297
bu maci canli seyrettim. size biraz macin hikayesinden bahsetmek istiyorum. tam 5 saat inanilmaz bir yagmur altinda arac kullanarak ulastim östersunds'a. hava 8 derece civariydi. bir yerde durup bir bardak kahve almak icin kafe'ye kosana kadar 10 saniye icinde sirilsiklam oluyordunuz.
galatasaray'dan umudum zaten yoktu, önceki yorumlarima bakabilirsiniz. macin bu sekilde sonuclanacagini az cok biliyordum zaten. o nedenle yolda su biriktilerine girdikce ve kelle koltukta gidince insan, "ulan bu galatasaray icin deger mi?" diye sorguluyor durumu ama icindeki ask baska tabii. gidiyorsun. feda olsun sari-kirmizi renklere.
östersunds'a vardigimda hava acikti. kuru ve temiz bir hava vardi. hatta gunesliydi diyebilirim. kendime bir restoran aradim yemek yemek icin. butun ilce turk ve galatasaray bayraklariyla suslenmis, her yerde "hos geldiniz galatasaray" yaziyordu. ucretsiz wi-fi taraftarlarin hizmetindeydi. galatasarayli taraftarlara ucretsiz park etmeleri icin özel izin bile vermislerdi. sokaklar sakin, taskinligin gurultunun olmadigi, karnaval havasinda bir ortamda östersunds, onlar icin bu tarihi ana cok guzel hazirlanmisti. konukseverlik en iyi seviyedeydi. yemegimi yerken dursun özbek geldi. oturdu purosunu yakti. halk ile kucaklasti. aslinda kötu biri degil ama kötu bir baskan dursun özbek. giyimi, kusami ve tavirlari o bizim elinde fransiz sarapli, fularli baskan tiplerinin hicbirine benzemiyor.
ligtv, kanal d spikerleri ve bir kac unlu spor yazari ile beraber ayni restoranda yedik yemeklerimizi. sonra meydana gittim. ultraslan ve galatasaray isvec dernegi ile herkes meydanda toplandi. polisler etrafimizi cevirdiler ve hatta turkce bilen diyalog polisleri bile vardi. toplandik ve 1.5 km kadar mesafedeki stada kadar bagira cagira gittik. yoldan gecenlere ve bize el sallayan tum ilce sakinlerine karanfil vererek yuruduk. en ufak dahi taskinlik veya olay olmadi. polislerin bizi koyun cobani gibi takip etmeleri disinda beni rahatsiz eden bir sey yoktu. ha bir de ultraslan ile yuruyorsan reislerin önune gecmek yasakmis onu ögrenmis oldum.
stada girdik, hava iyice kötulesti. 6-7 derecede "aptal islatan" denilen hafif bir yagmur basladi. butun mac boyunca surekli esen ruzgar ile birlikte insani donduran ve kasim ayindaymis gibi hissettiren dondurucu havayi kahveyle ve cayla kirmaya calistim. bizim takim isinmaya cikti, butun stadda alkis kiyamet. rakip takim taraftarlari da alkisladilar ama onlar sahaya ciktiginda bizim centilmen ultraslan rakibi yuhalamaya basladi. tipik...
aklimdan hep "ulan galatasaray! bu berbat havada, bu korkunc yagmurda 450 km direksiyon salladim, bir o kadar da dönusu var bunun. bu köylulere 5 tane atmazsan bir daha hicbir macina gelmem" diye söylendim durdum mac baslayana kadar. rakip oyuncularin gözunden ates cikiyordu resmen. o kadar iyi konsantre olmuslardi ki anlatamam. bizim takim da "bu ne soguk amina koyim bitse de gitsek" tavirlari hakimdi. ev sahibi maca hizli basladi ve ilk 20 dakika bizim bulundugumuz tarafta gecti mac. muslera'yi kedimi yakindan gördum. yeni kazagi on numara olmus. usuyordu aslanim, ustumdeki montu cikarip vermek istedim kediye hediye.
mac hakkinda konusmaya gerek yok, pozisyona bile giremeden yenildik ama aldigim ufak sesli notlar var mac esnasinda.
muslera : bildigimiz kedi, onun yeri hic degismez gönlumde.
linnes: diger ruhsuzlara göre yine iyi görundu gözume. alisik oldugu saha ve alisik oldugu havada oynadi. bence siritmadi.
carole: bize geldigi gunden bu zamana kadar oynadigi en kotu maciydi. rezaletti. icinden gecti rakip köy takimi.
maicon: henuz canli görmemisler icin söyleyeyim hayvan gibi bir fizigi var. izbandut resmen. sert ve korkutucu bir oyuncu. ancak kivrak degil ve son derece yavas. ben hazir geldi diye biliyorum, hazir hali buysa canimizi cok yakacak bu adam. pirpir kontracilar karsisinda madara olur bu suratle. servet cetin izledim sanki.
