1121
gülüşüyle, duruşuyla, hal ve tavırlarıyla tam bir galatasaraylı. binlerce kilometre uzaktan gelmiş olsa da içimizden biri. bizden biri. galatasarayımıza geldiği gün haberleri okuduğumda gözlerime inanamamıştım. kafadan bir 5 senedir düzenli olarak takip ettiğim ve sempati duyduğum, sakatlığına üzüldüğüm ve geri dönüşünü çok istediğim bir oyuncuydu. kewell'a olan sevgim çok eskilere dayanır. leeds'te çılgın attığı ama bir o kadar da yaramaz olduğu zamanları hatırlarım. uefa kupası yolunda yarı final maçında kırmızı kart görmüştü hatta. liverpool'a gelişi çok sükse yapmıştı ama sakatlığından dolayı taraftarın gözünde para ziyanı olarak gözükmesi çok uzun sürmedi. hatta sakatlık dönüşü bir lig maçında sonradan oyuna girmişti ve penaltı olmuştu da kewell'a kullandırmışlardı. içim acımıştı o zaman. "ah ulan" dediydim, "dünyanın en iyi sol kanat oyuncusuyken şimdi adam sevinsin diye penaltı attırıyorlar". oz büyücüsünün geri dönüş kısmeti şanlı galatasaray formasıylaymış. kendi ağzından "i was reborn at galatasaray". kondisyonu eskisi kadar iyi olmasa da tekniği ve futbol zekasına ek olarak karakteriyle de örnek bir sporcudur, ilk 11'in vazgeçilmez ismidir. hep bizimle kal harry, bir maç ta olsa kaptan ol, bir maçlığına da olsa hat-trick tap, bol bol gülümse, bizi de gülümset, gençlere örnek ol, hep göğsünü gere gere yürü sahada aslanlar gibi... açık ara en çok sevdiğim, en çok sempati duyduğum futbolcudur. yeri apayrıdır.