4699
aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor...
https://www.youtube.com/watch?v=XyGA9NYZ0-E
inter'e ikinci gelişinde aslan payı moratti'nindi; 2008'de boştaki mou'yu kapıp mancini'ye yol vermişti, belki onun vicdan azabıyla olsa gerek büyük hissedar thohir'i de ikna edip 2014'te takımın başına bir kez daha gelmesini sağlamıştı sinyorun. kasım ayında göreve başladığı 14-15 sezonunda takımın kaderini veya futbolunu çok da değiştirecek dokunuşları olmadı. takıma alışıyor diye kimse de gıkını çıkarmadı. geçen yaz takımdaki gereksiz elemanlar gönderildi, kovacic satıldı ve eline büyük bir kaynak geçti. yönetimin o konuda allah'ı var, bir dediğini iki etmemeye gayret gösterdiler: kondogbia, perisic, melo, telles, miranda, murillo, jovetic, ljajic gibi kalifiye elemanlar ya satın alındı ya kiralandı ama sonuçta emrine amade edildi. geçen yaz yanılmıyorsam tüm hazırlık maçlarını kaybetmişti takım ama lige iyi başlamışlardı. iyi başlamışlardı derken oyunu değil de skorları kastediyorum. çoğu maçta kabız bir oyun sergileyen inter, tek farklı skorlarla maç ala ala ligin ilk yarısını lider kapatmayı da başardı. devre arasında forvet mevkisine eder de getirildi ama ligin ikinci yarısı takım götün götün gitti. mancini, rotasyonun suyunu çıkarmaya başladığı yetmezmiş formasyon konusunda da deneysel takılmaya başladı. kah 4'lü kah 3'lü savunma, bazen tek bazen çift forvet derken işler iyice sarpa sardı ve ligi 4. bitirebildiler ki bir ara milan ve fiorentina'nın nefesini de enselerinde hissettiler. bu yaz yönetimde büyük değişiklik oldu, bilindiği üzere. moratti kendine ait hisselerin hepsini, thohir ise kendine ait hisselerin çoğunluğunu çinlilere sattı. şu an çinliler kulübün yüzde yetmişine, thohir ise yüzde otuzuna sahip. yalnız gene sezar'ın hakkını sezar'a verelim; beklere ansaldi ve caner, orta sahaya banega ve son olarak sağ açığa candreva getirildi... şu an takımın eksiği yok gibi bir şey, belki melo ve medel'in aksadığı dmc'ye muteber bir eleman (lass, luiz gustavo, witsel?) getirilebilir ki yönetimin bu konuda da çalıştığı söyleniyor. ha, şunu da söylemek gerek ki adamlar ellerindeki kadrodan kimseyi de satmadılar, hem de ffp kıskacındayken ve iyi teklifler almışken... amma velakin, gel gör ki hocayla yönetim arasındaki huzursuzluk tavan yapmış vaziyette. mancini cephesindeki hoşnutsuzluğu kimi transfer isteklerinin tam karşılanmamasına kimi de 2017'de bitecek sözleşmesinin uzatılması yönünde herhangi bir teklif gelmemiş olmasına bağlıyor. yönetim ise önceki bir buçuk sezondan ötürü zaten temkinli davranıyordu, üstüne bir de hazırlık maçlarında tüm rakipler takımın içinden geçince iyice soğudular mancini'den. taraftar zaten sağa sola #manciniout yazıp duruyor. son dakika değişikliklerinden, rotasyonlarından, formasyon denemelerinden ve ranocchia'ya olan sevgisinden yakınıyorlar.
