4791
hamza hamzaoğlu kendisini bir ilk 11 oyuncusuna dönüştürene kadar 60'larda oyuna girip, deli danalar gibi koşup baskı yapan, rotasyonda kullanılabilecek bir oyuncuydu. hatta 11'de oynamaya başlamadan önce taraftar genel olarak severdi mücadelesinden ötürü. yeteneksiz falan ama sahada her şeyini veriyor diye düşünülüyordu. hatta hangi maç olduğunu hatırlamıyorum ama gittiğim bir maçta herkese tepki gösterirken tribün, umut'un mücadelesinden ötürü, top ayağına geldiğinde alkışlıyor, umut bulut tezahuratları yapıyordu. ben de şahsen rotasyon oyuncusu olarak takımda olmasını istiyordum.
daha sonra hamzaoğlu ile beraber ilk 11'de oynama sayısı arttı. hamza kanatta bile oynattı kendisini. zaten yeteneği kısıtlı bir adam olan umut, oynama süresi de arttıkça, bu yetenek eksikliği daha da göze batmaya başladı. tepkiler çığ gibi büyüdü. hamza'nın sezona burak-umut forvet ikilisiyle başlaması ve umut'la ilgili sözleşme açıklamaları da işin tuzu biberi oldu. umut artık kendi sahasında bile seyirci tepkisinden korkan, psikolojik olarak hiç rahat olmayan ve bu oyununa da yansıyan sorunlu bir oyuncuya dönüştü. o dönemde gelen tepkileri anlıyordum ancak çoğu abartıya kaçıyordu. hatta bir maçta burnu kırılmıştı, ona rağmen oynamaya devam etmişti umut. bu kadarını da hak etmiyor, adam yeteneksiz ama elinden gelen mücadeleyi veriyor, burnu kırılsa bile oynuyor diye düşünüyordum.
umut bütün bu kötü günleri yaşarken bir de üstüne güvenpark terörist saldırısında babasını kaybetti. o gün düşündüğüm şey, umut bulut'la kariyeri bitene kadar sözleşme imzalanmasıydı. galatasaray, babasını da kaybetmiş umut'a sahip çıkmalıydı.
bütün yeteneksizliğine rağmen, mücadelesi ve babasını kaybettiği olaydan ötürü hep iyi gözle bakmaya çalıştım kendisine. ta ki bu sezon başı galatasaray'dan ayrılmadan önce kuruşuna kadar parasını kovalaması, üstüne yaptığı iğrenç açıklamalara kadar. umut bu yaptıklarıyla hakkında daha önce düşündüğüm bütün şeyler için pişman etti. klasik bir türk futbolcusu mentalitesinde olduğunu gösterdi. eğer bir suçlu arıyorsan umutçum, seni paragöz olarak gösterdiğini düşündüğün, üzerinde algı operasyonu yapan levent nazifoğlu'na falan bakma hiç, senin bu kulüpten gitmenle sonuçlanan tüm bu olaylar canım hamza hocanla başlamıştır, hamza hocanla bir görüş.
öyle veya böyle, galatasaray berbat bir karakterde olan, klasik türk futbolcusu kafasındaki bir isimden kurtulmuştur. kendisine zamanında üzülüp, hakkında olumlu düşündüğüm günlere yanarım. kayserispor'la kümede kalma mücadelesinde başarılar umutçum.
daha sonra hamzaoğlu ile beraber ilk 11'de oynama sayısı arttı. hamza kanatta bile oynattı kendisini. zaten yeteneği kısıtlı bir adam olan umut, oynama süresi de arttıkça, bu yetenek eksikliği daha da göze batmaya başladı. tepkiler çığ gibi büyüdü. hamza'nın sezona burak-umut forvet ikilisiyle başlaması ve umut'la ilgili sözleşme açıklamaları da işin tuzu biberi oldu. umut artık kendi sahasında bile seyirci tepkisinden korkan, psikolojik olarak hiç rahat olmayan ve bu oyununa da yansıyan sorunlu bir oyuncuya dönüştü. o dönemde gelen tepkileri anlıyordum ancak çoğu abartıya kaçıyordu. hatta bir maçta burnu kırılmıştı, ona rağmen oynamaya devam etmişti umut. bu kadarını da hak etmiyor, adam yeteneksiz ama elinden gelen mücadeleyi veriyor, burnu kırılsa bile oynuyor diye düşünüyordum.
umut bütün bu kötü günleri yaşarken bir de üstüne güvenpark terörist saldırısında babasını kaybetti. o gün düşündüğüm şey, umut bulut'la kariyeri bitene kadar sözleşme imzalanmasıydı. galatasaray, babasını da kaybetmiş umut'a sahip çıkmalıydı.
bütün yeteneksizliğine rağmen, mücadelesi ve babasını kaybettiği olaydan ötürü hep iyi gözle bakmaya çalıştım kendisine. ta ki bu sezon başı galatasaray'dan ayrılmadan önce kuruşuna kadar parasını kovalaması, üstüne yaptığı iğrenç açıklamalara kadar. umut bu yaptıklarıyla hakkında daha önce düşündüğüm bütün şeyler için pişman etti. klasik bir türk futbolcusu mentalitesinde olduğunu gösterdi. eğer bir suçlu arıyorsan umutçum, seni paragöz olarak gösterdiğini düşündüğün, üzerinde algı operasyonu yapan levent nazifoğlu'na falan bakma hiç, senin bu kulüpten gitmenle sonuçlanan tüm bu olaylar canım hamza hocanla başlamıştır, hamza hocanla bir görüş.
öyle veya böyle, galatasaray berbat bir karakterde olan, klasik türk futbolcusu kafasındaki bir isimden kurtulmuştur. kendisine zamanında üzülüp, hakkında olumlu düşündüğüm günlere yanarım. kayserispor'la kümede kalma mücadelesinde başarılar umutçum.