331
yaklaşık ilk 18 dakika hatasız bir futbol oynadığımız maç. tüm güçleriyle kapanan ve savunma anlamında galatarasay’a açık vermemeye çalışan antalyaspor’u açmaya çalıştık. sağlı sollu her yerden denedik ama beklenen gol bir türlü gelemedi. 18. dakikada da "sürpriz" olarak nitelendirebileceğimiz bir gol yedik; fakat savunmasının göbeğinde oynayan hakan balta- chedjou ikilisi bu golün gelebileceğini, 24 eylül 2016 beşiktaş galatasaray maçında gözler önüne sermişti. kısacası oyun olarak her ne kadar üstün olursak olalım bu golü yememiz çok da sürpriz değildi. ceza sahamıza yapılan ilk ortanın gol olması, yine pozisyonlarını yanlış almaları ve oldukça yavaş kalmalarıyla doğrudan ilgiliydi.
sneijder'in sakatlığı sonrasında zoraki 4-4-2'ye geçiş yaptık ve çift santrforla rakibe gol için yüklendik. maçı izlerken zoraki 4-4-2'ye geçişimizden sonra bu sistemin bize çok yakıştığını bir kez daha anımsadım. sonuçta sakatlıktan yeni çıkan, henüz tam hazır olmamasına rağmen bitiricilik konusunda dünya futbolunda -bana göre- ilk 5'te yer aldığını düşündüğüm podolski'nin iki golüyle maçı güzelce çevirmesini bildik.
bir iki kelam da bruma için etmekte fayda var... bruma'nın beşiktaş maçında attığı gol zaten artmakta olan öz güvenini ikiye katlayacağını düşünüyordum. nitekim yanılmadım da. antalya maçında geriye düşüşümüzden sonraki hücum aksiyonlarımızda neredeyse tek başına sorumluluk almaya çalıştı. 4-4-2'ye geçimizden sonra da kendisine daha fazla opsiyon bulabileceği bir oyun anlayışına geçtik ve podolski'nin ilk golünde çantadan adeta tavşan çıkararak asisti yaptı. öz güveni ve gol arzusunu taktir etmekle birlikte, biraz da kolektif oyununu geliştirmesini umuyorum. zira eren'e çok net bir şekilde asist yapabileceği bir pozisyonda ayak içi plaseyle kalecinin soluna kesti ve golü yapamadı. tabii gol olsa kimse bu pozisyona takılmayabilirdi; fakat yine de irdelemekte fayda var diye düşünüyorum. eren'e pas atması gol ihtimalini %200 daha arttıracaktı. kendisini geliştirebildiğini ve ileriye gittiğine tanık olduğumuz için bu yönünü de geliştirecektir diye düşünüyorum. seviyoruz seni bruma.
sneijder'in sakatlığı sonrasında zoraki 4-4-2'ye geçiş yaptık ve çift santrforla rakibe gol için yüklendik. maçı izlerken zoraki 4-4-2'ye geçişimizden sonra bu sistemin bize çok yakıştığını bir kez daha anımsadım. sonuçta sakatlıktan yeni çıkan, henüz tam hazır olmamasına rağmen bitiricilik konusunda dünya futbolunda -bana göre- ilk 5'te yer aldığını düşündüğüm podolski'nin iki golüyle maçı güzelce çevirmesini bildik.
bir iki kelam da bruma için etmekte fayda var... bruma'nın beşiktaş maçında attığı gol zaten artmakta olan öz güvenini ikiye katlayacağını düşünüyordum. nitekim yanılmadım da. antalya maçında geriye düşüşümüzden sonraki hücum aksiyonlarımızda neredeyse tek başına sorumluluk almaya çalıştı. 4-4-2'ye geçimizden sonra da kendisine daha fazla opsiyon bulabileceği bir oyun anlayışına geçtik ve podolski'nin ilk golünde çantadan adeta tavşan çıkararak asisti yaptı. öz güveni ve gol arzusunu taktir etmekle birlikte, biraz da kolektif oyununu geliştirmesini umuyorum. zira eren'e çok net bir şekilde asist yapabileceği bir pozisyonda ayak içi plaseyle kalecinin soluna kesti ve golü yapamadı. tabii gol olsa kimse bu pozisyona takılmayabilirdi; fakat yine de irdelemekte fayda var diye düşünüyorum. eren'e pas atması gol ihtimalini %200 daha arttıracaktı. kendisini geliştirebildiğini ve ileriye gittiğine tanık olduğumuz için bu yönünü de geliştirecektir diye düşünüyorum. seviyoruz seni bruma.