3628
türkiye süper ligdeki takımların bünyesindeki yerli oyunculardan daha kaliteli yabancıların gelmemesini, böylece yerlilerin oynama fırsatı bulmasını savunan yorumcumsu. en azından yaptığı yorumlardan başka bir şey çıkmıyor.
dünya atletizm şampiyonasından sonra spor kanallarında neler konuşuluyor diye bir bakayım dedim, demez olaydım. 12 ağustos 2017 göztepe fenerbahçe maçından sonra ntv spor'da yüzde yüz futbol adlı programa denk geldim. şunları söyledi:
1. mircea lucescu bu maçları izlemeye neden geliyor ki? sahada türk oyuncu yok!
iyi, güzel, hoş... sonra şöyle devam ediyor:
2. fenerbahçe'de iki genç oyuncu girdi. ama olmaz. fenerbahçe'nin çok iyi üç forveti olmalı. böyle olmaz.
şimdi, ben bu adamın ne istediğini anlamadım. bu tezat nedir? yani fenerbahçe'de altyapıdan yetişen genç yerli oyuncular oynamamalı da, anadolu'dan transfer ettiği vasat/orta bir futbolcu mu oynamalı?
sanırım, istiyor ki, takımlarımızda, volkan şen, selçuk inan falan filan hep oynasın. oynasın birader de, biraz da futbol oynasınlar! yeri geldi mi cengiz ünder fetişizmleri tutar, altınordu'yu yere göğe sığdıramaz, başakşehir'e oyuncuyu oynattığı ve şans verdiği için methiyeler düzerler.
şimdi bana bir anlatsın. şu anda yabancı sınırlaması gelse ve yerliler oynamaya başlasa ne olacak? daha sana göre vasat bile olamayan yabancı oyuncuları bile kesemeyen bu yerli topçulardan ne bekliyorsun? bu adamlar milli takımda oynasa ne olur, oynama ne olur?
hadi geçtim. kesinkes oynatılacak bir cengiz ünder mi daha değerli, yoksa formayı söke söke alan cengiz ünder mi daha değerli?
abdullah avcı, cengiz ünder hakkında ne demişti? "bir beklentimiz vardı ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyorduk. biz daha çok yavaş yavaş 11'e alıştırmayı planlıyorduk. ama cengiz formayı bizden bir aldı, bir daha da bırakmadı!" minvalinde bir açıklamaydı.
sevgili rıdvan... lucescu kimleri izlemeye geliyor gidiyor diye soruyorsun ya... lucescu, gidecek milan'a hakan çalhanoğlu'nu izleyecek... gidecek roma'ya cengiz ünder'i izleyecek... gidecek villarreal'e enes ünal'ı izleyecek... gidecek x'e emre mor'u izleyecek... coruna'ya emre çolak'ı izleyecek... gidecek prag'a semih kaya'yı izleyecek...
ne olursa olsun, eğer ki yabancı sınırı olsaydı, bu çocukları kimse rahat bırakmazdı. semih kaya, emre çolak hâlâ bizim kadromuzda olurdu. oynamalarını, gelişim göstermelerini veya milli takıma katkılarını falan konuşmaksa ihtimal bile olmazdı. yani sen istiyorsun ki, galatasaray istemiyorsa, anadolu başka bir takımda oynasınlar!
demek istediğim, hadi ligin kalitesini düşünmüyorsun, -zaten bok gibi ya- bu çocukları biraz düşün.
iyi olan oyuncu zaten oynuyor. bak, yusuf yazıcı'ya... bak, cengiz ünder'e...
