8
ilk yarısını döküm sahasında 10 fps hızla takip etmeye çalışıp başaramadığım, ofise döndüğüm ikinci yarıda ise zaten kopmuş olan maç. geçen sezon makineleşen ön saha baskının örnekleri ve yine geçen sezon rakibin fark attığı maçların klasiği ön saha baskıyı atlatıp tek başına potaya giden boş turnikeler şeklinde cereyan etti izleyebildiğim bölümleri. o bakımdan istatistikler üzerinden konuşabilirim yine...
25 dış şut denemesi maçın kopmadığı ilk bölümlerde de potaya yaklaşamadığımızın göstergesi. quigley-özge-epoupa 15 dış şutta bir türlü isabeti bulamadı ki bu oyun planımız için en beklenmeyen istatistik oldu. ribaundlardaki ezici üstünlüğün önemli bir kısmı da bu dış şutlardan dönen toplara ihale etsek yanlış olmaz. üzerine bir de iç atışlardaki istatistiğimizi ekleyince aradaki fark kaçınılmazdı. ışıl'ın 1/6, quigley'in 4/11, sakatlıktan gelen jelena'nın 5/12'si var. özge-gizem-merve üçlüsünü kullanabildiğimiz 6 pozisyonda 4 basket çıkarmışız mesela. tabi istatistikte yazmayan boyutu özge-gizem-merve'nin kullandığı şutların tamamının son 15 dakikada gelmesi. bu da malesef ortadaki kalite farkından kaynaklı bir olay. özge-gizem-merve ile bu rakiplere direnmek imkansız.
hal böyle olunca quigley'in, jelena'nın, ışıl'ın, epoupa'nın eline bakıyor takım. ışıl kariyerinin belli pik dönemleri hariç hiçbir zaman iyi bir şutör olmadı. epoupa yine istatistik olarak elinden geleni yaptı bu maçta ama hem quigley hem jelena kötü gününde olunca yenilgi kaçınılmaz oldu. bu yüzden takımlar 12 kişiden kuruluyor, bu yüzden yedek oyuncular var. maljkovic taktiği olarak yine tam saha baskı-hızlı hücum ikilisine bel bağlayacağımız belli bu sezon. pota altında dayak yemeye, topun peşinde koştururken bitap düşmeye devam edecek takım. taraftar için çok romantik bir durum olsa da sahadakiler için bir yerden sonra o kadar da zevkli olmayabilir...
hele ki bu sene avrupa'daki rakiplerin çok daha dişli olduğu, koşturmanın daha fazla dayağın daha kuvvetli olduğu düşünülürse...
25 dış şut denemesi maçın kopmadığı ilk bölümlerde de potaya yaklaşamadığımızın göstergesi. quigley-özge-epoupa 15 dış şutta bir türlü isabeti bulamadı ki bu oyun planımız için en beklenmeyen istatistik oldu. ribaundlardaki ezici üstünlüğün önemli bir kısmı da bu dış şutlardan dönen toplara ihale etsek yanlış olmaz. üzerine bir de iç atışlardaki istatistiğimizi ekleyince aradaki fark kaçınılmazdı. ışıl'ın 1/6, quigley'in 4/11, sakatlıktan gelen jelena'nın 5/12'si var. özge-gizem-merve üçlüsünü kullanabildiğimiz 6 pozisyonda 4 basket çıkarmışız mesela. tabi istatistikte yazmayan boyutu özge-gizem-merve'nin kullandığı şutların tamamının son 15 dakikada gelmesi. bu da malesef ortadaki kalite farkından kaynaklı bir olay. özge-gizem-merve ile bu rakiplere direnmek imkansız.
hal böyle olunca quigley'in, jelena'nın, ışıl'ın, epoupa'nın eline bakıyor takım. ışıl kariyerinin belli pik dönemleri hariç hiçbir zaman iyi bir şutör olmadı. epoupa yine istatistik olarak elinden geleni yaptı bu maçta ama hem quigley hem jelena kötü gününde olunca yenilgi kaçınılmaz oldu. bu yüzden takımlar 12 kişiden kuruluyor, bu yüzden yedek oyuncular var. maljkovic taktiği olarak yine tam saha baskı-hızlı hücum ikilisine bel bağlayacağımız belli bu sezon. pota altında dayak yemeye, topun peşinde koştururken bitap düşmeye devam edecek takım. taraftar için çok romantik bir durum olsa da sahadakiler için bir yerden sonra o kadar da zevkli olmayabilir...
hele ki bu sene avrupa'daki rakiplerin çok daha dişli olduğu, koşturmanın daha fazla dayağın daha kuvvetli olduğu düşünülürse...
