489
maç bitiminden* bu zamana kadar bekledim. öyle sinirlendim ki...
maç esnasında veya hemen sonrasında futbolculara ağzıma geleni saymak da adetim değil. zira burası yeri değil. hamza hoca tabiriyle "kendi içimizden hallettik" o işi. bu ana kadar bekledim yazmak için. peki...
cavanda'nın istatistiklerini sunarak başlayalım.
kendisi süper ligde oynanan 15 maçın 12'sinde ilk 18'e alındı. 5 maç oynadı. bir defa ilk onbir başladı. 4 sefer sonradan girdi. oynadığı ve aldığı süreler şu şekilde:
24 eylül 2016 beşiktaş galatasaray maçı ----------- 79. dakikada oyuna giriyor.
2 ekim 2016 galatasaray antalyaspor maçı -------- 45. dakikada oyuna giriyor.
15 ekim 2016 gençlerbirliği galatasaray maçı ----- 53. dakikada oyuna giriyor.
22 ekim 2016 galatasaray trabzonspor maçı ------ ilk onbir başladığı tek maç ve 68. dakikada oyundan alınıyor.
20 kasım 2016 fenerbahçe galatasaray maçı ----- 71. dakikada oyuna giriyor.
toplam oyunda kalma süresi ---------------------------- 180 dakika (maçlar 90 dakika olarak hesaplandı, ilave süreler hesaba katılmadı.)
oynayabileceği maksimum süre ------------------------ 1080 dakika (ilk 18'e alındığı süre hesaplandı.)
oynama yüzdesi ------------------------------------------ %16.7
yani oynayabileceği maçların sadece %16.7 'sinde oynayabilmiş. görünen o ki hocanın kafasında an itibariyle 3. sağ bek konumunda. empati yapıyorum. şu an cavanda'yım...
takıma yeni katıldım. hocanın planlarında şu ana kadar pek yer işgal edememişim. önümde de kendi sahamızda oynayacağımız ve zayıf bir rakip söz konusu. ilk onbir başlayacağım tebliğ edilmiş. bu maçta ne yaparım?
hadi diyelim ki yeteneksizim...
koşarım, çabalarım, olabildiğince atlet özelliklerimi ön plana çıkarırım vs...
ama bu kadar lakayt, bu kadar vurdum duymaz, bu kadar adi (bayağı, sıradan anlamında) bir oyun oynamam. kafaca kendimi takımdan bu kadar soyutlamam.
sadece birkaç maç kımıldandı diye galatasaray'a transfer olan bir oyuncudan söz ediyoruz. yani trabzon'da dünyaları yaratmadı. buraya nasıl bir kafayla geldi bilmiyorum ama bunun farkına varıp, kendini toparlaması lazım.
ya en azından şunu söyle kendine kardeşim...
"ben bu takımda atletik performansı en üst düzey oyunculardan biriyim. bu noktada fark yaratarak, doğru zamanda doğru işler yapabilirim. gençlerbirliği maçında* olduğu gibi, ikinci yarı da olsa oyuna girerek serdar gürler'in etkinliğini azaltıp, onun oyundan çıkmasına vesile oldum. yani gerekli noktada, atletik performansıma başvurup verim alabilirsin hocam."
ayıp ediyorsun...
maç esnasında veya hemen sonrasında futbolculara ağzıma geleni saymak da adetim değil. zira burası yeri değil. hamza hoca tabiriyle "kendi içimizden hallettik" o işi. bu ana kadar bekledim yazmak için. peki...
cavanda'nın istatistiklerini sunarak başlayalım.
kendisi süper ligde oynanan 15 maçın 12'sinde ilk 18'e alındı. 5 maç oynadı. bir defa ilk onbir başladı. 4 sefer sonradan girdi. oynadığı ve aldığı süreler şu şekilde:
24 eylül 2016 beşiktaş galatasaray maçı ----------- 79. dakikada oyuna giriyor.
2 ekim 2016 galatasaray antalyaspor maçı -------- 45. dakikada oyuna giriyor.
15 ekim 2016 gençlerbirliği galatasaray maçı ----- 53. dakikada oyuna giriyor.
22 ekim 2016 galatasaray trabzonspor maçı ------ ilk onbir başladığı tek maç ve 68. dakikada oyundan alınıyor.
20 kasım 2016 fenerbahçe galatasaray maçı ----- 71. dakikada oyuna giriyor.
toplam oyunda kalma süresi ---------------------------- 180 dakika (maçlar 90 dakika olarak hesaplandı, ilave süreler hesaba katılmadı.)
oynayabileceği maksimum süre ------------------------ 1080 dakika (ilk 18'e alındığı süre hesaplandı.)
oynama yüzdesi ------------------------------------------ %16.7
yani oynayabileceği maçların sadece %16.7 'sinde oynayabilmiş. görünen o ki hocanın kafasında an itibariyle 3. sağ bek konumunda. empati yapıyorum. şu an cavanda'yım...
takıma yeni katıldım. hocanın planlarında şu ana kadar pek yer işgal edememişim. önümde de kendi sahamızda oynayacağımız ve zayıf bir rakip söz konusu. ilk onbir başlayacağım tebliğ edilmiş. bu maçta ne yaparım?
hadi diyelim ki yeteneksizim...
koşarım, çabalarım, olabildiğince atlet özelliklerimi ön plana çıkarırım vs...
ama bu kadar lakayt, bu kadar vurdum duymaz, bu kadar adi (bayağı, sıradan anlamında) bir oyun oynamam. kafaca kendimi takımdan bu kadar soyutlamam.
sadece birkaç maç kımıldandı diye galatasaray'a transfer olan bir oyuncudan söz ediyoruz. yani trabzon'da dünyaları yaratmadı. buraya nasıl bir kafayla geldi bilmiyorum ama bunun farkına varıp, kendini toparlaması lazım.
ya en azından şunu söyle kendine kardeşim...
"ben bu takımda atletik performansı en üst düzey oyunculardan biriyim. bu noktada fark yaratarak, doğru zamanda doğru işler yapabilirim. gençlerbirliği maçında* olduğu gibi, ikinci yarı da olsa oyuna girerek serdar gürler'in etkinliğini azaltıp, onun oyundan çıkmasına vesile oldum. yani gerekli noktada, atletik performansıma başvurup verim alabilirsin hocam."
ayıp ediyorsun...
