31
malumun ilamıdır. yıllarca beceriksizlerin, ruhsuzların, yeteneksizlerin yedikleri hurmaların götü tırmalama vakti geldi.
bu durumun üç büyük aktörü var.
1. liseli moruklar
bu adamlar yüzünden galatasaray'ı yönetmek, denetlemek, hesap sormak sadece belli bir zümreye ait. bu yüzden hepsi de birbirinin devamı şeklinde beceriksizlikler yapıyor. yeni yüzler, başarılı isimler, zenginler veya sıradan taraftarlar kulübü bir türlü yönetemiyor, denetleyemiyor, yönetimden hesap soramıyor. başkanlık seçimlerine geniş katılım olmuyor, adayların hepsi birbirinin kopyası oluyor. aynı beceriksizlikler defalarca yapılıyor. bu sistem değişmedikçe bu kısır döngü kırılmaz.
2. beceriksiz yöneticiler
bu başlık altına yazmayı hiç istemezdim ama ünal aysal da bunlardan birisi. ancak takımda yıllardır süregelen sistem şu:
kaliteli bir oyuncu satılır. sonra onun yerini doldurmak için başkası alınır. tutmaz. sonra bir başkası. o da tutmaz. sonra başkası başkası derken 5 milyona giden adamın maliyeti ondan sonrakiler yüzünden 15 milyon olmuş. üstelik aldığın katkı koca bir sıfır.
allah aşkına söyleyin keita 5 milyon euro'ya satıldı. ondan sonra eli yüzü düzgün sağ kanat alabildik mi? pino, serdar özkan, engin, hamit, sabri hangisi adam gibi katkı verdi? peki bu adamların maliyeti ne kadar? keita'dan kar mı ettik?
kewell'dan podolski'ye geçen sürede adam gibi bir tane sol açık aldık mı? kaç kişi geldi geçti o soldan. hangisi katkı yaptı?
melo gitti. sonra kim geldi? bilal, jose, donk, jem paul. hangi bir boka yaradı? söyleyin melo'dan kar mı ettik zarar mı?
telles'ten sonra olcan mı, carole mü, hakan mı onun yerini doldurabildi?
burak yılmaz'ın bile -bakın bile diyorum çünkü umut hariç dünyadaki her forvet ondan daha iyidir.- yerini dolduramadınız.
fatih terim gitti mancini geldi. o gitti prandelli. o gitti hamza. o gitti denizli. o gitti bilmem kim. o da gidecek. sürekli hoca yollayın. allah'tan bazıları tazminat almadı. alsalar bugün sahaya çıkacak forma bulamayız.
bir adam yollayınca yerine 15 tane adam alıyoruz. hiçbiri de bir boka yaramıyor. yeter artık. bu kadar kör olmayın. bu kadar mal olmayın ey yöneticiler! buraya bir de sponsor bulamıyorsunuz diye eklemek isterim.
3. iş ahlakı olmayan futbolcular ve onlara sahip çıkanlar
bak kardeşim. bu ülkede açlık sınırının yarısı kadar asgari ücret. o asgari ücreti alan insanlar kelle koltukta çalışıyor, günün 12-15 saat çalıştığı oluyor, iğrenç şartlarda çalıştığı oluyor. minicik bir kaytarma ya da çalışamama durumunda hakaretlere uğruyor. tüm bunlar aylık 950 lira(daha yeni 1300 lira oldu. ben önceki yılları kasteden yazı yazıyorum zaten) için. sen ki bir yıllık maaşı 900 tane asgari ücretlinin bir yıllık maaşı kadar olan futbolcu. götünü kaldırıp o aldığın paranın hakkı olanı verebilseydin bugün bunlar olmazdı. götünüzü kaldırıp 2 sene avrupada mücadele etmediniz. formamızın bile yeneceği anderlecht, lazio, astana, benfica gibi takımlara karşı teslim oldunuz. yata yata göt büyütenleriniz oldu. ayağına top değmeyenler televizyonlara çıkıp rızık dedi utanmadan. kulübe ömrünü vermiş ali uras florya'nın bahçesinin çimini dikerken bu takım için bir kez yere yatmamış eray'ın florya çimlerine jiple çıkmasına göz yumdunuz. futbolcular kötüleştikçe maaşları yükseldi. iyi futbolcular gittikçe yerlerine daha kötüleri daha pahalıya geldi. sabri zaten yeteneksizdi. her gün daha da yeteneksizleşiyor ama her yıl sözleşme yapılıyor. elinizi vicdanınıza koyun. hepinizin şirketi var. şirketinize zarar ettiren adamın maaşını arttırıp bir de sözleşme uzatır mısınız?
bugün futbolcuların %15-20'si kulübe aldığından fazlasını veriyor. geçmişte bu oran %75'lere dayanıyordu. işin daha vahimi şu:
bugünkü %15-20'nin emeği de çöpe gidiyor. tek başlarına yetmiyorlar. ancak geçmişteki %75, kalan %25'i de taşıyordu ve başarıya ulaşıyorduk. her başarı para demektir. şampiyon olamazsak, şampiyonlar ligine gidemezsek, iyi oyuncular alamazsak kombine, forma nasıl satacaksın? sponsor nasıl bulacaksın? yayın gelirlerinden nasıl daha çok pay alacaksın? federasyon paralarını nasıl alacaksın? malesef her gün kötüye gidiyoruz. para harcamadan para gelmez. aklınızı başınıza alın yönetim. yazın çok işiniz var. bu kadroyu hep beraber kirli taş kömüründen pürüzsüz, tertemiz elmasa çevireceğiz.
bu durumun üç büyük aktörü var.