yasin: macta bir seyler yapmak isteyen ve maca iyi konsantre olduguna kanaat getirdigim tek oyuncuydu sanki. ama kapasitesi bu kadar. hic nefes aldirmadilar.
gary: iki kisi ile bastilar. bu adam bruma gibi degil. acik alan kontraya cikan osmanlispor topcusu. kendisinden 3-5 mac iyi performans görebiliriz ama markaja dustugunde resmen eziliyor. carole'un da etkisi var bu mactaki kötu performansina ama kapasitesini az cok belli ediyor canli seyredince. hikaye.
tolga: fena degil. ya en azindan capi kadar savasiyor. galatasaray'in orta sahasinda isi yok. o kapasite yok.
selcuk: ne oynadigini ben de anlamadim siz bana anlatin.
sinan: en son taraftar tribune cagirinca gördum. mac boyunca göremedim.
gomis: kalitesi belli. bizim seviye bir futbolcu ama super yavas bir adam. sezon basidir deyip fazla elestirmeyecegim. eren'den kat kat daha iyi olmasina ragmen ceza sahasi golcusu gibi kokuyor. uzun suredir bu kadar yavas bir forvet seyretmemistim.
ahmet: bizim seviyede degil. olmaz bizimle.
tudor: yagmurun hizlandigi kisimlar haric hep saha kenarindaydi. oturdum bir sure sadece kendisini izledim. o kenardaki hareketleri o kadar cirkin geliyor ki insan gicik kapiyor. futbolcu olsam kenarda surekli deli gibi hareketler yapan adami bir sure sonra ciddiye almazdim. adam ceza sahasi icindeki en tehlikeli oyuncusunu eren ile degisti ya la!
eren: bizim forvetimiz degil. bu seviyede degil malesef.
sahaya iki tane pkk'li girdi. önumdeki fener formali ve östersunds'u desteklemeye gelmis diger iki pkk'li da alkisladi. butun stad yuhladi apo propagandasi yapan teröristleri. östersunds gol atinca bagirmalar sevinmeler. dedim suradan ucayim ustlerine ama tuttum kendimi. burasi isvec suclu sen olursun.
mac bitti, otobusler geldi ve bizi sehre biraktilar. olaysiz dagildik. aracima bindim 5 saat yol geldim. icimde en ufak dahi umit kalmamisti takimima. bitmisiz biz.
yol git git bitmiyor ben yol bitmedikce her km'de biraz daha pismanlik duyuyorum maca gittigim icin.
bir galatasarayli olarak bu kadar utandigim baska bir mac daha zor hatirliyorum.
galatasaray'dan umudum zaten yoktu, önceki yorumlarima bakabilirsiniz. macin bu sekilde sonuclanacagini az cok biliyordum zaten. o nedenle yolda su biriktilerine girdikce ve kelle koltukta gidince insan, "ulan bu galatasaray icin deger mi?" diye sorguluyor durumu ama icindeki ask baska tabii. gidiyorsun. feda olsun sari-kirmizi renklere.
östersunds'a vardigimda hava acikti. kuru ve temiz bir hava vardi. hatta gunesliydi diyebilirim. kendime bir restoran aradim yemek yemek icin. butun ilce turk ve galatasaray bayraklariyla suslenmis, her yerde "hos geldiniz galatasaray" yaziyordu. ucretsiz wi-fi taraftarlarin hizmetindeydi. galatasarayli taraftarlara ucretsiz park etmeleri icin özel izin bile vermislerdi. sokaklar sakin, taskinligin gurultunun olmadigi, karnaval havasinda bir ortamda östersunds, onlar icin bu tarihi ana cok guzel hazirlanmisti. konukseverlik en iyi seviyedeydi. yemegimi yerken dursun özbek geldi. oturdu purosunu yakti. halk ile kucaklasti. aslinda kötu biri degil ama kötu bir baskan dursun özbek. giyimi, kusami ve tavirlari o bizim elinde fransiz sarapli, fularli baskan tiplerinin hicbirine benzemiyor.
ligtv, kanal d spikerleri ve bir kac unlu spor yazari ile beraber ayni restoranda yedik yemeklerimizi. sonra meydana gittim. ultraslan ve galatasaray isvec dernegi ile herkes meydanda toplandi. polisler etrafimizi cevirdiler ve hatta turkce bilen diyalog polisleri bile vardi. toplandik ve 1.5 km kadar mesafedeki stada kadar bagira cagira gittik. yoldan gecenlere ve bize el sallayan tum ilce sakinlerine karanfil vererek yuruduk. en ufak dahi taskinlik veya olay olmadi. polislerin bizi koyun cobani gibi takip etmeleri disinda beni rahatsiz eden bir sey yoktu. ha bir de ultraslan ile yuruyorsan reislerin önune gecmek yasakmis onu ögrenmis oldum.
