11
eski türkiye dönemlerinde yetişmiş olan çok büyük bir sanatçıydı. sadece sanatçı da değildi, aynı zamanda topluma yol gösteren bir aydındı. yakışıklılığını ön plana alıp çok daha farklı bir sanat yaşamı geçirebilirdi. lakin parasız ve düzenin dışında kalmayı göze alarak toplumsal filmler yapmayı seçti. ne yazık ki televizyonlarda köprüsüyle, barajıyla, raylı sistemleriyle övünen yeni türkiye adlı oluşum, zeki alasya, metin akpınar, kemal sunal, şener şen, hulusi kentmen, barış manço, cem karaca ve adını yazmakla bitiremeyeceğimiz, sanatıyla topluma ışık saçmış nitelikli aydınlar ve sanatçılar yetiştiremiyor. sokaktaki çocuğun bile oyun oynarken gözlerinden nefret duygusunu alıyorum. ne kadar kötü bir yer haline geldi memleketimiz, farkında mıyız? iki binli yıllarla birlikte bu ülkede vatandaşa sanat diye sunulan şey kurtlar vadileri, ensest ilişkileri anlatan ve yeteneği ile değil, fiziğiyle iş yapan, sanatçı demeye dilimin varmadığı, sadece her gün tv'de gösterildiği için ünlü olan tiplerin oynadığı anlamsız diziler oldu. televizyonu her açtığında şer ve kötülük gören bir nesilden ne fayda bekliyoruz ki? köprüyü, barajı japona nükleer santrali de ruslara yaptırabiliyoruz ama sanatı onlardan alamıyoruz. kendimize özgü değerlerimizi bir bir yok ediyoruz. elbette herkesin bir ömrü var, bir vadesi var bu yaşamda ancak gittikçe kötüleşen bu ortamda tarık akanlar da zamansız göçünce insan daha oksijensiz, daha güçsüz hissediyor kendisini. geride kalanlarına sabır, kendisine de allah'tan rahmet diliyorum. unutulmayacaksın damat ferit...