11285
eskisi gibi değildi diyerek gönderilişi makul gösterilmeye çalışılan futbolcumuzdu. ama bu takımdan giderken bu takım hala şampiyondu, hala derbi kaybetmiyordu, hala da en çok korkulan futbolcumuzdu. giderken yaşı 31'di, 53 günlük sakatlıktan zımba gibi dönen bir manyaktı. eskisi gibi değildi elbet ama katkı vermiyor muydu yani? üstelik yaş faktörünü saymazsak neden futbolu gerilemişti diye bir sormak lazım.
12-13 sezonuna geri dönelim. son yılların en iyi galatasaray'ını 11-12 sezonunda zaten izlemiştik. ama 12-13 sezonunda o kadar çok transfer yanlışı yapıldı ki o takımın büyüsü bir anda kaçıverdi. hamit, amrabat, dany, burak ve umut transferlerinin katkısından ziyade oyun yapımıza vurduğu darbeden bahsetmek lazım. bu 5'i de ilk bakışta yanlış transferdi ve nitekim beklenen de oldu. çok eleştirildiler ve galatasaray kalibresinde olmadığını iddia edenler de çoğunluktaydı. ujfalusi'nin beklenmeyen sakatlığının futbol hayatını bitirmesi, elmander'in sakatlık sonrası eski randımanına kavuşamayışı, engin'in aptal 11 maçlık cezası da bu kötü durumun tuzu biberi oldu. zaten bundan sonra emre, semih ve selçuk da eskisi gibi olamadı ve futbol olarak muazzam gerilediler. takım güya kağıt üzerinde duruyordu ama sihri kaçmıştı. işte orada sneijder, drogba transferleri devreye girdi ve takım bir anda havaya girip ligi ve avrupa'yı bir daha salladı. ama kalıcı iyi futbol kaybolmuştu ve aysal-terim krizi filizlenmeye başlamıştı. galatasaray'ı kötü günler bekliyordu. ve tüm bu çalkantılı dönemde felipe melo 3 lig şampiyonluğu, 2 türkiye kupası, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali, 1 şampiyonlar ligi ikinci turun baş mimarlarından biriydi. tek kelimeyle respect amk.
işte ben bu şartlarda melo'nun galatasaray'da geçirdiği 4 sezonun değerlendirilmesini istiyorum. 11-12 sezonundaki rüya takımdan muslera ve melo dışında herkesin saf dışı olması melo'yu değerli yapıyor. melo'nun illa ki oyunu biraz düştü. hem yaş faktörü hem de takımdaki istikrarsızlık melo'yu etkiledi. ama melo direndi ve selçuk'un aksine bu adam ölmedi dedirtti. ve neden yanlış yaptık? 28 yaşındaki melo daha iyi diye 32 yaşındaki melo değersiz değildi. 30 yaşındaki hagi daha iyi diye 34 yaşındaki hagi değersiz olamaz. kabul edin işte. iyi transfer yapılsa bile transferin tutması çok zor olan bir galatasaray'da melo'yu 31 yaşında göndermek aptallıktı. ve bu aptallığın bedelini hala ödüyoruz ve ibret almıyoruz. ibret derken sneijder meselesini kast ediyorum. tarih tekerrür etti işte.
12-13 sezonuna geri dönelim. son yılların en iyi galatasaray'ını 11-12 sezonunda zaten izlemiştik. ama 12-13 sezonunda o kadar çok transfer yanlışı yapıldı ki o takımın büyüsü bir anda kaçıverdi. hamit, amrabat, dany, burak ve umut transferlerinin katkısından ziyade oyun yapımıza vurduğu darbeden bahsetmek lazım. bu 5'i de ilk bakışta yanlış transferdi ve nitekim beklenen de oldu. çok eleştirildiler ve galatasaray kalibresinde olmadığını iddia edenler de çoğunluktaydı. ujfalusi'nin beklenmeyen sakatlığının futbol hayatını bitirmesi, elmander'in sakatlık sonrası eski randımanına kavuşamayışı, engin'in aptal 11 maçlık cezası da bu kötü durumun tuzu biberi oldu. zaten bundan sonra emre, semih ve selçuk da eskisi gibi olamadı ve futbol olarak muazzam gerilediler. takım güya kağıt üzerinde duruyordu ama sihri kaçmıştı. işte orada sneijder, drogba transferleri devreye girdi ve takım bir anda havaya girip ligi ve avrupa'yı bir daha salladı. ama kalıcı iyi futbol kaybolmuştu ve aysal-terim krizi filizlenmeye başlamıştı. galatasaray'ı kötü günler bekliyordu. ve tüm bu çalkantılı dönemde felipe melo 3 lig şampiyonluğu, 2 türkiye kupası, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali, 1 şampiyonlar ligi ikinci turun baş mimarlarından biriydi. tek kelimeyle respect amk.
işte ben bu şartlarda melo'nun galatasaray'da geçirdiği 4 sezonun değerlendirilmesini istiyorum. 11-12 sezonundaki rüya takımdan muslera ve melo dışında herkesin saf dışı olması melo'yu değerli yapıyor. melo'nun illa ki oyunu biraz düştü. hem yaş faktörü hem de takımdaki istikrarsızlık melo'yu etkiledi. ama melo direndi ve selçuk'un aksine bu adam ölmedi dedirtti. ve neden yanlış yaptık? 28 yaşındaki melo daha iyi diye 32 yaşındaki melo değersiz değildi. 30 yaşındaki hagi daha iyi diye 34 yaşındaki hagi değersiz olamaz. kabul edin işte. iyi transfer yapılsa bile transferin tutması çok zor olan bir galatasaray'da melo'yu 31 yaşında göndermek aptallıktı. ve bu aptallığın bedelini hala ödüyoruz ve ibret almıyoruz. ibret derken sneijder meselesini kast ediyorum. tarih tekerrür etti işte.