142
futbol çoğu zaman istatistikle değerlendirilebilir olsa da bazen istatistiğin önemi olmaz. çok net bir örneğimiz var aslında: johan elmander. şimdi açıp baksan adamın istatistiklerini “ya kardeşim bu muymuş meşhur elmander” der geçersin. ancak onu izleyenlerse verdiği katkıyı, gol atmasa bile attırdığı pozisyonları hatırlayacaktır.
marjinal karakterli forvetler için özel oyun planları kurmak gerekebilir zira bu oyun planını kurmadığın vakit elindeki marjinal forvet sıradanlaşır hatta ve hatta kötü gözükür. galatasaray 2011’den 2013 sonuna kadar fatih terim döneminde elmander’e özel bir oyun planıyla sahaya çıkıyordu ve elmander de gol rekorları kırmadığı halde çok seviliyor, oynatılıyordu. ne zaman ki kadro değişmeye, oyun planları farklı tercihlere evrildi işte o zaman da elmander sıradanlaştı. efsaneleştirdiğimiz, herkesten çok sevdiğimiz aynı elmander mevcut yabancı sınırında ilk feda edilen isim oldu ve taraftarların da ortak fikriyle gayet de memnuniyetle gönderildi acı şekilde.
andy carroll elmandervari bir forvet esasında. tek şanssızlığı da ilk zamanlar şans gibi gözüken yüksek bedelli transferi. bir yara gibi, bir leke gibi taşımak zorunda kaldı o bedeli kariyeri boyunca. çoğu zaman ada’nın kalburüstü forvetlerinden olmasına rağmen insanların gözü o fahiş bedele kaydığında “yetersiz” evet sadece “yetersiz” bir oyuncu denilerek geçildi üstünden.
bu sezon ne zaman west ham maçı izlesem hep çok beğendim kendisini. belli ki olgunlaşmış da. 1,93’lük boyuna rağmen hem hareketli hem de gerçekten bitirici. gol sayısına bakıldığında fiyasko gözüküyor olabilir ama sahaya bakıldığında takımını sırtlayan, belki top seviyede değil ancak daima yükseklere yakın bir forvet gözüküyor. west ham’a bana kalırsa zaten fazla geliyor.
conte onu muhakkak bir hücum çeşitliliği yaratmak için istiyordur. kapanan savunmalara karşı morata’nın duvar olamadığını ve olamayacağını biliyor, devre arasında hiçbir büyük takımın as oyuncusunu, top class oyuncusunu satmayacağını da bildiğinden en ucuz en faydalı yol carroll gibi gözükmekte gözüne ki bence çok haklı. sezon sonunda da morata’yı satıp yerine top class bir golcü alarak yoluna bu iki forvet ile devam edecektir.
işin açıkçası her şeyden çok bonservisini merak ediyorum...
marjinal karakterli forvetler için özel oyun planları kurmak gerekebilir zira bu oyun planını kurmadığın vakit elindeki marjinal forvet sıradanlaşır hatta ve hatta kötü gözükür. galatasaray 2011’den 2013 sonuna kadar fatih terim döneminde elmander’e özel bir oyun planıyla sahaya çıkıyordu ve elmander de gol rekorları kırmadığı halde çok seviliyor, oynatılıyordu. ne zaman ki kadro değişmeye, oyun planları farklı tercihlere evrildi işte o zaman da elmander sıradanlaştı. efsaneleştirdiğimiz, herkesten çok sevdiğimiz aynı elmander mevcut yabancı sınırında ilk feda edilen isim oldu ve taraftarların da ortak fikriyle gayet de memnuniyetle gönderildi acı şekilde.
andy carroll elmandervari bir forvet esasında. tek şanssızlığı da ilk zamanlar şans gibi gözüken yüksek bedelli transferi. bir yara gibi, bir leke gibi taşımak zorunda kaldı o bedeli kariyeri boyunca. çoğu zaman ada’nın kalburüstü forvetlerinden olmasına rağmen insanların gözü o fahiş bedele kaydığında “yetersiz” evet sadece “yetersiz” bir oyuncu denilerek geçildi üstünden.
bu sezon ne zaman west ham maçı izlesem hep çok beğendim kendisini. belli ki olgunlaşmış da. 1,93’lük boyuna rağmen hem hareketli hem de gerçekten bitirici. gol sayısına bakıldığında fiyasko gözüküyor olabilir ama sahaya bakıldığında takımını sırtlayan, belki top seviyede değil ancak daima yükseklere yakın bir forvet gözüküyor. west ham’a bana kalırsa zaten fazla geliyor.
conte onu muhakkak bir hücum çeşitliliği yaratmak için istiyordur. kapanan savunmalara karşı morata’nın duvar olamadığını ve olamayacağını biliyor, devre arasında hiçbir büyük takımın as oyuncusunu, top class oyuncusunu satmayacağını da bildiğinden en ucuz en faydalı yol carroll gibi gözükmekte gözüne ki bence çok haklı. sezon sonunda da morata’yı satıp yerine top class bir golcü alarak yoluna bu iki forvet ile devam edecektir.
işin açıkçası her şeyden çok bonservisini merak ediyorum...