180
ligin ağır ağabeyleri canavar gibi başladı sezona. juventus ve napoli'nin iyi başlayacağı öngörülen bir durumdu zaten ama başta milan olmak üzere inter'de de soru işaretleri vardı. her ne kadar geçen gün de söylediğim gibi spalletti 'yi alan inter'in başarılı bir sezon geçireceği muhtemelse de olmayacak işler olup sezona kötü de girebilirlerdi. milan cephesinde de olumlu hava esse de yeni transferlerin sahada nasıl bir uyum yakalayacağı bilinmiyordu. sonuç olarak juventus, napoli, inter, milan ve sampdoria lige ikide iki yapıp altı puanı cebe koyarak başladılar. üstelik bunu yaparlarken de juventus yedi, napoli altı, inter altı, milan beş, sampdoria dört gol attı.
sampdoria'yı kenarıya çekip diğerleri hakkında özel olarak konuşalım biraz. ha bu arada roma kulübünün allah cezasını verdi bile başlarına di francesco'yu musallat ederek. kötü son ben geliyorum diyordu ki ligin başlamasıyla herkesin de gördüğü üzere roma bu seneyi pas geçecek. fiorentina ise ne yazık ki senenin düşme adaylarından biri. bu kulübü bu hale getirenler utansın ne diyelim. neyse...
juventus: hani tabiri caizse artık fantezi deniyorlar. fantezi fetiş metiş her şeyi yapıyorlar bu sezon itibariyle. barzagli'nin üstü çizildi, benatia gümledi. şimdi yine iki sene önceki gibi lichtsteiner forma giyiyor. savunmada chiellini'nin partneri rugani olmuş durumda, ortada büyük bir rotasyon dönüyor, hücum kısmındaysa derin bir huzur hakim. mandzukic- dybala- cuadrado- higuain dörtlüsü hemen hemen hiç değişmiyor. işin ilginci bu yaz douglas costa ve bernardeschi gibi iki tane üst düzey kanat oyuncusu aldılar ve yedekte bekletiyorlar. doğal olarak yedek bekliyorlar çünkü ilk on birden çıkabilecek oyuncu yok şu anda. belkinin belkisi mandzukic yerine kanat orjinli bir oyuncu eklenebilir ama allegri de bugüne kadar mandzukic'ten hiç vazgeçmedi dolayısıyla ilerleyen haftalarda bu geniş rotasyon takım içinde problemlere yol açabilir. douglas costa özellikle forma giymek için bayern münih'ten ayrılmışken adamı yedek kulübesine hapsettiler. ya geniş kadrom olsun derken takım kimyasının içine edecekler ya da bu sıkıntıyı doğru bir mental yönetimle aşıp kadro genişliğinin avantajlarından sonuna kadar faydalanacaklar. yukarıda da belirttiğim gibi iki haftada yedi gol atarak başladılar yeni sezona. oyunsal anlamda en ufak bir sıkıntıları dahi yok, sadece oturmuş bir oyuncu grubuna farklı dizilişler adapte ediyorlar. bunu da lig için falan değil avrupa'da başarı için mecbur gördüklerinden yapıyorlar. 4-3-3'ten 4-2-3-1'e dönüşüm içindeler. yalnız şöyle bir tehlike var kendileri adına, tamam geçen seneden daha güçsüz değiller gerek kadro olarak gerek oyunsal olarak ama rakipleri inter, napoli ve milan ciddi anlamda çıkış yapmış seviye atlamış durumdalar. geçen sene bile ikinciyle aradaki farkı aman aman açamadıkları düşünülürse bu sezon ciddi bir rekabet onları bekliyor diye düşünebiliriz.
