198
maalesef tudor'un göz göre göre verdiği maç. o dönem cezalı olduğum için mecburen şimdi yazıyorum.
maça 3-4-3 ile başlıyorsun ama stoperlerin cavanda, semih ve carole, üçünün de pres altında top kullanma yetenekleri içler acısı. trabzonspor deli gibi önde basıyor, bu sebeple stoperlerden topu çıkaramıyorsun. ortasaha oyuncularının zaten top çıkarma özelliği yok. sneijder ve bruma geriye top almaya gelse rakip yarısahada oyuncun kalmayacak. çünkü 3-4-3'ün temel esprisi bu adamların serbest biçimde oynayıp enerjilerini hücuma saklayabilmeleri zaten. onları da geri çekersen 3-6-1'e dönmüş olursun. kısacası sistem çöküyor, trabzonspor sürklase ettiği ilk yarıyı 1-0 önde kapatıyor, bir topu da direkten dönüyor. senin ise kontrataktan doğan yalnız iki tane etkisiz pozisyonun var.
buna rağmen devre arasında sistem değiştirmiyorsun, oyuncu da değiştirmiyorsun. sanki sorun oyuncuların motivasyonuymuş gibi "hadi aslanlarım alın şu maçı" diye gaz verip yolluyorsun. ikinci yarı başlayalı 5 dakika dolmadan linnes top kaptırıyor, defanstaki her oyuncu pozisyonunu kaybediyor, ortasaha oyuncuları önde yakalanıyor, yusuf yazıcı elini kolunu sallaya sallaya ikinci golü atıyor. o dakikadan sonra trabzonspor 10 kişiyle "çanakkale geçilmez" oynayacağı için zaten maç bitiyor. şansın yaver giderse maksimum bir puan alabilirsin, maalesef onu da alamıyorsun.
işin enteresan tarafı tudor'un maçtan sonra "trabzonspor'un bu kadar atak oynamasını beklemiyorduk" diye röportaj vermesi. hocam beklemiyordun ve ilk yarıyı bu sebeple yenik kapattın, sorun yok herkes yanılabilir. iyi de ikinci yarıda neden aynı iflas etmiş taktikle çıkıyorsun? baktın trabzonspor beklemediğin şekilde atak oynuyor, o zaman sen de ikinci yarıya ona göre çık. rakibinin beklerinin arkasına pas at, 4'lü defansa dönüp kanatlardan yüklen, beklerini aktif biçimde hücuma çıkar. 3-4-3'le zaten hiç şansın yok. tudor bu maçın ikinci yarısına hangi mantıkla çıktı gerçekten anlayamadım.
umarım tudor'un yaşadığı bu maça özel bir akıl tutulmasıdır.
maça 3-4-3 ile başlıyorsun ama stoperlerin cavanda, semih ve carole, üçünün de pres altında top kullanma yetenekleri içler acısı. trabzonspor deli gibi önde basıyor, bu sebeple stoperlerden topu çıkaramıyorsun. ortasaha oyuncularının zaten top çıkarma özelliği yok. sneijder ve bruma geriye top almaya gelse rakip yarısahada oyuncun kalmayacak. çünkü 3-4-3'ün temel esprisi bu adamların serbest biçimde oynayıp enerjilerini hücuma saklayabilmeleri zaten. onları da geri çekersen 3-6-1'e dönmüş olursun. kısacası sistem çöküyor, trabzonspor sürklase ettiği ilk yarıyı 1-0 önde kapatıyor, bir topu da direkten dönüyor. senin ise kontrataktan doğan yalnız iki tane etkisiz pozisyonun var.
buna rağmen devre arasında sistem değiştirmiyorsun, oyuncu da değiştirmiyorsun. sanki sorun oyuncuların motivasyonuymuş gibi "hadi aslanlarım alın şu maçı" diye gaz verip yolluyorsun. ikinci yarı başlayalı 5 dakika dolmadan linnes top kaptırıyor, defanstaki her oyuncu pozisyonunu kaybediyor, ortasaha oyuncuları önde yakalanıyor, yusuf yazıcı elini kolunu sallaya sallaya ikinci golü atıyor. o dakikadan sonra trabzonspor 10 kişiyle "çanakkale geçilmez" oynayacağı için zaten maç bitiyor. şansın yaver giderse maksimum bir puan alabilirsin, maalesef onu da alamıyorsun.
işin enteresan tarafı tudor'un maçtan sonra "trabzonspor'un bu kadar atak oynamasını beklemiyorduk" diye röportaj vermesi. hocam beklemiyordun ve ilk yarıyı bu sebeple yenik kapattın, sorun yok herkes yanılabilir. iyi de ikinci yarıda neden aynı iflas etmiş taktikle çıkıyorsun? baktın trabzonspor beklemediğin şekilde atak oynuyor, o zaman sen de ikinci yarıya ona göre çık. rakibinin beklerinin arkasına pas at, 4'lü defansa dönüp kanatlardan yüklen, beklerini aktif biçimde hücuma çıkar. 3-4-3'le zaten hiç şansın yok. tudor bu maçın ikinci yarısına hangi mantıkla çıktı gerçekten anlayamadım.
umarım tudor'un yaşadığı bu maça özel bir akıl tutulmasıdır.