11500
kendi özelimde wesley sneijderi değerlendirmek istiyorum.
şimdi buradan hiçbir arkadaşla maç yapmadım ama kendimi şöyle tanıtayım. halı sahalarda öyle çok koşan tiplerden değilim ama çok da az koşmam. çalım özelliğim hiç yoktur ama temiz bi ayağım vardır, iyi vururum, tekpas ve ince oynamayı severim. bu sene içinde aynı hafta içinde iki tane maç yaptık. iki maçta da rakibin kadrosu aynıydı.
birinci maç: bizim kadroda çok iyi anlaştığım bi arkadaşım var, adı oğuzhan. ben ona "drogbam benim" derim. birbirimizin hal tavırlarından anlarız nereye pas atacağımızı, nereye koşu yapacağımızı. defansta da ahmet vardı, kendisi dan dun toplara vurmaz ayağa oynar. ben diyim pique, siz diyin popescu :) maç çok çekişmeli oldu ama hayatımda en lezzet aldığım maçtı. sıradan bir halı saha maçı olmasına rağmen o kadar kompakt oynadık ki. defans-orta saha bağlantısı çok iyiydi. hep ayağa pas yaptık. hücumdaki paslaşmalarımızsa orgazmdan daha zevkliydi.
ikinci maç: benim bu oğuzhan ve ahmet ikinci maça gelemediler. yerlerine forvete turgut, defansa ferhat geldi. tahmin edebileceğiniz gibi inanılmaz boktan maç oldu bizim için. ferhat bütün topları ileri dandun vurdu, o ilk maçtaki paslaşmalardan eser kalmadı. turgut desen zaten.. emenikeye iyi forvet diyen fenerlinin teki :( bir insan aldığı tüm topları kaleye mi abanır beyler..:( neyse bense ikinci maçta hiçbir varlık gösteremedim haliyle. normalde çok sakin mizaçlı olan ben hayatımda etmediğim kadar küfür ettim o maçta. sonuç da bizim için hüsran oldu.
kıssadan hisse çıkaracak olursak baylar, sneijder kötü oynuyorsa ben o selçuk denen adamda suç ararım. bu kadar temposuz. bu kadar mıymıntı oynadığı için adam gibi riboundları alamıyoruz, o dönmeyen beli yüzünden oyunu kuramıyoruz.
son olarak abv turgut ...
şimdi buradan hiçbir arkadaşla maç yapmadım ama kendimi şöyle tanıtayım. halı sahalarda öyle çok koşan tiplerden değilim ama çok da az koşmam. çalım özelliğim hiç yoktur ama temiz bi ayağım vardır, iyi vururum, tekpas ve ince oynamayı severim. bu sene içinde aynı hafta içinde iki tane maç yaptık. iki maçta da rakibin kadrosu aynıydı.
birinci maç: bizim kadroda çok iyi anlaştığım bi arkadaşım var, adı oğuzhan. ben ona "drogbam benim" derim. birbirimizin hal tavırlarından anlarız nereye pas atacağımızı, nereye koşu yapacağımızı. defansta da ahmet vardı, kendisi dan dun toplara vurmaz ayağa oynar. ben diyim pique, siz diyin popescu :) maç çok çekişmeli oldu ama hayatımda en lezzet aldığım maçtı. sıradan bir halı saha maçı olmasına rağmen o kadar kompakt oynadık ki. defans-orta saha bağlantısı çok iyiydi. hep ayağa pas yaptık. hücumdaki paslaşmalarımızsa orgazmdan daha zevkliydi.
ikinci maç: benim bu oğuzhan ve ahmet ikinci maça gelemediler. yerlerine forvete turgut, defansa ferhat geldi. tahmin edebileceğiniz gibi inanılmaz boktan maç oldu bizim için. ferhat bütün topları ileri dandun vurdu, o ilk maçtaki paslaşmalardan eser kalmadı. turgut desen zaten.. emenikeye iyi forvet diyen fenerlinin teki :( bir insan aldığı tüm topları kaleye mi abanır beyler..:( neyse bense ikinci maçta hiçbir varlık gösteremedim haliyle. normalde çok sakin mizaçlı olan ben hayatımda etmediğim kadar küfür ettim o maçta. sonuç da bizim için hüsran oldu.
kıssadan hisse çıkaracak olursak baylar, sneijder kötü oynuyorsa ben o selçuk denen adamda suç ararım. bu kadar temposuz. bu kadar mıymıntı oynadığı için adam gibi riboundları alamıyoruz, o dönmeyen beli yüzünden oyunu kuramıyoruz.
son olarak abv turgut ...
