39
"hayır" olarak cevap verilmesi gereken istek.
hiç öyle gül baba, hasnun galip, çanakkale, tevfik fikret filan gibi idealist argümanlarla değil günümüz ekonomik verilerinden faydalanarak açıklayacağım durumu.
üretilen bir malın kalitesinin birincil belirleyicisi özel sermaye üretimi olup olmamasına bağlı değildir. özel sermaye ve emeğin verimliliği arasında doğrudan bir ilişki yoktur. hatta özel sermaye üretilen malın kalitesiyle ilgilenmez. özel sermaye, doğası gereği maksimum kârı hedeflediğinden 2 günde bozulacak malları satar ki tüketmeye devam edilsin. bütün bunların sağlamasını türkiye'nin son 30 yılına bakarak yapabilirsiniz. öncesinde devlet tekelinde olan ve sonradan özelleştirilen kurumların hali ortadadır. kapitalizm/liberalizm insanı ve doğayı talan etmekten başka hiçbir şeye yaramaz. değil galatasaray, içine girdiği bütün kişi ve kurumları ölümüne sömürür.
en nihayetinde, asıl realist olmayan şey; ürünün kalitesini geliştirmeye çalışmak için üretim mekanizmasının içine girmeye çalışmak yerine asalak gibi "kurtarıcı" beklemektir.
-ülke ekonomileri açısından refahı yukarı çekmenin yolu bellidir: dışa bağımlı olmamak için tarım ve sanayiye yönelerek ülke içi üretimi arttırmak. bunun dışında şeyler konuşanlar ya zengindir ya da üç kuruşa çalışıp bir gün voleyi vuracağını sanan hayalperest geri zekalılardır.
-futbolda da para kazanmanın yolu bellidir: üretim yapmak. başka bir şekilde bu oyundan para kazanamazsınız. hazır parayla bu çark dönmez.
taraftarın doğru şeyleri talep etmesi gerekiyor, asalak gibi kurtarıcı beklemesi değil.
sahipliği savunan mehmet ayan denilen liboş hakkında karalamıştım bir şeyler, ilginizi çeker belki, buyurun. (bkz: #2257837)
hiç öyle gül baba, hasnun galip, çanakkale, tevfik fikret filan gibi idealist argümanlarla değil günümüz ekonomik verilerinden faydalanarak açıklayacağım durumu.
üretilen bir malın kalitesinin birincil belirleyicisi özel sermaye üretimi olup olmamasına bağlı değildir. özel sermaye ve emeğin verimliliği arasında doğrudan bir ilişki yoktur. hatta özel sermaye üretilen malın kalitesiyle ilgilenmez. özel sermaye, doğası gereği maksimum kârı hedeflediğinden 2 günde bozulacak malları satar ki tüketmeye devam edilsin. bütün bunların sağlamasını türkiye'nin son 30 yılına bakarak yapabilirsiniz. öncesinde devlet tekelinde olan ve sonradan özelleştirilen kurumların hali ortadadır. kapitalizm/liberalizm insanı ve doğayı talan etmekten başka hiçbir şeye yaramaz. değil galatasaray, içine girdiği bütün kişi ve kurumları ölümüne sömürür.
en nihayetinde, asıl realist olmayan şey; ürünün kalitesini geliştirmeye çalışmak için üretim mekanizmasının içine girmeye çalışmak yerine asalak gibi "kurtarıcı" beklemektir.
-ülke ekonomileri açısından refahı yukarı çekmenin yolu bellidir: dışa bağımlı olmamak için tarım ve sanayiye yönelerek ülke içi üretimi arttırmak. bunun dışında şeyler konuşanlar ya zengindir ya da üç kuruşa çalışıp bir gün voleyi vuracağını sanan hayalperest geri zekalılardır.
-futbolda da para kazanmanın yolu bellidir: üretim yapmak. başka bir şekilde bu oyundan para kazanamazsınız. hazır parayla bu çark dönmez.
taraftarın doğru şeyleri talep etmesi gerekiyor, asalak gibi kurtarıcı beklemesi değil.
sahipliği savunan mehmet ayan denilen liboş hakkında karalamıştım bir şeyler, ilginizi çeker belki, buyurun. (bkz: #2257837)