630
bitirici pas yapamaması, kademe yanlışları ve nihayete ermeyen ortaların sahibidir. oyuncudur form tutar tutmaz oynar oynamaz. neticesinde kadroya girer formayı alır yada alamaz. bunlar lato'nun futbolu ile ilgilidir. bunları konuşursak bir yere varabiliriz.
ancak öyle bir mevzu var ki kendi futbolcumuzun ıslıklanma mevzusunun iticiliği mevzusu.
tamam lato'nun hatalarına hepimiz sinir oluyoruz. anadolunun en ücra köyünde tv'de izleyen emmi de sinir oluyor. ama sen stadyumdasın arkadaş. sen o maça para verip tribüne giriyorsan kötü olsa o adamı itecek güçsün. yani adam sahada işini yapmıyorsa sen tribünde işini yapacaksın. anlıyorum hepimiz son 2-3 sezonu kabus gibi geçirdik ve acil başarı istiyoruz. tahammülsüzüz anlıyorum. yalnız hepimizin asli görevi uzak yakın fark etmeksizin bu takımı motive etmek!
ama hemen kendimize bir hedef seçelim ıslıklar, yuhalamalar... hele birde maç kötüye gidiyorsa "başarılar gelir geçer..." diye reklama düşmeceler falan. ya arkadaş adam kötüyse ıslıklamayın bir kez olsun topyekün bir tezahürat yapın takımı ateşleyin belki bu sayede adamda içindeki öz güveni ortaya çıkarır, potansiyeli görür, çıkarır. hepimiz insanız ve tepemize biri dikildiğinde sinir oluruz, etrafta sürekli eleştiri olunca el ayak birbirine dolanır. ama ıslıklamayı bir sopa olarak kullanılmasının galatasaray tribününde bir linç kültürü olarak yerleşmeye başlaması hiç yakışık almayan bir durumdur. lato'nun tekniğinden, futbolundan çok bu konuyu irdelemek şimdi ve sonrası için futbolcularımızın mental gelişimi açısından önemli olduğu kanaatindeyim.
ayrıca adam kötü mü? iyiye gitmiyor mu? saha kenarında hepimizden çok bu resmi gören bir teknik direktör yok mu? almaz kardeşim kadroya bir kaç maç sonra olur biter.
ancak öyle bir mevzu var ki kendi futbolcumuzun ıslıklanma mevzusunun iticiliği mevzusu.
tamam lato'nun hatalarına hepimiz sinir oluyoruz. anadolunun en ücra köyünde tv'de izleyen emmi de sinir oluyor. ama sen stadyumdasın arkadaş. sen o maça para verip tribüne giriyorsan kötü olsa o adamı itecek güçsün. yani adam sahada işini yapmıyorsa sen tribünde işini yapacaksın. anlıyorum hepimiz son 2-3 sezonu kabus gibi geçirdik ve acil başarı istiyoruz. tahammülsüzüz anlıyorum. yalnız hepimizin asli görevi uzak yakın fark etmeksizin bu takımı motive etmek!
ama hemen kendimize bir hedef seçelim ıslıklar, yuhalamalar... hele birde maç kötüye gidiyorsa "başarılar gelir geçer..." diye reklama düşmeceler falan. ya arkadaş adam kötüyse ıslıklamayın bir kez olsun topyekün bir tezahürat yapın takımı ateşleyin belki bu sayede adamda içindeki öz güveni ortaya çıkarır, potansiyeli görür, çıkarır. hepimiz insanız ve tepemize biri dikildiğinde sinir oluruz, etrafta sürekli eleştiri olunca el ayak birbirine dolanır. ama ıslıklamayı bir sopa olarak kullanılmasının galatasaray tribününde bir linç kültürü olarak yerleşmeye başlaması hiç yakışık almayan bir durumdur. lato'nun tekniğinden, futbolundan çok bu konuyu irdelemek şimdi ve sonrası için futbolcularımızın mental gelişimi açısından önemli olduğu kanaatindeyim.
ayrıca adam kötü mü? iyiye gitmiyor mu? saha kenarında hepimizden çok bu resmi gören bir teknik direktör yok mu? almaz kardeşim kadroya bir kaç maç sonra olur biter.
