821
nerede mi kalmıştık?
tarih 17 mayıs 2000.
13 yaşlarındayım. okulda gazoz kapağı ve ezilmiş kutu kola olmak üzere her türlü materyal ile futbol oynuyorum.
sınıf takımının kaptanı, okul takımının forvetiyim. sırtımdan hiç çıkarmadığım önünde vakıfbank reklamli, arkasında 10 numara hagi yazan bir formam var. anneme zorla aldırmışım hem giymeye kıyamıyorum hem de üstümden çıkarmak istemiyorum.
dedim ya tarih 17 mayıs 2000. evde eski oturduğumuz mahalleden kapı komşumuz misafir olarak gelmiş bize maç izlemeye.
annemler mutfağa çekilmişler el işi yapıp bi yandan da dedikodu yapıyorlar.
ben babam ve komşumuz ışığı oturma odasının ışığını söndürmüşüz babamlar koltukta, ben diz çökmüş şekilde yerde, televizyonun hemen dibindeyim.
o günün her ayrıntısını bir kitap yazar gibi sayfalarca yazabilirim.
ama o gün bir an vardı ki maçın özetini izleyenler anlayamaz. sonradan 90 dakika izleyenler anlayamaz.
türk futbol tarihinin en büyük maçı.
sahada hagi, üstümde onun forması...
galatasaray finalde ve arsenal o dönem ingiltere'de en iyi kadrolardan birine sahip. belkide en iyisi.
kaybetsek bile bize finale çıkmakta yeter diyor gönlüm ama bir taraftan da ertesi gün aşık olduğun takımın uefa kupasını kazanmış olma ihtimali var.
işte o 17 mayıs 2000'de bir saniyeliğine dünya durdu.
kalbim atmadı sanki.
sağ taraftan gelen orta 6 pasın ve futbolcuların üzerinden arka direğe doğru süzülüyordu.
gayet müsait durumda olan dönemin en iyi forveti henry topa vurma acısını ayarlamış topun kendisine gelmesini bekliyordu sanki. kale önünde bombostu. gözlerimi kapattım...
ben tam burada kaldım işte.
televizyonun dibinde maç izleyen 13 yaşında galatasaray formalı bir çocuk, topa vurmak için bekleyen bir henry, ve önündeki boş kale...
http://media04.ligtv.com.tr/...s/748_416/aaazzz.jpg
nasıl oraya yetiştiğini hala bilmiyorum.
abartısız söylüyorum yüzlerce kez izledim maçın özetini.
herşey gözümde canlanıyor, tüm taşları yerine oturtabiliyorum ama sadece taffarel'in oraya nasıl geldiğine anlam veremiyorum.
yaşım neredeyse 30 oldu. hâlâ aynı yerdeyim...
nerede mi kalmıştık?
tarih 17 mayıs 2000. 13 yaşlarındayım. yer bizim evin oturma odası.
hikayenin kahramanı; claudio taffarel.
hoşgeldin...
tarih 17 mayıs 2000.
13 yaşlarındayım. okulda gazoz kapağı ve ezilmiş kutu kola olmak üzere her türlü materyal ile futbol oynuyorum.
sınıf takımının kaptanı, okul takımının forvetiyim. sırtımdan hiç çıkarmadığım önünde vakıfbank reklamli, arkasında 10 numara hagi yazan bir formam var. anneme zorla aldırmışım hem giymeye kıyamıyorum hem de üstümden çıkarmak istemiyorum.
dedim ya tarih 17 mayıs 2000. evde eski oturduğumuz mahalleden kapı komşumuz misafir olarak gelmiş bize maç izlemeye.
annemler mutfağa çekilmişler el işi yapıp bi yandan da dedikodu yapıyorlar.
ben babam ve komşumuz ışığı oturma odasının ışığını söndürmüşüz babamlar koltukta, ben diz çökmüş şekilde yerde, televizyonun hemen dibindeyim.
o günün her ayrıntısını bir kitap yazar gibi sayfalarca yazabilirim.
ama o gün bir an vardı ki maçın özetini izleyenler anlayamaz. sonradan 90 dakika izleyenler anlayamaz.
türk futbol tarihinin en büyük maçı.
sahada hagi, üstümde onun forması...
galatasaray finalde ve arsenal o dönem ingiltere'de en iyi kadrolardan birine sahip. belkide en iyisi.
kaybetsek bile bize finale çıkmakta yeter diyor gönlüm ama bir taraftan da ertesi gün aşık olduğun takımın uefa kupasını kazanmış olma ihtimali var.
işte o 17 mayıs 2000'de bir saniyeliğine dünya durdu.
kalbim atmadı sanki.
sağ taraftan gelen orta 6 pasın ve futbolcuların üzerinden arka direğe doğru süzülüyordu.
gayet müsait durumda olan dönemin en iyi forveti henry topa vurma acısını ayarlamış topun kendisine gelmesini bekliyordu sanki. kale önünde bombostu. gözlerimi kapattım...
ben tam burada kaldım işte.
televizyonun dibinde maç izleyen 13 yaşında galatasaray formalı bir çocuk, topa vurmak için bekleyen bir henry, ve önündeki boş kale...
http://media04.ligtv.com.tr/...s/748_416/aaazzz.jpg
nasıl oraya yetiştiğini hala bilmiyorum.
abartısız söylüyorum yüzlerce kez izledim maçın özetini.
herşey gözümde canlanıyor, tüm taşları yerine oturtabiliyorum ama sadece taffarel'in oraya nasıl geldiğine anlam veremiyorum.
yaşım neredeyse 30 oldu. hâlâ aynı yerdeyim...
nerede mi kalmıştık?
tarih 17 mayıs 2000. 13 yaşlarındayım. yer bizim evin oturma odası.
hikayenin kahramanı; claudio taffarel.
hoşgeldin...