şimdi biz iflah olmayan sağ bekimizde hâlâ sabri sarıoğlu'nu mu oynatalım? ya da serkan kurtuluş, tarık çamdal, salih dursun, veysel sarı gibi futbolcular bir ton para daha mı saçalım? fenerbahçe bir halt oynamayan şener'i oynasın diye isla'yı transfer etmesin mi?
hayır! ne olması gerektiğini de söylemiyor ki... şöyle şöyle olsa, bu iş çözülür de demiyor. ortaya bir problem koyuyor ama iş çözümüne gelince mırın kırın. hadi diyelim, yabancıyı sınırladık ne olacak? bu yerli futbolcuların kalitesi birden artacak mı?
al bak fatih terim, ortaya bir problem koymuştu. yerli oyuncuların kalitesi yetersizdi ve kendilerini geliştirmiyordu. lig rekabetçilikten uzaktı. kulüplerimiz ve milli takımımız uluslararası turnuvalarda başarılı olamıyordu. çözüm olarak da, yabancı sınırını kaldırmayı sundu. ama bazı şartları vardı. yerli oynatana bazı avantajlar verilecekti. bizim çok bilmiş kulüplerimizin işine gelmemiş ki, oy birliğiyle reddetmişler.
biz fatih terim'e kırgın ve kızgınız ya... hakkını da teslim ediyoruz en azından. fatih terim'in şu oyun ve türk futbolu için düşünceleri sizinkileri yüze katlar. vizyonunuz yetmiyor. futbol direktörlüğü gibi bir görev oluşturuldu. evet, sırf fatih terim için. çünkü, başka bir adam yok!
olmayan bir şey, bir türlü olamayan yabancı sınırı üzerinde diretmeye ne gerek var?
benim de canım sıkılıyor, sahada yerli oyuncunun pek gözükmemesi. ama ondan daha çok canımı sıkan şeyler var türk futbolunda. stadların durum... zeminlerin berbatlığı... tribünlerin boşluğu... oynanan oyunun hâlâ ve hâlâ kalitesiz olması...
ulan, şu sözlükte üç beş kişi toplanıp bir komisyon kursak, en azından birkaç adım atarız. "o'lum," deriz. "bu maçlar yurtdışında yayınlanacak, rezil olmayalım, şuraları bir adam edelim!" deyip kafa patlatır, en azından yapamadıklarımızdan dolayı utanç duyarız. maçların yurtdışında yayınlanıyor diye kıvanç duyuyorsun ama tribünde adam yok! seyircisiz maç zevksiz maçtır. sahada kim olursa olsun. kazara biri televizyonu çevirse ve bizim ligin maçına denk gelse, "bu ne lan!" der. bu adamların bunları dememesi için ne yapacağız onu düşünelim önce.
stad yapıp futbolun gelişeceğini zannetmek ile yabancı sınırı getirip yerli oyuncunun gelişeceğini sanmak arasında bir fark yok. sürekli üniversite açıp herkesi üniversite mezunu yapınca müthiş bir atılım yapacağımızı zannetmek gibi bir şey bu.
allah aşkına... fikirlerinizin bir derinliği olsun.
bana veya haddime değil ya, kamuoyuna şunu bir açıklasın tek kelime laf edersem namerdim. yabancı sınırı olan bir ligde yerli oyuncuların kaliteli olmasını nasıl sağlayacağız? yabancı sınırının olduğu bir lig için bir daha bu paraları veren yayıncı kuruluş bulabilecek miyiz? kulüplerimizin mali durumları yabancı sınırıyla düzelecek mi? yabancı sınırı varken, kulüplerimizin mali yapıları çok mu iyiydi? iyi oyuncu yetiştirmek ve oynatmakla yabancı sınırının alakası nedir? böyle bir ortamda, çok yakındığınız avrupa'daki başarıyı kulüplerimiz sonunda nasıl kazanacak? milli takım, daha vasat olan yabancıları bile kesemeyen yerli oyuncularla nasıl başarı kazanacak? milli takım teknik direktörü böyle bir ortamda niçin maç izlesin? milli takım seçmeleri yapılsın, birbirine karşı bir kaç hazırlık maçı yapsınlar hangileri iyiyse onlar oynasın o zaman?
böyle adamlar futbolseverim diye geziniyor ya, canım sıkılıyor.