stada girdik, hava iyice kötulesti. 6-7 derecede "aptal islatan" denilen hafif bir yagmur basladi. butun mac boyunca surekli esen ruzgar ile birlikte insani donduran ve kasim ayindaymis gibi hissettiren dondurucu havayi kahveyle ve cayla kirmaya calistim. bizim takim isinmaya cikti, butun stadda alkis kiyamet. rakip takim taraftarlari da alkisladilar ama onlar sahaya ciktiginda bizim centilmen ultraslan rakibi yuhalamaya basladi. tipik...
aklimdan hep "ulan galatasaray! bu berbat havada, bu korkunc yagmurda 450 km direksiyon salladim, bir o kadar da dönusu var bunun. bu köylulere 5 tane atmazsan bir daha hicbir macina gelmem" diye söylendim durdum mac baslayana kadar. rakip oyuncularin gözunden ates cikiyordu resmen. o kadar iyi konsantre olmuslardi ki anlatamam. bizim takim da "bu ne soguk amina koyim bitse de gitsek" tavirlari hakimdi. ev sahibi maca hizli basladi ve ilk 20 dakika bizim bulundugumuz tarafta gecti mac. muslera'yi kedimi yakindan gördum. yeni kazagi on numara olmus. usuyordu aslanim, ustumdeki montu cikarip vermek istedim kediye hediye.
mac hakkinda konusmaya gerek yok, pozisyona bile giremeden yenildik ama aldigim ufak sesli notlar var mac esnasinda.
muslera : bildigimiz kedi, onun yeri hic degismez gönlumde.
linnes: diger ruhsuzlara göre yine iyi görundu gözume. alisik oldugu saha ve alisik oldugu havada oynadi. bence siritmadi.
carole: bize geldigi gunden bu zamana kadar oynadigi en kotu maciydi. rezaletti. icinden gecti rakip köy takimi.
maicon: henuz canli görmemisler icin söyleyeyim hayvan gibi bir fizigi var. izbandut resmen. sert ve korkutucu bir oyuncu. ancak kivrak degil ve son derece yavas. ben hazir geldi diye biliyorum, hazir hali buysa canimizi cok yakacak bu adam. pirpir kontracilar karsisinda madara olur bu suratle. servet cetin izledim sanki.
yasin: macta bir seyler yapmak isteyen ve maca iyi konsantre olduguna kanaat getirdigim tek oyuncuydu sanki. ama kapasitesi bu kadar. hic nefes aldirmadilar.
gary: iki kisi ile bastilar. bu adam bruma gibi degil. acik alan kontraya cikan osmanlispor topcusu. kendisinden 3-5 mac iyi performans görebiliriz ama markaja dustugunde resmen eziliyor. carole'un da etkisi var bu mactaki kötu performansina ama kapasitesini az cok belli ediyor canli seyredince. hikaye.
tolga: fena degil. ya en azindan capi kadar savasiyor. galatasaray'in orta sahasinda isi yok. o kapasite yok.
selcuk: ne oynadigini ben de anlamadim siz bana anlatin.
sinan: en son taraftar tribune cagirinca gördum. mac boyunca göremedim.
gomis: kalitesi belli. bizim seviye bir futbolcu ama super yavas bir adam. sezon basidir deyip fazla elestirmeyecegim. eren'den kat kat daha iyi olmasina ragmen ceza sahasi golcusu gibi kokuyor. uzun suredir bu kadar yavas bir forvet seyretmemistim.
ahmet: bizim seviyede degil. olmaz bizimle.
tudor: yagmurun hizlandigi kisimlar haric hep saha kenarindaydi. oturdum bir sure sadece kendisini izledim. o kenardaki hareketleri o kadar cirkin geliyor ki insan gicik kapiyor. futbolcu olsam kenarda surekli deli gibi hareketler yapan adami bir sure sonra ciddiye almazdim. adam ceza sahasi icindeki en tehlikeli oyuncusunu eren ile degisti ya la!
eren: bizim forvetimiz degil. bu seviyede degil malesef.
sahaya iki tane pkk'li girdi. önumdeki fener formali ve östersunds'u desteklemeye gelmis diger iki pkk'li da alkisladi. butun stad yuhladi apo propagandasi yapan teröristleri. östersunds gol atinca bagirmalar sevinmeler. dedim suradan ucayim ustlerine ama tuttum kendimi. burasi isvec suclu sen olursun.
mac bitti, otobusler geldi ve bizi sehre biraktilar. olaysiz dagildik. aracima bindim 5 saat yol geldim. icimde en ufak dahi umit kalmamisti takimima. bitmisiz biz.
yol git git bitmiyor ben yol bitmedikce her km'de biraz daha pismanlik duyuyorum maca gittigim icin.
bir galatasarayli olarak bu kadar utandigim baska bir mac daha zor hatirliyorum.