30
roma'daki ilk sezonunda, çok da yüksek olmayan profilli oyuncuları takıma katarak kafasındaki oyunu takıma entegre etmeyi başarmıştı.
neydi o kafasındaki oyun modeli?
en basit tabirle; sürekli yer değiştiren, ayağında topu fazla tutmayan, her fırsatta ileri oynayan, seri ve etkin bir takım.
ki lille'de de aynı modeli yıllarca seyrettirmiş bir isimdi.
ilk sezonunda başarılı da oldu aslında roma'da.
sonra, "bence" kendisine sorulmadan yapılan sistemine aykırı ama büyük isimlerin transferleriyle bir uyumsuzluk süreci başladı.
ne bu isimler garcia'nın oyununa ayak uydurabildi ne de garcia bu yeni isimlere uygun bir sistem için kafasındaki oyundan vazgeçebildi.
ne yaptı garcia?
yeni isimlerden eski isimlerin işlerini yapmalarını istedi.
bu bir mesaj mıydı yoksa inadı mıydı bilmiyorum.
sonra zaten çöküşün önüne geçmeyi başaramadılar.
sonunda da yollar ayrıldı.
bize gelirse ne olur?
bunu söylemesi çok zor.
bence, önümüzdeki iki sezondan vazgeçip, adamla açık açık konuşup, kardeşim senden büyük başarılar beklemiyoruz. sen de bu iki sene bizden büyük bütçeler bekleme. bütçemiz şu, elimizdeki safralar şunlar. takımı gençleştir. kafandaki sisteme uygun, ulaşabileceğimiz isimler üzerinde beraber yoğunlaşalım.
garcia'nın hâlâ bir şeyler kanıtlamak isteyeceğini düşünüyorum.
bu noktada esas problem, yönetim.
yönetim, yukarda söylediğim felsefeyi önerip bu felsefenin ve kısa vadede sonuçlar ne olursa olsun hocanın arkasında durabilir mi?
hızlı oyun seven garcia, yeniçerilerin kellelerini istediğinde "olur" diyebilir mi?
yeniçerilerin yaratacağı medya manipülasyonlarının önünde durabilir mi yoksa hocayı mı atar ortaya?
bunların hepsi büyük soru işaretleri.
daha uzun da yazmak, garcia'nın yaptıkları ve yapmadıkları üzerinde konuşmak-tartışmak isterim ama şu anda biraz havanda su dövmek olur.
bakalım nelerle karşılacağız...
neydi o kafasındaki oyun modeli?
en basit tabirle; sürekli yer değiştiren, ayağında topu fazla tutmayan, her fırsatta ileri oynayan, seri ve etkin bir takım.
ki lille'de de aynı modeli yıllarca seyrettirmiş bir isimdi.
ilk sezonunda başarılı da oldu aslında roma'da.
sonra, "bence" kendisine sorulmadan yapılan sistemine aykırı ama büyük isimlerin transferleriyle bir uyumsuzluk süreci başladı.
ne bu isimler garcia'nın oyununa ayak uydurabildi ne de garcia bu yeni isimlere uygun bir sistem için kafasındaki oyundan vazgeçebildi.
ne yaptı garcia?
yeni isimlerden eski isimlerin işlerini yapmalarını istedi.
bu bir mesaj mıydı yoksa inadı mıydı bilmiyorum.
sonra zaten çöküşün önüne geçmeyi başaramadılar.
sonunda da yollar ayrıldı.
bize gelirse ne olur?
bunu söylemesi çok zor.
bence, önümüzdeki iki sezondan vazgeçip, adamla açık açık konuşup, kardeşim senden büyük başarılar beklemiyoruz. sen de bu iki sene bizden büyük bütçeler bekleme. bütçemiz şu, elimizdeki safralar şunlar. takımı gençleştir. kafandaki sisteme uygun, ulaşabileceğimiz isimler üzerinde beraber yoğunlaşalım.
garcia'nın hâlâ bir şeyler kanıtlamak isteyeceğini düşünüyorum.
bu noktada esas problem, yönetim.
yönetim, yukarda söylediğim felsefeyi önerip bu felsefenin ve kısa vadede sonuçlar ne olursa olsun hocanın arkasında durabilir mi?
hızlı oyun seven garcia, yeniçerilerin kellelerini istediğinde "olur" diyebilir mi?
yeniçerilerin yaratacağı medya manipülasyonlarının önünde durabilir mi yoksa hocayı mı atar ortaya?
bunların hepsi büyük soru işaretleri.
daha uzun da yazmak, garcia'nın yaptıkları ve yapmadıkları üzerinde konuşmak-tartışmak isterim ama şu anda biraz havanda su dövmek olur.
bakalım nelerle karşılacağız...