şimdi thohir'in çinli büyük ortakları ikna ettiği ve mancini'yi el birliğiyle sepetleyecekleri iyice ayyuka çıkmış vaziyette. böyle bir söylenti zaten vardı da dün akşamdan beri iş kesinleşme yönünde seyrediyor, belki de ayrılık gerçekleşmiştir bile ben şu an bu satırları yazarken. yerine gelecek ismi bile belirlemiş adamlar: frank de boer.
https://www.youtube.com/watch?v=XyGA9NYZ0-E
inter'e ikinci gelişinde aslan payı moratti'nindi; 2008'de boştaki mou'yu kapıp mancini'ye yol vermişti, belki onun vicdan azabıyla olsa gerek büyük hissedar thohir'i de ikna edip 2014'te takımın başına bir kez daha gelmesini sağlamıştı sinyorun. kasım ayında göreve başladığı 14-15 sezonunda takımın kaderini veya futbolunu çok da değiştirecek dokunuşları olmadı. takıma alışıyor diye kimse de gıkını çıkarmadı. geçen yaz takımdaki gereksiz elemanlar gönderildi, kovacic satıldı ve eline büyük bir kaynak geçti. yönetimin o konuda allah'ı var, bir dediğini iki etmemeye gayret gösterdiler: kondogbia, perisic, melo, telles, miranda, murillo, jovetic, ljajic gibi kalifiye elemanlar ya satın alındı ya kiralandı ama sonuçta emrine amade edildi. geçen yaz yanılmıyorsam tüm hazırlık maçlarını kaybetmişti takım ama lige iyi başlamışlardı. iyi başlamışlardı derken oyunu değil de skorları kastediyorum. çoğu maçta kabız bir oyun sergileyen inter, tek farklı skorlarla maç ala ala ligin ilk yarısını lider kapatmayı da başardı. devre arasında forvet mevkisine eder de getirildi ama ligin ikinci yarısı takım götün götün gitti. mancini, rotasyonun suyunu çıkarmaya başladığı yetmezmiş formasyon konusunda da deneysel takılmaya başladı. kah 4'lü kah 3'lü savunma, bazen tek bazen çift forvet derken işler iyice sarpa sardı ve ligi 4. bitirebildiler ki bir ara milan ve fiorentina'nın nefesini de enselerinde hissettiler. bu yaz yönetimde büyük değişiklik oldu, bilindiği üzere. moratti kendine ait hisselerin hepsini, thohir ise kendine ait hisselerin çoğunluğunu çinlilere sattı. şu an çinliler kulübün yüzde yetmişine, thohir ise yüzde otuzuna sahip. yalnız gene sezar'ın hakkını sezar'a verelim; beklere ansaldi ve caner, orta sahaya banega ve son olarak sağ açığa candreva getirildi... şu an takımın eksiği yok gibi bir şey, belki melo ve medel'in aksadığı dmc'ye muteber bir eleman (lass, luiz gustavo, witsel?) getirilebilir ki yönetimin bu konuda da çalıştığı söyleniyor. ha, şunu da söylemek gerek ki adamlar ellerindeki kadrodan kimseyi de satmadılar, hem de ffp kıskacındayken ve iyi teklifler almışken... amma velakin, gel gör ki hocayla yönetim arasındaki huzursuzluk tavan yapmış vaziyette. mancini cephesindeki hoşnutsuzluğu kimi transfer isteklerinin tam karşılanmamasına kimi de 2017'de bitecek sözleşmesinin uzatılması yönünde herhangi bir teklif gelmemiş olmasına bağlıyor. yönetim ise önceki bir buçuk sezondan ötürü zaten temkinli davranıyordu, üstüne bir de hazırlık maçlarında tüm rakipler takımın içinden geçince iyice soğudular mancini'den. taraftar zaten sağa sola #manciniout yazıp duruyor. son dakika değişikliklerinden, rotasyonlarından, formasyon denemelerinden ve ranocchia'ya olan sevgisinden yakınıyorlar.
şimdi thohir'in çinli büyük ortakları ikna ettiği ve mancini'yi el birliğiyle sepetleyecekleri iyice ayyuka çıkmış vaziyette. böyle bir söylenti zaten vardı da dün akşamdan beri iş kesinleşme yönünde seyrediyor, belki de ayrılık gerçekleşmiştir bile ben şu an bu satırları yazarken. yerine gelecek ismi bile belirlemiş adamlar: frank de boer.
