57
her aklıma geldiğinde; iyi ki tanık oldum bu golün sevincine dediğim goldür.
yasa değişikliği nedeniyle dosyaların bir yağmur gibi daireye yağdığı dönemlerdi efendim. bu sebeple biz de daireden akşam saatin dokuz olduğunu görmeden çıkamıyorduk. yine haldır huldur çalıştığımız bir gündü 15 şubat 2013 günü. o gün didier drogba ilk kez giyecekti şanlı formamızı. bende bunun heyecanı vardı. dairede mesaiye kalan eski toprak, külüstür, hayattan bir beklentisi kalmamış, hayat fonksiyonları yavaşlamış ama iyi bir galatasaraylı olan yasin abi ile ben kalmıştık sadece. yasin abi türk edebiyatındaki umutsuz evden işe işten eve memurlar gibiydi. onlardan ne eksiği ne fazlası vardı. acabalarını falan giderdikten sonra biraları da ısmarlama garantisini verip onu kızılay sakarya sokak'ta bu maçı izlemek için 'kandırdım'. bilirsiniz ki böyle bir adama ancak kandırarak evden dışarıda bir maç izlettirebilirsiniz. neyse efendim gittik oturduk maçın* 25. dakikası civarlarına yetiştik. telefon şovlar falan derken dakikalar ilerleyip kara aslan kenarda belirdi. sonra oyuna girdi, sonra ben bu oyunu biliyorum ağalar bakın bu oyun böyle oynanır dercesine pasları alıp verdi, sonrasında normali slow-motion olan o müthiş golü attı. bu görüntüler hala gözümün önünde. ben o gün yasin abiye o kadar çok dedim ki abi iyi ki geldik abi iyi ki bu gün bu maçı gördük iyi ki bu maçı izledik iyi ki drogba'yı izledik diye... yasin abi bıkmadı, ben de söylemekten bıkmadım. o gün yasin abi aylardır gördüğüm makinalaşmış bir memur gibi gülüp sevinmiyordu. o gün başkaydı, iyi ki tanıklık ettik. unutamayacağım bir goldü o gol. bunu o andan itibaren biliyor olmam da cabası.
yasa değişikliği nedeniyle dosyaların bir yağmur gibi daireye yağdığı dönemlerdi efendim. bu sebeple biz de daireden akşam saatin dokuz olduğunu görmeden çıkamıyorduk. yine haldır huldur çalıştığımız bir gündü 15 şubat 2013 günü. o gün didier drogba ilk kez giyecekti şanlı formamızı. bende bunun heyecanı vardı. dairede mesaiye kalan eski toprak, külüstür, hayattan bir beklentisi kalmamış, hayat fonksiyonları yavaşlamış ama iyi bir galatasaraylı olan yasin abi ile ben kalmıştık sadece. yasin abi türk edebiyatındaki umutsuz evden işe işten eve memurlar gibiydi. onlardan ne eksiği ne fazlası vardı. acabalarını falan giderdikten sonra biraları da ısmarlama garantisini verip onu kızılay sakarya sokak'ta bu maçı izlemek için 'kandırdım'. bilirsiniz ki böyle bir adama ancak kandırarak evden dışarıda bir maç izlettirebilirsiniz. neyse efendim gittik oturduk maçın* 25. dakikası civarlarına yetiştik. telefon şovlar falan derken dakikalar ilerleyip kara aslan kenarda belirdi. sonra oyuna girdi, sonra ben bu oyunu biliyorum ağalar bakın bu oyun böyle oynanır dercesine pasları alıp verdi, sonrasında normali slow-motion olan o müthiş golü attı. bu görüntüler hala gözümün önünde. ben o gün yasin abiye o kadar çok dedim ki abi iyi ki geldik abi iyi ki bu gün bu maçı gördük iyi ki bu maçı izledik iyi ki drogba'yı izledik diye... yasin abi bıkmadı, ben de söylemekten bıkmadım. o gün yasin abi aylardır gördüğüm makinalaşmış bir memur gibi gülüp sevinmiyordu. o gün başkaydı, iyi ki tanıklık ettik. unutamayacağım bir goldü o gol. bunu o andan itibaren biliyor olmam da cabası.