11
--- alıntı ---
maç öncesi mevzular ve sebahattin reis ..
galatasaray - arsenal (mayıs 2000)
maç için kopenhag'a avrupa'nın dört bir yanından türkler akıyordu, biz de gazeteci olarak orda yerimizi almıştık.
maça daha 2 gün vardı, hatta futbolcular bile gelmemişti ama finalin bir ismi ingiliz diğeri ise türk olunca olay çıkmaması imkansızdı. biz de bu olayları takip edebilmek için kopenhag'a erken gitmiştik.
15 mayıs : sabah erkenden çıkıp şehrin en büyük meydanı olan tivoli meydanı'na gitmiştik. her tarafta dostça görüntüler vardı. ingilizler ve bizimkiler beraber foto çektiriyordu ama bunlar maça aileleriyle gelmiş olanlardı. holiganları biraz araştırdığımızda gündüzleri dinlendiklerini geceleri ise içip olay çıkardıklarını öğrenmiştik.
bizimkiler de ise leeds maçından dolayı galatasaray tribünün kalbi olarak adlandırılan tayfanin çok büyük bir kısmı gelememişti maça. sadece sebahattin ve birkaç arkadaşı gözümüze çarpıyordu istanbul'dan.
ama ortalıkta almanya, hollanda gibi ülkelerden gelen gençler vardı, gördüğümüz kadarıyla da sebahattin bu gençleri organize etmeye çalışıyordu... gece olduğunda bize gelen haberde meydana yakın bir barda olay çıktığı bildirildi. hemen oraya koştuk biz gittiğimizde polis olayları yatıştırmıştı. ingilizler barın içindeydi, türkler ise kapıda. polis kapıyı kapatmış bizimkileri içeri sokmuyordu.
bir genç o sırada kapıya yaklaştı polise bir şeyler söyledi, tam dönerken koşarak kapıya bir tekme atti, tam o anda kapı açıldı ve ingilizler çekerek bizimkini içeriye aldı. barın dış kısmı full camdı. dışardaki türkler bu görüntünün ardında taşlarla camları kırıp içeri girdiler ve burdaki ingilizleri kötü benzettiler. bizimkiler çıktığında içerde bıçaklanmış bir ingiliz vardı.
16 mayıs : gece yaşanan olaylardan dolayı iki taraf da grup şeklinde dolaşıyordu ve neredeyse her tarafta küçük olaylar oluyordu, ama bunlar 3-5 kişinin yaptığı kavgalardı.
akşama do ğru yine bir kavga haberi geldi, bara gittiğimizde bir ingiliz hastaneye kaldırılıyordu. yine geç kalmıştık, olay çıkmış ve bizimkiler yine üstün gelmişti.
17 mayıs : olayın kokusu burnumuza geliyordu. bugün kötü şeyler olacaktı. meydanda kameralarımızla bekliyorduk. meydan tamamiyle türklerle doluydu. 6-7 bin t ürk meydandaydı. her taraf sarı kırmızıydı. arada ingiliz de görüyorduk ama bunlar yaşı baya büyük ailelerdi.
öğlene doğru bir haber geldi; ''500 civarı ingiliz meydana doğru geliyordu, ve bu sırada onları görmüştük, evet 500 kadarlardı ama yüzlerinden intikam okunuyordu. caddenin karşısına gelince durmuşlardı. meydanin o tarafina bakan kısmında bizim gençler toplanmaya başlamıştı. ellerinde kemer şişe hatta bıçak olanları vardı.
tam bu sırada meydanin diğer tarafinda bir ses yükseldi. yaklaşık 500 kişilik bir ingiliz grup arkadan saldırmıştı; ''yeeeeeee...'' ... tam bu sırada cadde tarafındaki ingilizler de saldırıya geçti. bu saldırı karşısında bizimkiler tamamen şok olmuştu. çok iyi, planlı bir saldırıydı. organize saldırıyorlardı. bizimkilerde direniş vardı ama kişiseldi bunlar org. bi hareket yoktu.
bu arada gözlerimiz sebahattin'i ve de gençleri arıyordu ama hiçbiri yoktu ortada. yanımdaki arkadaşımın: ''nerdesin s ebahattin'' dediğini duyduğuma eminim.
