423
25 kasım 2017 galatasaray alanyaspor maçında ıslıklanan oyuncu.
taraftarın kendi oyuncusunu ıslıklaması gerçekten de çok da hoş bir şey değil. doğrudan kulübe, formasına ya da taraftara bir tavır almayan oyuncunun yuhalanması, bence de ağır. inatla latovlevici'yi tercih eden de şüphesiz takımın teknik direktörü olan tudor, oyuncunun kendisi değil. bu noktada elinden geleni yapmaya çalışan bir oyuncunun binlerce taraftarı tarafından yuhalanması elbette talihsiz bir durum.
ama kabul edilmesi gereken de bir gerçek var. bizim düzgün üslupla sözlüğe ya da sosyal medyaya yazdıklarımız, maalesef tudor için bir şey ifade etmiyor. öyle veya böyle, taraftarın düşüncesini teknik direktöre iletebilmesinin tek yolu, hala maç sırası, öncesi ve sonrasında verilen veya verilmeyen tepkiler. durum böyle olunca haftalardır aynı hatayı tekrarlayan ve bundan farklı bir sonuç almayı hayal eden (!) tudor'un latovlevici inadı, sonunda bu şekilde bir patlama yarattı.
latovlevici, gerçekten de galatasaray seviyesinin oldukça altında bir oyuncu. kendi adıma oyuncu galatasaray'a geldiğinde aklımdaki düşünce, devre arası veya en kötü sene sonuna kadar linnes'i yedeklemek için alınmış uygun fiyatlı bir oyuncu olduğuydu. bana kalırsa oyuncunun kendisi de aynı beklentiyle gelmişti. tudor - her nedense - oyuncuyu linnes'e artı herhangi bir özelliği olmamasına rağmen ilk tercihi haline getirdi ve bunu adeta bir inat haline getirdi. büyük takım yönetmenin zorluklarından biri de budur; taraftar kimi zaman şüpheci ve çoğunlukla da sabırsızdır. bu nedenle büyük takım teknik direktörlüğü, sadece takımı ve oyuncuları sahaya sürebilmekten ötesini de yapabilmeyi; milyonlarca taraftarı da yönetebilmeyi gerektirir. süreci hiçbir şekilde yönetemeyen ve kendi inadıyla işi bu hale getiren tudor, dün yaşanan olayın da şüphesiz en büyük mimarı.
umarım tudor dün yaşanandan dersini almıştır ve oyuncu seçiminde inatları ile egosunu bir ölçüde kenara bırakabilmeyi öğrenir. bir oyuncu ilk kez kendi taraftarınca yuhalanmıyor şüphesiz; işler yoluna girdikten sonra bu olay da elbet unutulur.
taraftarın kendi oyuncusunu ıslıklaması gerçekten de çok da hoş bir şey değil. doğrudan kulübe, formasına ya da taraftara bir tavır almayan oyuncunun yuhalanması, bence de ağır. inatla latovlevici'yi tercih eden de şüphesiz takımın teknik direktörü olan tudor, oyuncunun kendisi değil. bu noktada elinden geleni yapmaya çalışan bir oyuncunun binlerce taraftarı tarafından yuhalanması elbette talihsiz bir durum.
ama kabul edilmesi gereken de bir gerçek var. bizim düzgün üslupla sözlüğe ya da sosyal medyaya yazdıklarımız, maalesef tudor için bir şey ifade etmiyor. öyle veya böyle, taraftarın düşüncesini teknik direktöre iletebilmesinin tek yolu, hala maç sırası, öncesi ve sonrasında verilen veya verilmeyen tepkiler. durum böyle olunca haftalardır aynı hatayı tekrarlayan ve bundan farklı bir sonuç almayı hayal eden (!) tudor'un latovlevici inadı, sonunda bu şekilde bir patlama yarattı.
latovlevici, gerçekten de galatasaray seviyesinin oldukça altında bir oyuncu. kendi adıma oyuncu galatasaray'a geldiğinde aklımdaki düşünce, devre arası veya en kötü sene sonuna kadar linnes'i yedeklemek için alınmış uygun fiyatlı bir oyuncu olduğuydu. bana kalırsa oyuncunun kendisi de aynı beklentiyle gelmişti. tudor - her nedense - oyuncuyu linnes'e artı herhangi bir özelliği olmamasına rağmen ilk tercihi haline getirdi ve bunu adeta bir inat haline getirdi. büyük takım yönetmenin zorluklarından biri de budur; taraftar kimi zaman şüpheci ve çoğunlukla da sabırsızdır. bu nedenle büyük takım teknik direktörlüğü, sadece takımı ve oyuncuları sahaya sürebilmekten ötesini de yapabilmeyi; milyonlarca taraftarı da yönetebilmeyi gerektirir. süreci hiçbir şekilde yönetemeyen ve kendi inadıyla işi bu hale getiren tudor, dün yaşanan olayın da şüphesiz en büyük mimarı.
umarım tudor dün yaşanandan dersini almıştır ve oyuncu seçiminde inatları ile egosunu bir ölçüde kenara bırakabilmeyi öğrenir. bir oyuncu ilk kez kendi taraftarınca yuhalanmıyor şüphesiz; işler yoluna girdikten sonra bu olay da elbet unutulur.
