235
kadıköy'deki maçlarda öncelik futboldan ziyade psikolojik olarak hazırlanmak, sahada mental olarak güçlü durabilmektir. sanırım bunu artık hepimiz biliyoruz. bu noktada kadıköy'de bilmem kaç senedir kazanamıyoruz diye düşünmenin bir manası da yok. ihtiyacımız varken, sinirin, gerginliğin en yoğun olduğu dönemde, taraftardan da yoksun bir şekilde oraya gidip, istediğimiz skoru almayı başardık. o dönem verdiğimiz mücadeleyi de göz önüne aldığımızda o şampiyonluk birçok galibiyetten daha değerliydi.
daha da evveline gidersek; önce yenilme serisini noktaladık, baros'un direkten dönen topunun oynandığı maçta da kazanabileceğimizi gördük. bu deplasman öncesi istediğim oraya en az üç puan önlerinde gidebilmektir. bunu bu sene de başarıyoruz.
işin psikolojik kısmından bahsetmiştik, açalım; biz hangi sonucu alırsak alalım oradan lider döneceğiz. bu önemli. ihtimal dahilinde olan üç ayrı sonucun yaratacağı etki elbette farklı olur ancak günün sonunda ipler yeniden bizim elimizde olacak şekilde oradan ayrılacağız. üzerimizdeki baskının minimum olması açısından bu nokta da mühim. bir diğer önemli olan kısımsa şu; seneler geçtikçe yenilmeme serisinin yarattığı güven, yerini korkuya bırakmaya başladı. bunu son yıllarda açık biçimde görmek mümkün. karşı taraf her maç öncesi ne zaman yenileceklerini tartışmaya başladı. psikolojik olarak eskisi kadar güçlü değiller kısaca.
tüm bunların sonunda kesin olarak kazanabileceğimizi söylemek fazla iddialı bir söylem olur. bundaki en önemli sebep de ndiaye-fernando orta sahasının bozulmasının ardından galatasaray'ın defolarını bir şekilde maskelemiş olması ancak bunları kalıcı olarak çözememesi. fernando eğer hazır hale gelebilseydi, güven verme anlamında çok daha iyi noktada bir galatasaray görebilirdik.
yine de mental olarak sahip olduğumuz rahatlık bu maç öncesi bize büyük avantaj sağlayacak. yenilmeden dönüp, yolumuza bakalım. takımın zihnen daha da güçlenmesi için buna ihtiyacımız var.
hocaya ve takıma başarılar diliyorum. şans bizimle olsun!
daha da evveline gidersek; önce yenilme serisini noktaladık, baros'un direkten dönen topunun oynandığı maçta da kazanabileceğimizi gördük. bu deplasman öncesi istediğim oraya en az üç puan önlerinde gidebilmektir. bunu bu sene de başarıyoruz.
işin psikolojik kısmından bahsetmiştik, açalım; biz hangi sonucu alırsak alalım oradan lider döneceğiz. bu önemli. ihtimal dahilinde olan üç ayrı sonucun yaratacağı etki elbette farklı olur ancak günün sonunda ipler yeniden bizim elimizde olacak şekilde oradan ayrılacağız. üzerimizdeki baskının minimum olması açısından bu nokta da mühim. bir diğer önemli olan kısımsa şu; seneler geçtikçe yenilmeme serisinin yarattığı güven, yerini korkuya bırakmaya başladı. bunu son yıllarda açık biçimde görmek mümkün. karşı taraf her maç öncesi ne zaman yenileceklerini tartışmaya başladı. psikolojik olarak eskisi kadar güçlü değiller kısaca.
tüm bunların sonunda kesin olarak kazanabileceğimizi söylemek fazla iddialı bir söylem olur. bundaki en önemli sebep de ndiaye-fernando orta sahasının bozulmasının ardından galatasaray'ın defolarını bir şekilde maskelemiş olması ancak bunları kalıcı olarak çözememesi. fernando eğer hazır hale gelebilseydi, güven verme anlamında çok daha iyi noktada bir galatasaray görebilirdik.
yine de mental olarak sahip olduğumuz rahatlık bu maç öncesi bize büyük avantaj sağlayacak. yenilmeden dönüp, yolumuza bakalım. takımın zihnen daha da güçlenmesi için buna ihtiyacımız var.
hocaya ve takıma başarılar diliyorum. şans bizimle olsun!