1. liseli moruklar
bu adamlar yüzünden galatasaray'ı yönetmek, denetlemek, hesap sormak sadece belli bir zümreye ait. bu yüzden hepsi de birbirinin devamı şeklinde beceriksizlikler yapıyor. yeni yüzler, başarılı isimler, zenginler veya sıradan taraftarlar kulübü bir türlü yönetemiyor, denetleyemiyor, yönetimden hesap soramıyor. başkanlık seçimlerine geniş katılım olmuyor, adayların hepsi birbirinin kopyası oluyor. aynı beceriksizlikler defalarca yapılıyor. bu sistem değişmedikçe bu kısır döngü kırılmaz.
2. beceriksiz yöneticiler
bu başlık altına yazmayı hiç istemezdim ama ünal aysal da bunlardan birisi. ancak takımda yıllardır süregelen sistem şu:
kaliteli bir oyuncu satılır. sonra onun yerini doldurmak için başkası alınır. tutmaz. sonra bir başkası. o da tutmaz. sonra başkası başkası derken 5 milyona giden adamın maliyeti ondan sonrakiler yüzünden 15 milyon olmuş. üstelik aldığın katkı koca bir sıfır.
allah aşkına söyleyin keita 5 milyon euro'ya satıldı. ondan sonra eli yüzü düzgün sağ kanat alabildik mi? pino, serdar özkan, engin, hamit, sabri hangisi adam gibi katkı verdi? peki bu adamların maliyeti ne kadar? keita'dan kar mı ettik?
kewell'dan podolski'ye geçen sürede adam gibi bir tane sol açık aldık mı? kaç kişi geldi geçti o soldan. hangisi katkı yaptı?
melo gitti. sonra kim geldi? bilal, jose, donk, jem paul. hangi bir boka yaradı? söyleyin melo'dan kar mı ettik zarar mı?
telles'ten sonra olcan mı, carole mü, hakan mı onun yerini doldurabildi?
burak yılmaz'ın bile -bakın bile diyorum çünkü umut hariç dünyadaki her forvet ondan daha iyidir.- yerini dolduramadınız.
fatih terim gitti mancini geldi. o gitti prandelli. o gitti hamza. o gitti denizli. o gitti bilmem kim. o da gidecek. sürekli hoca yollayın. allah'tan bazıları tazminat almadı. alsalar bugün sahaya çıkacak forma bulamayız.
bir adam yollayınca yerine 15 tane adam alıyoruz. hiçbiri de bir boka yaramıyor. yeter artık. bu kadar kör olmayın. bu kadar mal olmayın ey yöneticiler! buraya bir de sponsor bulamıyorsunuz diye eklemek isterim.
3. iş ahlakı olmayan futbolcular ve onlara sahip çıkanlar
bak kardeşim. bu ülkede açlık sınırının yarısı kadar asgari ücret. o asgari ücreti alan insanlar kelle koltukta çalışıyor, günün 12-15 saat çalıştığı oluyor, iğrenç şartlarda çalıştığı oluyor. minicik bir kaytarma ya da çalışamama durumunda hakaretlere uğruyor. tüm bunlar aylık 950 lira(daha yeni 1300 lira oldu. ben önceki yılları kasteden yazı yazıyorum zaten) için. sen ki bir yıllık maaşı 900 tane asgari ücretlinin bir yıllık maaşı kadar olan futbolcu. götünü kaldırıp o aldığın paranın hakkı olanı verebilseydin bugün bunlar olmazdı. götünüzü kaldırıp 2 sene avrupada mücadele etmediniz. formamızın bile yeneceği anderlecht, lazio, astana, benfica gibi takımlara karşı teslim oldunuz. yata yata göt büyütenleriniz oldu. ayağına top değmeyenler televizyonlara çıkıp rızık dedi utanmadan. kulübe ömrünü vermiş ali uras florya'nın bahçesinin çimini dikerken bu takım için bir kez yere yatmamış eray'ın florya çimlerine jiple çıkmasına göz yumdunuz. futbolcular kötüleştikçe maaşları yükseldi. iyi futbolcular gittikçe yerlerine daha kötüleri daha pahalıya geldi. sabri zaten yeteneksizdi. her gün daha da yeteneksizleşiyor ama her yıl sözleşme yapılıyor. elinizi vicdanınıza koyun. hepinizin şirketi var. şirketinize zarar ettiren adamın maaşını arttırıp bir de sözleşme uzatır mısınız?
bugün futbolcuların %15-20'si kulübe aldığından fazlasını veriyor. geçmişte bu oran %75'lere dayanıyordu. işin daha vahimi şu:
bugünkü %15-20'nin emeği de çöpe gidiyor. tek başlarına yetmiyorlar. ancak geçmişteki %75, kalan %25'i de taşıyordu ve başarıya ulaşıyorduk. her başarı para demektir. şampiyon olamazsak, şampiyonlar ligine gidemezsek, iyi oyuncular alamazsak kombine, forma nasıl satacaksın? sponsor nasıl bulacaksın? yayın gelirlerinden nasıl daha çok pay alacaksın? federasyon paralarını nasıl alacaksın? malesef her gün kötüye gidiyoruz. para harcamadan para gelmez. aklınızı başınıza alın yönetim. yazın çok işiniz var. bu kadroyu hep beraber kirli taş kömüründen pürüzsüz, tertemiz elmasa çevireceğiz.