napoli: çok doğru bir politika izliyorlar genel anlamda. iki üç sezondur kemikleşmiş bir kadroları var ve bunu korumayı başarıyorlar. sarri ile beraber oyunsal bir istikrar da yakaladılar ki her sene üzerilerine koyarak ilerliyorlar. sarri takımın esas elemanlarıyla sözleşme uzattı, takımın geneli itibariyle oyuncu satışına yanaşmayıp hemen hemen kadrosunu korudu. yine geçen seneden bildiğimiz napoli gibi lige başladılar altı golle. ligin dışında da nice takımını kedinin fareyle oynadığı gibi oynayıp avrupa ligine savurmaları var. muhtemelen daha garanti bir sezon geçirecekler gibi, yani garanti derken kör kurşunlara, kaza belalara kurban gitmeyecek gibi duruyorlar. geçtiğimiz sezonlarda napoli takımını yarış dışı eden en önemli şey olmayacak yerlerde puan kaybetmeleriydi ve bence artık bu duruma imkan vermeyecek takımsal olgunluğuna ulaştılar. defansif problemlerini de çözebilirlerse juventus ile başa baş bir sezon geçirebilirler. (defansif problemlerini çözdüklerine dair bir belirti yok, aynılar)
inter: çok fazla söze gerek yok diye düşünüyorum takımın başında spalletti varken. rusya'dan bomba gibi dönen, geçmiş kariyerinden çok daha gelişmiş bir performans sergileyen spalletti ile ligi ilk üç içinde bitireceklerdir. roma'nın bu sezonu pas geçmesi, fiorentina'nın bırakın ligin üst sıralarını zorlamasını ligte kalacak dermanı olmaması da ilk üç koltuk için inter'i favori hale getiriyor. şunu da söylemek lazım gerçekten dökülen bir kadroları var, iki sezondur yoğun şekilde transfer yapmalarına karşın hala kadro kalitesini beklenen seviyeye çıkartamadılar. juventus, napoli ve hatta milan ile bile uzun vadede baş edebilecekleri bir kadroları yok. baş etseler etseler spalletti sayesinde ederler ki o da ne kadar uzun süreli olur meçhul. kaliteye bakmazsak vecino ve gagliardini gibi hem genç hem tempolu bir orta ikilileri var. bu ikilinin önlerinde de perisic- valero- candreva- icardi 3-1 hattı oynuyor. şu ana kadar fiorentina ve roma'yı yendiler. interli taraftarlar hiç olmadıkları kadar mutlu ve huzurlu, güven ortamı hakim. ancak bana kalırsa bir tane top class bir ön libero almaları gerekiyor çok acil şekilde zira koca sezonu vecino- gagliardini- brozovic- valero ile götüremezler. nitelik anlamında eksik var, niteliği geçtim nicelik olarak da eksik var. iki merkez bir hücumcu orta saha kullanıyor inter takımı ve orta saha rotasyonları temel olarak(eder ve brozovic forvet arkası oynar) dört kişiden oluşuyor. bu işin sakatlığı, cezası zartı zurtu da elbet olcak, onun için muhakkak bir transfer şart görünüyor o bölgeye.
milan: defans dörtlüsü gayet iyi seviyede: ricardo rodriguez- musacchio- bonucci- conti. dinamizm ve tempo olarak da ideal oyunculardan kurulu bir kadroları var ancak yine inter'de de olduğu gibi kadrolarında gerek niteliksel gerek sayısal eksikler var. bazı bölgelerin yedeği olmadığı gibi bazı bölgelerin kaliteli as oyuncusu bile yok. suso- hakan çalhanoğlu- borini üçlüsü takımın yaratıcı kolu iken franck kessie, locatelli ve montolivo gibi isimler de takımın koşu yükünü çekiyor. şu ana kadarki gidişatta da bu hatlar arası dengeyi iyi kurmuş gözüküyorlar. montella'dan bu iyi performansı beklemiyordum ama işin doğrusu iyi iş çıkartıyor. yaz kampında olsun avrupa maçlarında olsun ligte olsun kazanmayı alışkanlık haline getirmeye çalışan bir teknik direktör ile takım görüyoruz. yine de sezon boyunca bu seviyede gitmeyeceklerini, düşüşe geçeceklerini ve ilk üçün dışında kalacaklarını öngörüyorum. eğer ilk üç koltuğundan birini istiyorlarsa paraya kıyıp ciddi anlamda kaliteli oyuncular transfer etmeleri gerekiyor ve zaman da kalmadı. uzun periyotta zorlanacaklardır.
