192
şu maçla ilgili olarak yorumlara bakıyorum. sağda solda bir takım yazılar, haberler okuyorum. yok efendim şanslıymışız, vay efendim pana'nın kadrosu çok eksikmiş, aman efendim adamlar oynamış ama şanssızlıklarından biz almışız maçı vs vs vs... baştan almam gerekirse rumlarla ve ermenilerle oynanan her maça neden hala şu devirde bile yüz yıl öncesine gitmişcesine milli bir huşuyla bakılır anlamış değilim. komşumuz, kardeşimiz, aynı toprakların çocukları... gittik evlerine, acılarını paylaştığımızı göstererek alkışlarını aldık. bir grup taraftar bayrağımızı yakmış diye hepsi düşman mı oldu yani bizim aramızda da yok mu böyle kışkırtıcı provakatörler? sapla samanı ayırmasını bilelim öncelikle. adamların saygı duruşundaki asaletini takdir ettim açıkcası, gate 13 taraftar grubunun golden sonra bile 13 dk. boyunca sessiz kalıp sonradan stadı yıkan tezahüratlarını da eklemek lazım. futbola gelince... sonuçtan gayet memnunum. zor bir deplasman gözüyle baktığımdan en fazla gollü beraberlik bekliyordum. pana hatalar yapmasa bu kadar çabuk goller bulmazdık. defansımızda çok eksik vardı. emre güngör'ü ilk 11'de görünce aklıma gelen başıma geldi ne yazık ki maçın başında sakatlandı. bu noktada emre aşık'ı kutlamak gerek, gerçekten çok sakin ve profesyonel bir görüntü çizdi. mehmet topal sakatlığından beri eski formundan uzaklaştı. çabaladığının farkındayız ama tekmelere kafa uzatan mehmet gitti, daha ürkek bir adam geldi, yine de çok doğru paslar verdi, kritik müdahalelerde bulunarak eski gizli kahraman kimliğine yaklaşmaya başladı. arda turan milli takımdan döndüğünden beri bir garip, durgun. çok mücadeleci ama dün gece pas yapmak yerine neden 3-4 adamın arasına daldığını, topla o kadar çok oynadığını anlayamadım. baros güzel işler yapıyor, bol bol kaçırıyor, kızdırıyor ama illaki gönlümüzü almayı başarıyor haliyle ses edemiyoruz. harry kewell'ın kendisini takıma ne kadar adadığını dün bir kez daha görüp mutlu oldum, bir de gol atsaydı daha da sevinecektim kendisi adına, yoksa her türlü güveniyorum ve gurur duyuyorum kendisiyle. keita, çok teknikti her zamanki gibi, top ayağına geldiğinde güven veriyor. elano! dün geceki son golüyle sesimin kısılmasına neden olmuş adamdır. defansa çarpmış, şans falan diyenler çok ama bu adam bunu ilk defa yapmıyor hatırlatalım. sonuç olarak efenim, son zamanlarda pek moda oldu, taraftarına güven düşmanına korku veren takım diye, işte aynen böyle hissediyorum. içim rahat, büyük bir keyifle izlediğim bir galatasaray söz konusu. endişelendirecek hatalar, boşluklar olsa da (ki her takımda olur) başımızdaki rijkaard olduktan sonra, merak etmeyelim, o bizden çok daha fazlasını görüp müdahale eder nasılsa diyorum... büyük takımlar küçük deplasmanlara gider, oynamasa da her daim 3 puanını alır gelir ya, bazıları da mücadelemizle kaybettik tadında gururlu genç edebiyatı yapar hani, biliyorum ki hatasıyla eksiğiyle bu seneki galatasaray nereye giderse gitsin kendisini kurtarmayı başarabilecek bir sistemi oturtmuştur. bundan sonra da nazar değmesindir...