dolmuşum. çokça tekrara düşüyorum. o yüzden burada kesiyorum. zaten yabancı sınır hakkında, başka bir giride uzun uzun yazmıştım. (bkz: yabancı oyuncu sayısı/#2126289)
dünya atletizm şampiyonasından sonra spor kanallarında neler konuşuluyor diye bir bakayım dedim, demez olaydım. 12 ağustos 2017 göztepe fenerbahçe maçından sonra ntv spor'da yüzde yüz futbol adlı programa denk geldim. şunları söyledi:
1. mircea lucescu bu maçları izlemeye neden geliyor ki? sahada türk oyuncu yok!
iyi, güzel, hoş... sonra şöyle devam ediyor:
2. fenerbahçe'de iki genç oyuncu girdi. ama olmaz. fenerbahçe'nin çok iyi üç forveti olmalı. böyle olmaz.
şimdi, ben bu adamın ne istediğini anlamadım. bu tezat nedir? yani fenerbahçe'de altyapıdan yetişen genç yerli oyuncular oynamamalı da, anadolu'dan transfer ettiği vasat/orta bir futbolcu mu oynamalı?
sanırım, istiyor ki, takımlarımızda, volkan şen, selçuk inan falan filan hep oynasın. oynasın birader de, biraz da futbol oynasınlar! yeri geldi mi cengiz ünder fetişizmleri tutar, altınordu'yu yere göğe sığdıramaz, başakşehir'e oyuncuyu oynattığı ve şans verdiği için methiyeler düzerler.
şimdi bana bir anlatsın. şu anda yabancı sınırlaması gelse ve yerliler oynamaya başlasa ne olacak? daha sana göre vasat bile olamayan yabancı oyuncuları bile kesemeyen bu yerli topçulardan ne bekliyorsun? bu adamlar milli takımda oynasa ne olur, oynama ne olur?
hadi geçtim. kesinkes oynatılacak bir cengiz ünder mi daha değerli, yoksa formayı söke söke alan cengiz ünder mi daha değerli?
abdullah avcı, cengiz ünder hakkında ne demişti? "bir beklentimiz vardı ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyorduk. biz daha çok yavaş yavaş 11'e alıştırmayı planlıyorduk. ama cengiz formayı bizden bir aldı, bir daha da bırakmadı!" minvalinde bir açıklamaydı.
sevgili rıdvan... lucescu kimleri izlemeye geliyor gidiyor diye soruyorsun ya... lucescu, gidecek milan'a hakan çalhanoğlu'nu izleyecek... gidecek roma'ya cengiz ünder'i izleyecek... gidecek villarreal'e enes ünal'ı izleyecek... gidecek x'e emre mor'u izleyecek... coruna'ya emre çolak'ı izleyecek... gidecek prag'a semih kaya'yı izleyecek...
ne olursa olsun, eğer ki yabancı sınırı olsaydı, bu çocukları kimse rahat bırakmazdı. semih kaya, emre çolak hâlâ bizim kadromuzda olurdu. oynamalarını, gelişim göstermelerini veya milli takıma katkılarını falan konuşmaksa ihtimal bile olmazdı. yani sen istiyorsun ki, galatasaray istemiyorsa, anadolu başka bir takımda oynasınlar!
demek istediğim, hadi ligin kalitesini düşünmüyorsun, -zaten bok gibi ya- bu çocukları biraz düşün.
iyi olan oyuncu zaten oynuyor. bak, yusuf yazıcı'ya... bak, cengiz ünder'e...