roma için hiç olumlu konuşamayacağım, tıpkı sir alex sonrası manchester united'ın düşüşü gibi totti sonrasında kara günler geçirecek gibiler. üstelik spalletti gibi kendileri için büyük bir ismi de bir hiç uğruna harcadılar. harcamakla da kalmayıp rakipleri inter'e altın tepside sunarak ilk üç koltuğunu daha sezon başlamadan verdiler. di francesco zaten beğendiğim ve roma'nın başına geçmesini istediğim bir isim değildi. beklediğim şekilde de kötü gidiyorlar. takım yaz kampında da ışık vermedi. napoli, juventus, inter ve milan'ın oynadıkları tempolu futbolun yarısını bile oynamıyorlar. bruno peres'in önde oynadığı veya öne yakın oynadığı karşılaşmalarda sağ kanadı etkili kullanabiliyorlar, peres çıktığındaysa ciddi bir yaratıcılık sorunu oluşuyor takımda. atalanta maçında bir sakatlığı oldu peres'in bir haftaya iyileşecek deniyor, milli ara sonrasına tamamen yetişebilirse roma'yı ipten alabilir aksi halde kara mı kara günler bekler romalıları.
fiorentina: vah benim floransa'ma vah, vah benim fiorentina'ma vah!
milan ile inter seviye atlasalar da hala napoli- juventus seviyesinde değiller. napoli şu an juventus'un bir numaralı rakibi ama defansif açıdan torinolulardan çok gerideler. yani her şekilde geçtiğimiz sezona göre daha rekabetli bir sezon olacaktır 2017-2018 sezonu ve şampiyonu da ince detaylar belirleyecektir diye düşünüyorum.
not: diğer serie a takımları özelinde de bir yazı yazabilirim bu konu net değil ama bu yazıdaki büyük kulüplerin saha içi teknik analizlerini tek tek takım başlıklarında yazacağım. burada biraz saha dışı- yaz kampı- lig başlangıcı- transferler özelinde değerlendirdim. daha teknik kısma geçeriz milli ara sonrası.
sampdoria'yı kenarıya çekip diğerleri hakkında özel olarak konuşalım biraz. ha bu arada roma kulübünün allah cezasını verdi bile başlarına di francesco'yu musallat ederek. kötü son ben geliyorum diyordu ki ligin başlamasıyla herkesin de gördüğü üzere roma bu seneyi pas geçecek. fiorentina ise ne yazık ki senenin düşme adaylarından biri. bu kulübü bu hale getirenler utansın ne diyelim. neyse...
