7
okuduğunuzu düzgün anlamaya çalışın arkadaşlar. 3 kere çeşitli yollarla neden teknik direktörlerin basit sebeplerle* başarılı ilan edilemeyeceğini, 'o olsaydı böyle olmazdı' diyemeyeceğimizi açıklamaya çalıştım. bir teknik direktöre dair fikrimi barındıran* entrylerde kendimce sebeplerini zaten o entrylerin içerisinde açıklamış bulunmaktayım.
konu sadece bir teknik direktörün performansı da değil, aynı basit mantıkla ve kıstaslarla cevat güler'le arsene wenger'i kıyasladığında sonucun ne kadar saçma olduğunu vurguluyoruz.
dar ve sığ bakış açısıyla bakarsan elbet istediğini başarılı ilan edersin. "eee 11. hafta 5 puan gerisindeyiz lliderin, o zaman takım başarılııı" dersen benim de cesare prandelli'ye başarılı demem gerek. onun gönderilip hamza'nın getirilmesi hataydı demem gerek. prandelli'nin yaptığı açıklamaları, oynattığı oyunu, takımdaki isteksizliği silmem gerek. yeri geldiğinde istikrar diye yazan, sonuç taraftarısınız, tüketim taraftarısınız diyen adam, salt sonuç odaklı bakarak "nassı başarısız olur bu yhaa?" diyor.
hamza'nın yaptığı hataların, yarattığı etkinin, sözleşmesinin iptaliyle son bulacağını sanan adam, elbette ki sonraki bütün başarısızlığın faturasını denizli'ye keser.
kadro'nun yanlış yapılandırılmasının, sezona iyi hazırlanılmamasının, takımın içine girdiği psikoloji ve gruplaşmanın devre arasında yapılacak transferle düzelebileceğini sanan adam, elbetteki "devre arasında forvet alaydınız ya!" gibi bir çözüm sunar.
her gün belirli miktarda arsenik içip öldüğünde, sadece son içtiğin damlayı suçlayamazsın. hataların sonuçları birikimli olarak şiddetini arttırıyor.
bak bu da suç değil. bu da problem değil. bize göre basit gelse de bir fikrindir bu.
hagi'yle alex karşılaştırıp, "ama türkiye liginde istatistikleri alex'in daha iyi, o yüzden alex daha iyi." diyen adamla aynı kafaya; "alex ne oynadı, nasıl oynadı, kime karşı hangi kulvarda oynadı, o zaman çevresinde kim oynuyordu, kaç yaşındaydı, takıma ne kadar liderlik yaptı? alex'in sadece fenerbahçe kariyeri, dünya'nın en büyük kulüplerini görmüş hagi'den iyi bir olmasını nasıl sağlar?" dediğinizde; "sizin de istatistik anlam içermez dışında cevabınız yok yav" cevabı geliyor.
ben "alex daha iyi değil" mi dedim,
yoksa "alex daha iyi dediğin nedenler yeterli değil, her başlıkta 'alex daha büyük oyuncuydu ben alalım dedim siz almadınız, bütün sorumlu sizsiniz, ben haklıyım' diye kafa sikmen yersiz" mi dedim?
ana mesajı anlamadıkça coştu, coştukça yazdı durdu. körü körüne "ben haklıyım" diye gözümüze parmağını sokmanın ne anlamı var. bize göre değilsin. ha ne diyorum, bak senin mantığına göre karşılaştırıyorum, şöyle absürt sonuçlar çıkıyor diyorum.
nedenlerini daha düzgün bir zeminde, daha detaylı açıklarsan, taraftarın şu şu hataları var dediğinde "3 kupalı hoca ulan" tavrını bırakıp, açıklarsan anlarız, savunduğun konunda haklı olup olmadığını? ama bakıyorum, hala anlamadan olmadık şeyler yazıyor, yazmayayım artık açıklamayayım, bırakayım istediği gibi davransın diyorum;
ama bir inat ki durduraksız devam ediyor "hamza çok iyiydi, hamza mükemmeldi, yediniz hamzamın başını" tavırları.
