• 37
    johnson'un golüyle fenerbahçe'nin ceza sahasına girmeden kazandığı 2000 yılındaki derbiyi bir kenara bırakırsak; belki de son 20 senede en yüksek beklentiyle gidip en silik futbolu oynadığımız derbi maçı. peri masalı gibi bir sezonun belki nazar boncuğu, belki de peri masalının bir paragrafı idi bu maç. bir gece önce alınan kararla galatasaray taraftarının alışımış toplu gidişin yerine münferit(!) şekilde kadıköy'e gitmesi buyuruldu valilik tarafından. umudun yüksekliğiyle orantılı olarak her kadıköy derbisinin klasiği pankartlardan ziyade bir şampiyonluk maçı edasıyla deplasman tribünü süslenmiş, şampiyonluk alamet-i farikası sarı kırmızı şeritler bile çekilmişti tribüne.

    nitekim güvenlik(!) gerekçesiyle münferiden stada gitmesi istenen galatasaray'lılar, kadıköy'ün ara sokaklarında sayısız "kontrol noktası"ndan geçmek zorunda kaldı. 3 tane genç kadına sırf üzerinde galatasaray forması var diye tacize varıncaya kadar saldıran hayvanlarla ilgili haberler skorun etkisiyle(!) bir görünüp kayboldu. özcimbomlu sezgin bile adeta balayına gelir gibi o zamanlar yeni evlendiği eşiyle beraber tribünün en önünde yerini aldı. bütün sezon yaşananlardan sonra inanç tavan yapmıştı. siyah formalarla sahaya çıkan aslanlar, o dönemler her kadıköy derbisinin klasiği maç başlar başlamaz birkaç önemli pozisyon yakalama geleneğini devam ettirdi. hatta necati'nin kaleciyi de geçip daralan açı yüzünden yan ağlara bıraktığı topta muhtemelen maçı toplu yerlerde izleyenler gol diye ayağa kalktı. o pozisyondan sonra herkes tekrar yerine oturdu, doksan dakika bitene kadar da kalkamadı muhtemelen.

    sağda uğur, solda ferhat ile maça çıkan galatasaray savunması biri ferhat'ın kolay bir çalım yediği pozisyonda appiah'ın yay üzerinden şutu diğeri de kaleciden dönen ve takip edilmeyen pozisyonun rakip oyuncu tarafından tamamlanması sonucu iki basit golle kısa sürede teslim bayrağını çekti. tarihinin en mücadeleci sezonunu oynayan takım o sezon alışkın olunmamış şekilde sahada yokları oynadı. son umut zerrecikleri de saido'nun kırmızı kartı ile tükenirken fenerbahçe'nin 36 pas yaparak attığı dördüncü golü uzunca bir süre gündemde kaldı. nedendir bilinmez aynı gündemde ne fenerbahçe tribünlerinde açılan "götünüzden siktik mi" pankartına, ne de maç sonu yaşananlara yer yoktu...

    o akşam maç sonu 2 saate yakın stadda tutulan, hatta üzerine sahne gösterilerinden aşina olunan büyük spot ışıklar tutularak şov malzemesi yapılan, amigo yücel'in kanatlarından çekiştire çekiştire gezdirdiği hindi ile muhatap edilen galatasaray tribünü haydarpaşa'ya yürütülürken sessizliği birkaç "uni"nin başlattığı tezahürat bozdu. dalga dalga bütün kortejin katıldığı tezahürata yansıyan inanç sezon sonu yaşananların habercisi, belki de sebebi oldu.

    (bkz: yürüyoruz biz bu yolda göğüs gerdik zorluklara)
    (bkz: inat olsun yavşaklara and içtik şampiyonluğa)
App Store'dan indirin Google Play'den alın