ingilizler meydanın ortasında birleşmişti. bizimkiler ise kaçacak yer arıyordu. direnenler çok azdı. dedigim gibi kişisel direnişti ve bir işe yaramıyordu. ve tam bu sırada meydana çıkan bir caddeden bir ses geldi. sanki gök yarılıyordu : ''ya allah bismillah allahu ekber''
bir an binler yürüyor sanmıştık ve işte bizimkiler geliyordu. en önde sebahattin, arkasında inanmış yürekli 300-400 civarı bir grup. meydanın başına gelince durdular. ingilizlerin dikkati oraya yönelmişti. sebahattin elini kaldırdı ve bir kez daha bağırdı : ''ya allah bismillah allahu ekber'' ve arkasındakilerle birlikte meydana giriş yaptı. ingilizlerin üstüne açmışız bir şekilde saldırıyordu. az önce ortalığı yakıp yıkan ingilizler şimdi kaçoyordu. yere düşenlere defalarca vuruluyordu. sebahattin'in geldiğini gören diğer türkler(kaçanlar) geri dönüyotdu. onlar da kaptığı sandalye, fırça, kemer vs. ingilizlere saldırmaya başlamışlardı. elindeki büyük türk bayrağını bırakmayan bir türk'e saldırıyordu ingilizler diger tarafta. sebahattin ordusu oraya yöneldi, o aslan parçası genç de kurtarılmıştı.
bu savasta kazanılmıştı. meydanın ortasında toplanıldı, en önde o, türk bayrağı. herkes sustu
sebahattin ağzını bir kez daha açtı : ''dağğ başınıı duman almıışşşş....
--- alıntı ---
şu yazı ilgili ne desem gg. nasıl bir kafadır anlamak mümkün değil iki tarafı da. yok gözler sebahattin'i aramış da ya allah bismillah'mış sanki binlerce kişi geliyormuş. sebahattin'in ordusuymuş. bu kafadaki insanlar bitmediği veya azalmadığı sürece bi bok olmaz bizden. ingilizlerde suç yok mu? tabi ki var, en az onlar da bizimkiler kadar iğrenç ama müsaadenizle beni kendi takımımın taraftarı ilgilendiriyor. azalarak bitmeniz dileğiyle, hepinizden iğreniyorum.
maç öncesi mevzular ve sebahattin reis ..
galatasaray - arsenal (mayıs 2000)
maç için kopenhag'a avrupa'nın dört bir yanından türkler akıyordu, biz de gazeteci olarak orda yerimizi almıştık.
maça daha 2 gün vardı, hatta futbolcular bile gelmemişti ama finalin bir ismi ingiliz diğeri ise türk olunca olay çıkmaması imkansızdı. biz de bu olayları takip edebilmek için kopenhag'a erken gitmiştik.
15 mayıs : sabah erkenden çıkıp şehrin en büyük meydanı olan tivoli meydanı'na gitmiştik. her tarafta dostça görüntüler vardı. ingilizler ve bizimkiler beraber foto çektiriyordu ama bunlar maça aileleriyle gelmiş olanlardı. holiganları biraz araştırdığımızda gündüzleri dinlendiklerini geceleri ise içip olay çıkardıklarını öğrenmiştik.
bizimkiler de ise leeds maçından dolayı galatasaray tribünün kalbi olarak adlandırılan tayfanin çok büyük bir kısmı gelememişti maça. sadece sebahattin ve birkaç arkadaşı gözümüze çarpıyordu istanbul'dan.
ama ortalıkta almanya, hollanda gibi ülkelerden gelen gençler vardı, gördüğümüz kadarıyla da sebahattin bu gençleri organize etmeye çalışıyordu... gece olduğunda bize gelen haberde meydana yakın bir barda olay çıktığı bildirildi. hemen oraya koştuk biz gittiğimizde polis olayları yatıştırmıştı. ingilizler barın içindeydi, türkler ise kapıda. polis kapıyı kapatmış bizimkileri içeri sokmuyordu.
bir genç o sırada kapıya yaklaştı polise bir şeyler söyledi, tam dönerken koşarak kapıya bir tekme atti, tam o anda kapı açıldı ve ingilizler çekerek bizimkini içeriye aldı. barın dış kısmı full camdı. dışardaki türkler bu görüntünün ardında taşlarla camları kırıp içeri girdiler ve burdaki ingilizleri kötü benzettiler. bizimkiler çıktığında içerde bıçaklanmış bir ingiliz vardı.
