resim
Wesley Sneijder
Görev:Stratejik Danışman
Takım:-
Yaş:40
Uyruk:Hollanda
  • 10786
    sözlükte cahil cühela kesimin turnusolü olan futbolcu, yıldızımız.

    öncelikle sneijder'in oyun yapısını ele alalım. sneijder topu alıp dribling yapan, defans hattını fiziksel olarak zorlayan ve maç içerisinde fiziksel özelliklerini kullanan bir oyuncu değil. sneijder topla az haşır neşir olan, topu ayağında fazla tutmayan bir oyuncu. nedir sneijder'in meselesi? incelik, zarafet. sneijder daha ayağına top gelmediğinde nereye oynayacağını, nasıl oynayacağını düşünür ve uygular. zekası onun en sivrilen özelliğidir aslında. ayağına top gelecek, o ise önceden sezdiği boşluğa hızlıca topu gönderecek ve tehlikeli bir pozisyonun başlangıcını oluşturacak ya da son pası yapan oyuncu olacak. o bir pasör. hızlı düşünüp, hızlı oynayan -bu hızlı oyundan kasıt hızlı koşmak değildir-, oyunun temposunu ince paslarıyla hızlandıran kıvrak zeka. oyunun yönünü değiştirmek takımı ileri çıkartacak ve öldürücü paslar atacak bir oyuncu. ofansif orta sahada, yani aslen kendi bölgesinde oynadığında etrafında boşa hareketlenen onun dilinden anlayan futbolcular varsa sneijder çoğunlukla böyle bir tarzda oynar. nesli tükenmekte olan bir on numaradır ama kendi ekolünün hala en iyilerindendir.

    eğer sneijder orta sahada, yani ikinci bölgede oynayacaksa tam bir maestro olur. ikinci bölgeden üçüncü bölgeye takımı hızlı bir şekilde çıkartan isim olur. hatta melo kalmış olsaydı; defansif orta saha olarak melo, göbek maestro olarak sneijder ve ileri orta saha olarak da bilal oynasın isterdim. evet bilal'in arkasında isterdim sneijder'i. çünkü takımdaki şu an esas sıkıntı ikinci bölgedeki göbeklerimizin top çıkartamaması. selçuk iyice görünmezlik pelerinini giydi. hiçbir şey yapamıyor. beli dönmüyor, o bel dönene kadar mevsim bitiyor, birden çeşme'de insanlar denize giriyor şubat ayında. o derece hantal. bu hantallığın yanı sıra dikine de oynayamıyor çünkü sorumluluk almaktan kaçınıyor, al gülüm ver gülümcü oldu. galatasaray'ın kaptanı böyle biri olmamalı, bu ayrı konu buna sonra değiniriz.

    neyse, gelelim altın portakal'a. kötü oynadığı aşikar. kötü oynamasının sebebi kötü oynamamız. sağına bakıyor statik, soluna bakıyor statik, ileri bakıyor umut bulut, görmez olaydım, neyse. takımın pili bitmiş, takıma akım veren pilimiz sıradan karbon çinko pil mustafa denizli olduğundan ötürü, bu takımın pili ancak bu kadar dayanırdı zaten, ne olacaktı? kötü oynayan bir takımda sneijder iyi oynayamaz. hele ki takım arkadaşları bu kadar statik, hareketsiz ise sneijder iyice etkisiz olur. wes'in oyun stiliyle tamamiyle zıt bir fizik kondisyon durumumuz ve oyun stratejimiz var. rezillik. bu sistemde sneijder'in verimliliğinin keskin bir şekilde düşmesi, sonbaharda yağmur yağması gibi olağan bir durum.

    kaldı ki; takımın geri kalanına baktığında yine de saygı duyuluyor sneijder'e. çünkü biz böylesine elit bir on numaraya hayatında hiç oynamadığı bir oyunu zorla oynattık geldiği 3 senede. koşmak. evet, elit bir on numara takımımıza geliyor ve biz onu koşturuyoruz. takım onun etrafında koşmalıyken o koşuyor. basıyor, baskı yapıyor mücadele ediyor. fiziksel kapasitesi böyle bir oyunla alakasız olduğu için çoğu mücadelesi başarısız kalıyor ve buradaki çomarlar da kötü oynadığını söylüyor. ulan dedesi köyde eşekle ilk cinsel deneyimi yaşamış herif, aç kulağını iyi dinle; bu adamın işi bu değil. bu adam işinin olmadığı bir şey yapıyor. mücadele ediyor, rakip kovalıyor. bütün takım bitse de gitsek derken o bir şeyler için çabalıyor. annemin bir sözü vardı; "iyi yapamadıysam kötü de mi yapamadım?" derdi bazı sitemlerinde. bu adam bana bu sözü hatırlatıyor. sneijder iyi bir şeyler yapamasa bile bir şeylere çabalıyor. peki ya hiçbir şey yapmayanlara ne demeli? ve takım bitik durumdayken bu adama nasıl çatılır? ne yapsın, tavşan mı çıkarsın şapkadan? bir de bu adamla eto'nun performansını kıyaslayanlar var ki insan şaşırıyor, ne tür bir zihniyetle aynı yerde yazarlık yapıyorum diyerek.

    bırakın bırakın. hepinizin ne olduğunu herkes biliyor. sizin derdiniz takım falan değil. bu masalları biliyoruz. akbabasınız. sneijder'i en iyi zamanlarında bile içten içe kin beslediniz. kötü oynayacağı günü beklediniz. çünkü o geldikten sonra sizin xelçuk'un falan pabucu dama atıldı. eh haliyle siz de bir türk'ün bir hollanda'lı tarafından al aşağı edilmesini sindiremediniz. siz kendi dar ve vasat dünyanızda vasat kahramanlarınızla mutluyken muasır medeniyetler seviyesine çıkmanıza ne gerek vardı değil mi? ne gerek var elin gavurlarına? bizim çocuklar bize yeter de artardı değil mi?

    siz düşmansınız. siz ırkçısınız. siz faşizansınız. sizin derdiniz takım falan değil. bırakın bu işleri. istediğiniz oldu. o hiç içine sindiremediğiniz gavur yıldız da artık takımdan soğudu, artık o da iyi oynayamıyor.

    bence bugün, sizin gününüz. alın mutlu olun bol bol.
App Store'dan indirin Google Play'den alın