juventus: hani tabiri caizse artık fantezi deniyorlar. fantezi fetiş metiş her şeyi yapıyorlar bu sezon itibariyle. barzagli'nin üstü çizildi, benatia gümledi. şimdi yine iki sene önceki gibi lichtsteiner forma giyiyor. savunmada chiellini'nin partneri rugani olmuş durumda, ortada büyük bir rotasyon dönüyor, hücum kısmındaysa derin bir huzur hakim. mandzukic- dybala- cuadrado- higuain dörtlüsü hemen hemen hiç değişmiyor. işin ilginci bu yaz douglas costa ve bernardeschi gibi iki tane üst düzey kanat oyuncusu aldılar ve yedekte bekletiyorlar. doğal olarak yedek bekliyorlar çünkü ilk on birden çıkabilecek oyuncu yok şu anda. belkinin belkisi mandzukic yerine kanat orjinli bir oyuncu eklenebilir ama allegri de bugüne kadar mandzukic'ten hiç vazgeçmedi dolayısıyla ilerleyen haftalarda bu geniş rotasyon takım içinde problemlere yol açabilir. douglas costa özellikle forma giymek için bayern münih'ten ayrılmışken adamı yedek kulübesine hapsettiler. ya geniş kadrom olsun derken takım kimyasının içine edecekler ya da bu sıkıntıyı doğru bir mental yönetimle aşıp kadro genişliğinin avantajlarından sonuna kadar faydalanacaklar. yukarıda da belirttiğim gibi iki haftada yedi gol atarak başladılar yeni sezona. oyunsal anlamda en ufak bir sıkıntıları dahi yok, sadece oturmuş bir oyuncu grubuna farklı dizilişler adapte ediyorlar. bunu da lig için falan değil avrupa'da başarı için mecbur gördüklerinden yapıyorlar. 4-3-3'ten 4-2-3-1'e dönüşüm içindeler. yalnız şöyle bir tehlike var kendileri adına, tamam geçen seneden daha güçsüz değiller gerek kadro olarak gerek oyunsal olarak ama rakipleri inter, napoli ve milan ciddi anlamda çıkış yapmış seviye atlamış durumdalar. geçen sene bile ikinciyle aradaki farkı aman aman açamadıkları düşünülürse bu sezon ciddi bir rekabet onları bekliyor diye düşünebiliriz.
napoli: çok doğru bir politika izliyorlar genel anlamda. iki üç sezondur kemikleşmiş bir kadroları var ve bunu korumayı başarıyorlar. sarri ile beraber oyunsal bir istikrar da yakaladılar ki her sene üzerilerine koyarak ilerliyorlar. sarri takımın esas elemanlarıyla sözleşme uzattı, takımın geneli itibariyle oyuncu satışına yanaşmayıp hemen hemen kadrosunu korudu. yine geçen seneden bildiğimiz napoli gibi lige başladılar altı golle. ligin dışında da nice takımını kedinin fareyle oynadığı gibi oynayıp avrupa ligine savurmaları var. muhtemelen daha garanti bir sezon geçirecekler gibi, yani garanti derken kör kurşunlara, kaza belalara kurban gitmeyecek gibi duruyorlar. geçtiğimiz sezonlarda napoli takımını yarış dışı eden en önemli şey olmayacak yerlerde puan kaybetmeleriydi ve bence artık bu duruma imkan vermeyecek takımsal olgunluğuna ulaştılar. defansif problemlerini de çözebilirlerse juventus ile başa baş bir sezon geçirebilirler. (defansif problemlerini çözdüklerine dair bir belirti yok, aynılar)
inter: çok fazla söze gerek yok diye düşünüyorum takımın başında spalletti varken. rusya'dan bomba gibi dönen, geçmiş kariyerinden çok daha gelişmiş bir performans sergileyen spalletti ile ligi ilk üç içinde bitireceklerdir. roma'nın bu sezonu pas geçmesi, fiorentina'nın bırakın ligin üst sıralarını zorlamasını ligte kalacak dermanı olmaması da ilk üç koltuk için inter'i favori hale getiriyor. şunu da söylemek lazım gerçekten dökülen bir kadroları var, iki sezondur yoğun şekilde transfer yapmalarına karşın hala kadro kalitesini beklenen seviyeye çıkartamadılar. juventus, napoli ve hatta milan ile bile uzun vadede baş edebilecekleri bir kadroları yok. baş etseler etseler spalletti sayesinde ederler ki o da ne kadar uzun süreli olur meçhul. kaliteye bakmazsak vecino ve gagliardini gibi hem genç hem tempolu bir orta ikilileri var. bu ikilinin önlerinde de perisic- valero- candreva- icardi 3-1 hattı oynuyor. şu ana kadar fiorentina ve roma'yı yendiler. interli taraftarlar hiç olmadıkları kadar mutlu ve huzurlu, güven ortamı hakim. ancak bana kalırsa bir tane top class bir ön libero almaları gerekiyor çok acil şekilde zira koca sezonu vecino- gagliardini- brozovic- valero ile götüremezler. nitelik anlamında eksik var, niteliği geçtim nicelik olarak da eksik var. iki merkez bir hücumcu orta saha kullanıyor inter takımı ve orta saha rotasyonları temel olarak(eder ve brozovic forvet arkası oynar) dört kişiden oluşuyor. bu işin sakatlığı, cezası zartı zurtu da elbet olcak, onun için muhakkak bir transfer şart görünüyor o bölgeye.
