24
büyük takımların en önemli gücü iç sahalarıdır. iç sahada ise maçlar bazen oyunla, bazen formayla, bazen hakem baskı altına alınarak kazanılır. bu saydığım 3 kazanma yolu ise taraftar olmadan mümkün değildir.
ben ilk maçıma 3 yaşında gitmişim, hatırlamıyorum bile. bu süre içinde izlediğim bütün geri dönüşlerde öncü hep taraftardı. "top oynamadan" kazanılan bütün maçlarda da, son dakika penaltılarında da... taraftar oyunun bir gerçeğidir. taraftar da maçtan eve geldiği zaman yorulmalıdır, efor sarf etmelidir. yani, taraftar da "oynamalıdır".
başlığa konu olan "yeni peydahlanan ırk" ise başarı olduğunda stada gelen, tüketicidir, müşteridir. hatta ve hatta rica ediyorum yakından tanıdığınız bu "ırk"tan insan varsa dikkat edin bunlara. kendi yaşamlarında da kendilerine, çevrelerine veya toplumsal hayata hiç bir şey katmazlar sadece tüketirler. zaten dışarıdaki hayatlarının stat tutumuna yansımasıdır bu.
ve yazık ki statlar bu tiplere kalacak.
ben ilk maçıma 3 yaşında gitmişim, hatırlamıyorum bile. bu süre içinde izlediğim bütün geri dönüşlerde öncü hep taraftardı. "top oynamadan" kazanılan bütün maçlarda da, son dakika penaltılarında da... taraftar oyunun bir gerçeğidir. taraftar da maçtan eve geldiği zaman yorulmalıdır, efor sarf etmelidir. yani, taraftar da "oynamalıdır".
başlığa konu olan "yeni peydahlanan ırk" ise başarı olduğunda stada gelen, tüketicidir, müşteridir. hatta ve hatta rica ediyorum yakından tanıdığınız bu "ırk"tan insan varsa dikkat edin bunlara. kendi yaşamlarında da kendilerine, çevrelerine veya toplumsal hayata hiç bir şey katmazlar sadece tüketirler. zaten dışarıdaki hayatlarının stat tutumuna yansımasıdır bu.
ve yazık ki statlar bu tiplere kalacak.