şimdi biz iflah olmayan sağ bekimizde hâlâ sabri sarıoğlu'nu mu oynatalım? ya da serkan kurtuluş, tarık çamdal, salih dursun, veysel sarı gibi futbolcular bir ton para daha mı saçalım? fenerbahçe bir halt oynamayan şener'i oynasın diye isla'yı transfer etmesin mi?
hayır! ne olması gerektiğini de söylemiyor ki... şöyle şöyle olsa, bu iş çözülür de demiyor. ortaya bir problem koyuyor ama iş çözümüne gelince mırın kırın. hadi diyelim, yabancıyı sınırladık ne olacak? bu yerli futbolcuların kalitesi birden artacak mı?
al bak fatih terim, ortaya bir problem koymuştu. yerli oyuncuların kalitesi yetersizdi ve kendilerini geliştirmiyordu. lig rekabetçilikten uzaktı. kulüplerimiz ve milli takımımız uluslararası turnuvalarda başarılı olamıyordu. çözüm olarak da, yabancı sınırını kaldırmayı sundu. ama bazı şartları vardı. yerli oynatana bazı avantajlar verilecekti. bizim çok bilmiş kulüplerimizin işine gelmemiş ki, oy birliğiyle reddetmişler.
biz fatih terim'e kırgın ve kızgınız ya... hakkını da teslim ediyoruz en azından. fatih terim'in şu oyun ve türk futbolu için düşünceleri sizinkileri yüze katlar. vizyonunuz yetmiyor. futbol direktörlüğü gibi bir görev oluşturuldu. evet, sırf fatih terim için. çünkü, başka bir adam yok!
olmayan bir şey, bir türlü olamayan yabancı sınırı üzerinde diretmeye ne gerek var?
benim de canım sıkılıyor, sahada yerli oyuncunun pek gözükmemesi. ama ondan daha çok canımı sıkan şeyler var türk futbolunda. stadların durum... zeminlerin berbatlığı... tribünlerin boşluğu... oynanan oyunun hâlâ ve hâlâ kalitesiz olması...
ulan, şu sözlükte üç beş kişi toplanıp bir komisyon kursak, en azından birkaç adım atarız. "o'lum," deriz. "bu maçlar yurtdışında yayınlanacak, rezil olmayalım, şuraları bir adam edelim!" deyip kafa patlatır, en azından yapamadıklarımızdan dolayı utanç duyarız. maçların yurtdışında yayınlanıyor diye kıvanç duyuyorsun ama tribünde adam yok! seyircisiz maç zevksiz maçtır. sahada kim olursa olsun. kazara biri televizyonu çevirse ve bizim ligin maçına denk gelse, "bu ne lan!" der. bu adamların bunları dememesi için ne yapacağız onu düşünelim önce.
stad yapıp futbolun gelişeceğini zannetmek ile yabancı sınırı getirip yerli oyuncunun gelişeceğini sanmak arasında bir fark yok. sürekli üniversite açıp herkesi üniversite mezunu yapınca müthiş bir atılım yapacağımızı zannetmek gibi bir şey bu.
allah aşkına... fikirlerinizin bir derinliği olsun.
bana veya haddime değil ya, kamuoyuna şunu bir açıklasın tek kelime laf edersem namerdim. yabancı sınırı olan bir ligde yerli oyuncuların kaliteli olmasını nasıl sağlayacağız? yabancı sınırının olduğu bir lig için bir daha bu paraları veren yayıncı kuruluş bulabilecek miyiz? kulüplerimizin mali durumları yabancı sınırıyla düzelecek mi? yabancı sınırı varken, kulüplerimizin mali yapıları çok mu iyiydi? iyi oyuncu yetiştirmek ve oynatmakla yabancı sınırının alakası nedir? böyle bir ortamda, çok yakındığınız avrupa'daki başarıyı kulüplerimiz sonunda nasıl kazanacak? milli takım, daha vasat olan yabancıları bile kesemeyen yerli oyuncularla nasıl başarı kazanacak? milli takım teknik direktörü böyle bir ortamda niçin maç izlesin? milli takım seçmeleri yapılsın, birbirine karşı bir kaç hazırlık maçı yapsınlar hangileri iyiyse onlar oynasın o zaman?
böyle adamlar futbolseverim diye geziniyor ya, canım sıkılıyor.
dolmuşum. çokça tekrara düşüyorum. o yüzden burada kesiyorum. zaten yabancı sınır hakkında, başka bir giride uzun uzun yazmıştım. (bkz: yabancı oyuncu sayısı/#2126289)