11291
galatasaray'dan çok erken ayrılmıştır. hiç zamanında ayrıldı, tadında bıraktı denilecek bir oyuncu değildir.
bakıyoruz; şu dandik türkiye ligi'nde şampiyon olan takımın ön liberosu atiba diye bir adam. kariyerine bakıyorsun felipe melo'nun tek bacağı etmez. melo'muz olsaydı, takım ne bu kadar dağınık gözükürdü ne de savunma anlamında bu kadar çaresizliğe düşerdi. belki beklerin kalitesizliği ve stoperlerin eksikliği de göze çarpacaktı ama en can alıcı nokta olan orta sahada bu durumlara kesinlikle düşmezdik.
selçuk'un tüm berbatlığına rağmen felipe melo orta sahayı yine derleyip toparlardı. zaten türkiye için ne derece ileri düzey bir futbolcu olduğunu neredeyse tüm yaz antreman yapmadan geldiği 2012-2013 sezonu başına rağmen, takımın en iyi sezonlarından birini geçirmesinde yine büyük pay sahibiydi. ayrıca 2014-2015 sezonu ortasında bel fıtığı ameliyatına rağmen rekor düzeyd egeri dönüp yine şampiyonluğu almamızdaki payını unutamam.
sen takımın ileri ucuna dünya yıldızı adamları da koysan orta sahan iyi değilse hiçbir şey yapamazsın. galatasaray'ın sertliğinin %50'si melo'ydu işte. o gitti gideli mıy mıy, kolayca rakip tarafından üstünlük sağlanan ve sertlik olarak çok geride bir takım olduk.
tabi bu demek değil ki de jong gibi son kullanma tarihi geçmiş çöpleri takıma dolduralım "ya tutarsa" diye. hiçbirimiz 2011'de melo geldiğinde nasıl oynayacağını tahmin edemiyorduk ama adam galatasaray efsanesi olarak ayrıldı bu ülkeden hem saha içi hem saha dışı davranışlarıyla.
sonuçta melo futbol için ideal ve olgun bir yaşta juventus'tan geldi, de jong ise futbolu bırakmış şekilde amerika'dan.
bakıyoruz; şu dandik türkiye ligi'nde şampiyon olan takımın ön liberosu atiba diye bir adam. kariyerine bakıyorsun felipe melo'nun tek bacağı etmez. melo'muz olsaydı, takım ne bu kadar dağınık gözükürdü ne de savunma anlamında bu kadar çaresizliğe düşerdi. belki beklerin kalitesizliği ve stoperlerin eksikliği de göze çarpacaktı ama en can alıcı nokta olan orta sahada bu durumlara kesinlikle düşmezdik.
selçuk'un tüm berbatlığına rağmen felipe melo orta sahayı yine derleyip toparlardı. zaten türkiye için ne derece ileri düzey bir futbolcu olduğunu neredeyse tüm yaz antreman yapmadan geldiği 2012-2013 sezonu başına rağmen, takımın en iyi sezonlarından birini geçirmesinde yine büyük pay sahibiydi. ayrıca 2014-2015 sezonu ortasında bel fıtığı ameliyatına rağmen rekor düzeyd egeri dönüp yine şampiyonluğu almamızdaki payını unutamam.
sen takımın ileri ucuna dünya yıldızı adamları da koysan orta sahan iyi değilse hiçbir şey yapamazsın. galatasaray'ın sertliğinin %50'si melo'ydu işte. o gitti gideli mıy mıy, kolayca rakip tarafından üstünlük sağlanan ve sertlik olarak çok geride bir takım olduk.
tabi bu demek değil ki de jong gibi son kullanma tarihi geçmiş çöpleri takıma dolduralım "ya tutarsa" diye. hiçbirimiz 2011'de melo geldiğinde nasıl oynayacağını tahmin edemiyorduk ama adam galatasaray efsanesi olarak ayrıldı bu ülkeden hem saha içi hem saha dışı davranışlarıyla.
sonuçta melo futbol için ideal ve olgun bir yaşta juventus'tan geldi, de jong ise futbolu bırakmış şekilde amerika'dan.