51
bundan bir kaç ay evvel bayern münih ile galatasaray'ın bilet fiyatlarını kıyaslamışsım. açıkçası yazıyı bulmaya üşenirim ancak kısaca oluşan durumu size anlatayım asgari ücretlerle kıyasladığınızda koskoca bayern münih'in maçına bilet almak çok daha ucuz oluyor. asgari ücretin 310 euro olduğu bir ülkede böyle fiyatlardan bilet satarsanız, 40 uero'dan forma, 35 euro'dan dekoder satıyorsanız siz taraftar değil seyirci istiyorsunuz.
bu kadar pahalı ve verdiğin parayı hak etmeyen sadece çocuksu hayranlıklarını ve ilgi alkanı kullanarak cebinizde ki parayı isteyen kurumlar sizin taraftar olmanızı değil, seyirci olmanızı istiyordur. size taraftar diyor zira bu ürünün bir parçası da bu ilüzyon. taraftarlık bir hobi ise pahalı bir hobi böyle mi olur?
böyle paraları gözünden çıkarmış insanlara da kimse neden fotoğraf çektin gibi sorgulamalar yapamayız. çünkü orada olmayı haddinden fazla değerli hale getiriyoruz ve insanlar bu anları ölümsüzleştirmek, bu anlarla hava atmak veya bunu paylaşmak istiyorlar. ya da bunların hiç biri değil ama herkesin eğlenmek için kendi yolları var. örneğin sevgilim fenerbahçe kongre üyesi. küçükken babasıyla beraber takip ediyormuş ancak stattan daha uzak bir yere taşınınca ve babasına canlı maç izlemek yasaklanınca iyice kopmuş. neyse 1 milyon üye muhabbetinde delege oldu ve o arada bir şans oldu ve kongre üyesi oldu. şimdilerde de hem oyunun inceliğini, hem geyiğini öğreniyor ve az çok fenerbahçe'yi de takio ediyor. bakmayın izlerken de pür dikkat. ancaben bu kızı bir maça götürsem her ne kadar maç onun için önemli de olsa sonunda maç orada yan elaman. ana şey orada eğlenmek.
şunu tartışabiliriz. bizdeki spor kültürü nedir? hatta, bizde spor kültürü var mı? insanlar bu telefonlara çok mu bağımlı? gibi konuları da sabaha kadar da konuşmaktan keyif alırım. cevaplarım da çok olumlu olmaz, bunlara hiç bir diyeceğim yok. ancak bu tartışmayı bahsi geçen kişinin seyirci, müşteri olduğunu unutmayalım.
not: liboşspor
bu kadar pahalı ve verdiğin parayı hak etmeyen sadece çocuksu hayranlıklarını ve ilgi alkanı kullanarak cebinizde ki parayı isteyen kurumlar sizin taraftar olmanızı değil, seyirci olmanızı istiyordur. size taraftar diyor zira bu ürünün bir parçası da bu ilüzyon. taraftarlık bir hobi ise pahalı bir hobi böyle mi olur?
böyle paraları gözünden çıkarmış insanlara da kimse neden fotoğraf çektin gibi sorgulamalar yapamayız. çünkü orada olmayı haddinden fazla değerli hale getiriyoruz ve insanlar bu anları ölümsüzleştirmek, bu anlarla hava atmak veya bunu paylaşmak istiyorlar. ya da bunların hiç biri değil ama herkesin eğlenmek için kendi yolları var. örneğin sevgilim fenerbahçe kongre üyesi. küçükken babasıyla beraber takip ediyormuş ancak stattan daha uzak bir yere taşınınca ve babasına canlı maç izlemek yasaklanınca iyice kopmuş. neyse 1 milyon üye muhabbetinde delege oldu ve o arada bir şans oldu ve kongre üyesi oldu. şimdilerde de hem oyunun inceliğini, hem geyiğini öğreniyor ve az çok fenerbahçe'yi de takio ediyor. bakmayın izlerken de pür dikkat. ancaben bu kızı bir maça götürsem her ne kadar maç onun için önemli de olsa sonunda maç orada yan elaman. ana şey orada eğlenmek.
şunu tartışabiliriz. bizdeki spor kültürü nedir? hatta, bizde spor kültürü var mı? insanlar bu telefonlara çok mu bağımlı? gibi konuları da sabaha kadar da konuşmaktan keyif alırım. cevaplarım da çok olumlu olmaz, bunlara hiç bir diyeceğim yok. ancak bu tartışmayı bahsi geçen kişinin seyirci, müşteri olduğunu unutmayalım.
not: liboşspor