16 mayıs : gece yaşanan olaylardan dolayı iki taraf da grup şeklinde dolaşıyordu ve neredeyse her tarafta küçük olaylar oluyordu, ama bunlar 3-5 kişinin yaptığı kavgalardı.
akşama do ğru yine bir kavga haberi geldi, bara gittiğimizde bir ingiliz hastaneye kaldırılıyordu. yine geç kalmıştık, olay çıkmış ve bizimkiler yine üstün gelmişti.
17 mayıs : olayın kokusu burnumuza geliyordu. bugün kötü şeyler olacaktı. meydanda kameralarımızla bekliyorduk. meydan tamamiyle türklerle doluydu. 6-7 bin t ürk meydandaydı. her taraf sarı kırmızıydı. arada ingiliz de görüyorduk ama bunlar yaşı baya büyük ailelerdi.
öğlene doğru bir haber geldi; ''500 civarı ingiliz meydana doğru geliyordu, ve bu sırada onları görmüştük, evet 500 kadarlardı ama yüzlerinden intikam okunuyordu. caddenin karşısına gelince durmuşlardı. meydanin o tarafina bakan kısmında bizim gençler toplanmaya başlamıştı. ellerinde kemer şişe hatta bıçak olanları vardı.
tam bu sırada meydanin diğer tarafinda bir ses yükseldi. yaklaşık 500 kişilik bir ingiliz grup arkadan saldırmıştı; ''yeeeeeee...'' ... tam bu sırada cadde tarafındaki ingilizler de saldırıya geçti. bu saldırı karşısında bizimkiler tamamen şok olmuştu. çok iyi, planlı bir saldırıydı. organize saldırıyorlardı. bizimkilerde direniş vardı ama kişiseldi bunlar org. bi hareket yoktu.
bu arada gözlerimiz sebahattin'i ve de gençleri arıyordu ama hiçbiri yoktu ortada. yanımdaki arkadaşımın: ''nerdesin s ebahattin'' dediğini duyduğuma eminim.
ingilizler meydanın ortasında birleşmişti. bizimkiler ise kaçacak yer arıyordu. direnenler çok azdı. dedigim gibi kişisel direnişti ve bir işe yaramıyordu. ve tam bu sırada meydana çıkan bir caddeden bir ses geldi. sanki gök yarılıyordu : ''ya allah bismillah allahu ekber''
bir an binler yürüyor sanmıştık ve işte bizimkiler geliyordu. en önde sebahattin, arkasında inanmış yürekli 300-400 civarı bir grup. meydanın başına gelince durdular. ingilizlerin dikkati oraya yönelmişti. sebahattin elini kaldırdı ve bir kez daha bağırdı : ''ya allah bismillah allahu ekber'' ve arkasındakilerle birlikte meydana giriş yaptı. ingilizlerin üstüne açmışız bir şekilde saldırıyordu. az önce ortalığı yakıp yıkan ingilizler şimdi kaçoyordu. yere düşenlere defalarca vuruluyordu. sebahattin'in geldiğini gören diğer türkler(kaçanlar) geri dönüyotdu. onlar da kaptığı sandalye, fırça, kemer vs. ingilizlere saldırmaya başlamışlardı. elindeki büyük türk bayrağını bırakmayan bir türk'e saldırıyordu ingilizler diger tarafta. sebahattin ordusu oraya yöneldi, o aslan parçası genç de kurtarılmıştı.
bu savasta kazanılmıştı. meydanın ortasında toplanıldı, en önde o, türk bayrağı. herkes sustu
sebahattin ağzını bir kez daha açtı : ''dağğ başınıı duman almıışşşş....
--- alıntı ---
şu yazı ilgili ne desem gg. nasıl bir kafadır anlamak mümkün değil iki tarafı da. yok gözler sebahattin'i aramış da ya allah bismillah'mış sanki binlerce kişi geliyormuş. sebahattin'in ordusuymuş. bu kafadaki insanlar bitmediği veya azalmadığı sürece bi bok olmaz bizden. ingilizlerde suç yok mu? tabi ki var, en az onlar da bizimkiler kadar iğrenç ama müsaadenizle beni kendi takımımın taraftarı ilgilendiriyor. azalarak bitmeniz dileğiyle, hepinizden iğreniyorum.