milan: defans dörtlüsü gayet iyi seviyede: ricardo rodriguez- musacchio- bonucci- conti. dinamizm ve tempo olarak da ideal oyunculardan kurulu bir kadroları var ancak yine inter'de de olduğu gibi kadrolarında gerek niteliksel gerek sayısal eksikler var. bazı bölgelerin yedeği olmadığı gibi bazı bölgelerin kaliteli as oyuncusu bile yok. suso- hakan çalhanoğlu- borini üçlüsü takımın yaratıcı kolu iken franck kessie, locatelli ve montolivo gibi isimler de takımın koşu yükünü çekiyor. şu ana kadarki gidişatta da bu hatlar arası dengeyi iyi kurmuş gözüküyorlar. montella'dan bu iyi performansı beklemiyordum ama işin doğrusu iyi iş çıkartıyor. yaz kampında olsun avrupa maçlarında olsun ligte olsun kazanmayı alışkanlık haline getirmeye çalışan bir teknik direktör ile takım görüyoruz. yine de sezon boyunca bu seviyede gitmeyeceklerini, düşüşe geçeceklerini ve ilk üçün dışında kalacaklarını öngörüyorum. eğer ilk üç koltuğundan birini istiyorlarsa paraya kıyıp ciddi anlamda kaliteli oyuncular transfer etmeleri gerekiyor ve zaman da kalmadı. uzun periyotta zorlanacaklardır.
roma için hiç olumlu konuşamayacağım, tıpkı sir alex sonrası manchester united'ın düşüşü gibi totti sonrasında kara günler geçirecek gibiler. üstelik spalletti gibi kendileri için büyük bir ismi de bir hiç uğruna harcadılar. harcamakla da kalmayıp rakipleri inter'e altın tepside sunarak ilk üç koltuğunu daha sezon başlamadan verdiler. di francesco zaten beğendiğim ve roma'nın başına geçmesini istediğim bir isim değildi. beklediğim şekilde de kötü gidiyorlar. takım yaz kampında da ışık vermedi. napoli, juventus, inter ve milan'ın oynadıkları tempolu futbolun yarısını bile oynamıyorlar. bruno peres'in önde oynadığı veya öne yakın oynadığı karşılaşmalarda sağ kanadı etkili kullanabiliyorlar, peres çıktığındaysa ciddi bir yaratıcılık sorunu oluşuyor takımda. atalanta maçında bir sakatlığı oldu peres'in bir haftaya iyileşecek deniyor, milli ara sonrasına tamamen yetişebilirse roma'yı ipten alabilir aksi halde kara mı kara günler bekler romalıları.
fiorentina: vah benim floransa'ma vah, vah benim fiorentina'ma vah!
milan ile inter seviye atlasalar da hala napoli- juventus seviyesinde değiller. napoli şu an juventus'un bir numaralı rakibi ama defansif açıdan torinolulardan çok gerideler. yani her şekilde geçtiğimiz sezona göre daha rekabetli bir sezon olacaktır 2017-2018 sezonu ve şampiyonu da ince detaylar belirleyecektir diye düşünüyorum.
not: diğer serie a takımları özelinde de bir yazı yazabilirim bu konu net değil ama bu yazıdaki büyük kulüplerin saha içi teknik analizlerini tek tek takım başlıklarında yazacağım. burada biraz saha dışı- yaz kampı- lig başlangıcı- transferler özelinde değerlendirdim. daha teknik kısma geçeriz milli ara sonrası.