tamam senin eşeğin kancık olsun, hamza mükemmeldi, ben ve benim gibi düşünenler olarak yedik hamza'nın başını.
en haklı sensin.
konu sadece bir teknik direktörün performansı da değil, aynı basit mantıkla ve kıstaslarla cevat güler'le arsene wenger'i kıyasladığında sonucun ne kadar saçma olduğunu vurguluyoruz.
dar ve sığ bakış açısıyla bakarsan elbet istediğini başarılı ilan edersin. "eee 11. hafta 5 puan gerisindeyiz lliderin, o zaman takım başarılııı" dersen benim de cesare prandelli'ye başarılı demem gerek. onun gönderilip hamza'nın getirilmesi hataydı demem gerek. prandelli'nin yaptığı açıklamaları, oynattığı oyunu, takımdaki isteksizliği silmem gerek. yeri geldiğinde istikrar diye yazan, sonuç taraftarısınız, tüketim taraftarısınız diyen adam, salt sonuç odaklı bakarak "nassı başarısız olur bu yhaa?" diyor.
hamza'nın yaptığı hataların, yarattığı etkinin, sözleşmesinin iptaliyle son bulacağını sanan adam, elbette ki sonraki bütün başarısızlığın faturasını denizli'ye keser.
kadro'nun yanlış yapılandırılmasının, sezona iyi hazırlanılmamasının, takımın içine girdiği psikoloji ve gruplaşmanın devre arasında yapılacak transferle düzelebileceğini sanan adam, elbetteki "devre arasında forvet alaydınız ya!" gibi bir çözüm sunar.
her gün belirli miktarda arsenik içip öldüğünde, sadece son içtiğin damlayı suçlayamazsın. hataların sonuçları birikimli olarak şiddetini arttırıyor.
bak bu da suç değil. bu da problem değil. bize göre basit gelse de bir fikrindir bu.
hagi'yle alex karşılaştırıp, "ama türkiye liginde istatistikleri alex'in daha iyi, o yüzden alex daha iyi." diyen adamla aynı kafaya; "alex ne oynadı, nasıl oynadı, kime karşı hangi kulvarda oynadı, o zaman çevresinde kim oynuyordu, kaç yaşındaydı, takıma ne kadar liderlik yaptı? alex'in sadece fenerbahçe kariyeri, dünya'nın en büyük kulüplerini görmüş hagi'den iyi bir olmasını nasıl sağlar?" dediğinizde; "sizin de istatistik anlam içermez dışında cevabınız yok yav" cevabı geliyor.
ben "alex daha iyi değil" mi dedim,
yoksa "alex daha iyi dediğin nedenler yeterli değil, her başlıkta 'alex daha büyük oyuncuydu ben alalım dedim siz almadınız, bütün sorumlu sizsiniz, ben haklıyım' diye kafa sikmen yersiz" mi dedim?
ana mesajı anlamadıkça coştu, coştukça yazdı durdu. körü körüne "ben haklıyım" diye gözümüze parmağını sokmanın ne anlamı var. bize göre değilsin. ha ne diyorum, bak senin mantığına göre karşılaştırıyorum, şöyle absürt sonuçlar çıkıyor diyorum.
nedenlerini daha düzgün bir zeminde, daha detaylı açıklarsan, taraftarın şu şu hataları var dediğinde "3 kupalı hoca ulan" tavrını bırakıp, açıklarsan anlarız, savunduğun konunda haklı olup olmadığını? ama bakıyorum, hala anlamadan olmadık şeyler yazıyor, yazmayayım artık açıklamayayım, bırakayım istediği gibi davransın diyorum;
ama bir inat ki durduraksız devam ediyor "hamza çok iyiydi, hamza mükemmeldi, yediniz hamzamın başını" tavırları.
tamam senin eşeğin kancık olsun, hamza mükemmeldi, ben ve benim gibi düşünenler olarak yedik hamza'nın başını.
en haklı sensin.