve florya'yı yanlış bir dönemde ama olabilecek ne makul şekilde sattık. 1 kuruş fazlaya satamazdık. izin verilmezdi. bekleyecek lüksümüz de ne yazık ki yoktu. zira uefa sadece sportif gelirlere bakmıyor. evet ffp'nin değerlendirilme kalemlerinde sadece sportif gelirler değerlendiriliyor olsa da orta vadede borçların sıfırlanabilme olasılığı ve bunun devlet güvencesinde olması büyük bir kozdur. şampiyonluk kutlamalarında mustafa cengiz "teknopark projemiz uefa'yı şok etti" dedi. bunun futbolla alakası var mı? yok. ama işte adamlara "bzkın ülke bu durumda, biz de bu durumdayız. ama orta vadede gelirlerimiz garanti altında" dediğinizde anlayış gösteriyorlar. adamlar şikeye ses çıkartmadı yahu. uefa o kadar da net bir kurum değil yani.
sözün özü riva ve florya'nın daha iyi koşullarda satılmasının o dönem için imkanı yoktu. biz inat etsek hükümet imar izni vermezdi, gider orada piknik yapardık sadece.
bu satış süreci dursun'dan bağımsızdır. o dönem kim başkan olsa o şartlarda satmak zorunda kalacaktı. eğer ünal aysal döneminde bu izin verilseydi işler başka olabilirdi. zira o zamanlar hem teşvikler yüksek hem de krediler daha boldu.
bu tür olayları ülkenin o dönemki siyasi ve ekonomik konjonktüründen bağımsız değerlendiremezsiniz.