3127
2005-2006 sezonunda manisa'nın bunlara 5 attığı maçta holosko'nun golünde mal gibi bakmışlığı vardı. zafer şakar mükemmel bir şut çekmiş, top direkten dönmüş, holosko da topu tamamlamıştı.
daha o zaman verdim bunun notunu. zamanında çevikliği ile piyasa yapmış, ancak reflekslerini hiçbir zaman beğenmemiştim. refleksten kasıt, genel olarak kalecilik meziyetleri yani, kalecilik refleksi. topa plonjon açısından iyi olabilir, çevikliği ile 30'larına dek iyi işler yapmıştı, ancak görüyoruz ki bunca sene sırf o enerjisi ile oynadı, yaş ilerleyip çaptan düşünce de bok çuvalı gibi olduğu yere düşüp kaldığı pozisyonlar görmeye başladı.
bu enerji meselesi çok önemli. bir futbolcuyu olduğunun ötesinde gösterebilir. bu enerjiyi hala kullanabildiği zaman kullanmak önemlidir, ancak bunu erkenden kestirebilmek daha önemli bir vasıftır. özellikle teknik direktörler açısından. mesela bu seneki galatasaray takımı da bu enerji ve biraz da başarıya aç bir takım olmasını hüviyetinden dolayı bangır bangır ilerliyor. ama bir iki sene sonra bu enerji düşünce malesef ayaklar beyni dinleyemez konuma gelir.
volkan üzerinden bizim takıma da dokundurdum. ama bu genel bir şey zaten. mesela ndiaye, tolga, rodrigues; haldur huldur koşuyor parçalıyor, inanılmaz bir enerjisi var. ancak pozisyon bilgileri malesef çok üst düzey oyuncular değil. ve bu defoları yaşlandıkça daha da ortaya çıkacak.
mesela felipe melo, o kadar zeki bir oyuncuydu ki, enerjisinin tükenme safhasında oyunu daha geriden oynamaya, mesafesini kısaltmaya başlamıştı. bunda sakatlıkları da etkiliydi elbette. ancak bunu düşünüp, sahada da enerjisini ekonomik kullanınca bu defoları kapattı, ya da minimuma indirdi.
bu tarz oyuncular fiziksel olarak üst noktadayken farklarını ortaya koyarlar. ancak yaş ilerleyip çevikliği ve enerjisi düşünce malesef iş işten geçmiş olur. bu noktaya da gelmeden evvel, ya da tam düşme noktasında bir değişime ihtiyaç vardır. inşallah tudor, veya artık sonraki senelerde gelecek olan antrenör bunları görebilir.
fernando reges mesela asla öyle bir oyuncu olmayacak. niye, çünkü adam vücudunu ve kapasitesini biliyor, ne yapacağını, ne yapabileceğini o an ona göre kullanıyor. yarın öbür gün allah sakatlık bela vermezse, 31-32 yaşına kadar aşağı yukarı böyle oynar. o yaştan sonra ise fiziği düşünce yeni bir oyun tarzına evrilmek zorunda kalacak.
benzer değişimler her oyuncuda var neredeyse avrupa'da. mesela xabi alonso, bayern'de son senelerinde iyice gömülü stoper gibi oynuyordu top rakipteyken. ancak liverpool ve ilk real madrid dönemlerinde daha fazla hücum bölgesine aktif gidip gelebilen bir adamdı.
düzeltme: uyardılar beni, manisa maçında rüştü varmış. ne sallamışım be, aklımda volkan kalmış niyeyse :(
daha o zaman verdim bunun notunu. zamanında çevikliği ile piyasa yapmış, ancak reflekslerini hiçbir zaman beğenmemiştim. refleksten kasıt, genel olarak kalecilik meziyetleri yani, kalecilik refleksi. topa plonjon açısından iyi olabilir, çevikliği ile 30'larına dek iyi işler yapmıştı, ancak görüyoruz ki bunca sene sırf o enerjisi ile oynadı, yaş ilerleyip çaptan düşünce de bok çuvalı gibi olduğu yere düşüp kaldığı pozisyonlar görmeye başladı.
bu enerji meselesi çok önemli. bir futbolcuyu olduğunun ötesinde gösterebilir. bu enerjiyi hala kullanabildiği zaman kullanmak önemlidir, ancak bunu erkenden kestirebilmek daha önemli bir vasıftır. özellikle teknik direktörler açısından. mesela bu seneki galatasaray takımı da bu enerji ve biraz da başarıya aç bir takım olmasını hüviyetinden dolayı bangır bangır ilerliyor. ama bir iki sene sonra bu enerji düşünce malesef ayaklar beyni dinleyemez konuma gelir.
volkan üzerinden bizim takıma da dokundurdum. ama bu genel bir şey zaten. mesela ndiaye, tolga, rodrigues; haldur huldur koşuyor parçalıyor, inanılmaz bir enerjisi var. ancak pozisyon bilgileri malesef çok üst düzey oyuncular değil. ve bu defoları yaşlandıkça daha da ortaya çıkacak.
mesela felipe melo, o kadar zeki bir oyuncuydu ki, enerjisinin tükenme safhasında oyunu daha geriden oynamaya, mesafesini kısaltmaya başlamıştı. bunda sakatlıkları da etkiliydi elbette. ancak bunu düşünüp, sahada da enerjisini ekonomik kullanınca bu defoları kapattı, ya da minimuma indirdi.
bu tarz oyuncular fiziksel olarak üst noktadayken farklarını ortaya koyarlar. ancak yaş ilerleyip çevikliği ve enerjisi düşünce malesef iş işten geçmiş olur. bu noktaya da gelmeden evvel, ya da tam düşme noktasında bir değişime ihtiyaç vardır. inşallah tudor, veya artık sonraki senelerde gelecek olan antrenör bunları görebilir.
fernando reges mesela asla öyle bir oyuncu olmayacak. niye, çünkü adam vücudunu ve kapasitesini biliyor, ne yapacağını, ne yapabileceğini o an ona göre kullanıyor. yarın öbür gün allah sakatlık bela vermezse, 31-32 yaşına kadar aşağı yukarı böyle oynar. o yaştan sonra ise fiziği düşünce yeni bir oyun tarzına evrilmek zorunda kalacak.
benzer değişimler her oyuncuda var neredeyse avrupa'da. mesela xabi alonso, bayern'de son senelerinde iyice gömülü stoper gibi oynuyordu top rakipteyken. ancak liverpool ve ilk real madrid dönemlerinde daha fazla hücum bölgesine aktif gidip gelebilen bir adamdı.
düzeltme: uyardılar beni, manisa maçında rüştü varmış. ne sallamışım be, aklımda volkan kalmış niyeyse :(
