• 62
    fatih terim'e kırgınız, kızgınız ama bu kadar da değil. birinin tek büyük başarısı; diğerinin oluşturduğu makine gibi işleyen düzene sahip takımda taffarel, hagi ve popescu'nun yerini birkaç isimle doldurup üçüncülük kazanmasıdır. ki onda bile bu büyük dehanın kadro belirlerken mustafa izzet'i, sakat okan buruk'u kadroda tutup tayfun korkut'u kadrodan çıkarması; brezilya maçında yıldıray baştürk'ü oyundan alması ve maçı tersine çevirmesi gibi tuhaf hareketlerini unutmayın. belki de turnuvalar tarihindeki en şanslı kuralarla ilerleyebildik. tarihin muhtemelen en güçlü milli takımı, kosta rika'yı averajla geçebilip üst tura kalabildi. letonya'ya elenirken başımızda yine malum kişi vardı.

    fatih terim güçsüz takım almaz denilmiş. 96/97 galatasaray kadrosuna bakmanızı tavsiye ederim. bir önceki yılı hüsranla bitiren kadrodan üstelik saunders, kubilay, friedel gibi isimler kaybedilmiş. ligin başlamasına az bir süre kala herkesin yaşıyla dalga geçtiği hagi kadroya katılmıştı. bunun dışında karabük'ten vedat alındı; bir de forvete adrian knup. adrian knup da nerdeyse hiç verim vermeden geri gitti. yani yaz döneminde yapılan transferlerle gümbür gümbür gelen, psikolojik üstünlük sağlayacak durumda bir takım yoktu ortada. kalecisi hayrettin demirbaş olan bir kadro ya daha nasıl anlatılır ki.

    o takım ligin ilk yarısını 50 gol atarak 44 puanla lider kapattı. o yılki takım, türkiye liglerinde gördüğüm en dominant galatasaray olmuştur. üzerine gelen topu tutabilecek biri kalede bulunsa o yıl psg'yi eleyebilecek noktaya erişmiştik. loko'lu, lama'lı, rai'li, leonardo'lu psg'yi. o takıma içerde dört attığımız maç nedense olması gereken değeri göremedi.

    bu mevzi belli ki çok uzar ama koyunun olmadığı yerde, keçi yine abdurrahman çelebi olmuş.
App Store'dan indirin Google Play'den alın