416
insanları eleştiriyor olmaları nedeniyle eleştirilen kitledir.
hamza ve destekçileri öyle bir algı yaratmaya çalışıyor ki, biz bir grup adam veya kadın çıkıp sosyal mecralarda sadece eleştirmek için eleştiriyor, adeta meyve veren ağacı taşlıyoruz. arkadaşım artık uyanın, öncelikle meyveyi biz yiyoruz biz, neden meyve vermesin isteyelim? biz haziran ayından beri yapılan işlere bakıp "sen bu ağacı sulamaz, yağmur suyundan medet umarsan, bana vereceğin meyveyi alamama ihtimalin çok yüksek" derken, bizi ağaçı taşlamakla itham eden, ağacın bakımından sorumlu adamlar ağacın kökünü eşelediler. ben ve benim gibi düşünen insanlar neler dedik? neler çıktı? gel bir bakalım.
1) cüneyt tanman ile futbol şubesi yürümez. daha köşe yazısını bile formüle edemeyen, kendine soru sorup basın açıklaması yapar gibi cevap verebilen adam, sırf eski kaptan diye futbolun başına getirilip takımı formüle etmesi beklenirse o takımdan cacık olmaz dedik. kendisinin idareci olduğu dönemde, taraftar baskısı ile alınan poldi, taraftar baskısı nedeniyle sözleşme imzalanamayan aydın gibi tamamen taraftara mal edilebilecek eylemler dışında yapılan eylemler: sabri, bilal, jem.
2) "hamza hamzaoğlu'na ivedi teşekkür edip, takımı yeni sezona başka bir hoca ile sokalım" dedik, çünkü aslında 1-0 kazandığımız maçlarda hamzanın kafa yapısını, kendisinin kaybettirdiği puanlarda yaptığı epik hataları ilk elden gördük.
-takım içinde hasbelkader sağladığı bütünlük ile şampiyonluğu getirdi ama büyük hoca değil, büyük takım hocası hiç değil dedik.
-sonra transfer dönemi başladığında yaptığı açıklamalar, neticesinde bu kafa yapısıyla bize yarar getirmek bir yana dursun, zararı büyük olur dedik. oldu.
-hazırlık kampı başladı, "lan as oyuncular ne zaman hazırlanacak?" dedik. başka takımlara itelediğimiz oyuncuları hazırlarken, as oyuncular casino'da kumar oynuyordu.
-lan hadi as oyuncular hazır değil, takım da hazır değil dedik. "olacak, olacak" diye çıkan insanlar oldu. hazır değil takım işte. haklı çıktık.
3) sabri sarıoğlu ile sözleşme uzatılması takıma ihanettir derken, kendisine zamlı bir emeklilik hediyesi yapıldı. bu adamla olmaz derken, bizi iki sene daha bu adama muhtaç, veya 10 milyon tl ödemeye mecbur bıraktılar. bu hamleyi, en başta olmaz dediğimiz cüneyt tanman ve hamza hamzaoğlu çıkıp bir de savundular. takıma sağ bek lazım sabri ve tarık ile olmaz dedik, olur dediler. olmadı. haklı çıktık.
4) takımın stoper (göreceli), sağ bek, kanat, forvet oynayacak 4 adet ilk 11 oyuncusuna ihtiyacı var derken, yanlışların adamı hamza "antrenman temposunu arttırmak üzere" jem karacan diye bir adam aldı. takımında maç başı oynayan adama 2 trilyon garanti para ödemeyi taahhüt ettik. 2 trilyon amk aklınız alıyor mu? görevi: antrenman temposunu arttırmak. lan takımın antrenman temposunu arttırmak istiyorsan kondisyoner alırsın, altyapıdan genç adam koyarsın. neyse, bu transferler olmazsa bu sezonun üzerine bir sünger çekelim derken, melo da satıldı. melo'nun satılışını bilal'in oynaması için hamza tarafından yapılan bir tezgah derken eleştirilen bizler, yönetimin son açıklamaları neticesinde haklı çıktık.
5) burak ve umut, 3 kulvarda oynayacak bir takımın forvet hattı olamaz, talipleri varsa satılsın, takıma zarar verirler, şampiyonlar liginin en kolay grubundan (bizim açımızdan) çıkarsak forvet kendini amorti eder dedik, alınmadı. burak ne yapacak? umut antrenmanda şahane dendi. boş kale harici gol atamayan, armut piş ağzıma düş mantığı ile topun kendisine gelmesini bekleyen bir adam ile, sahada ne yapacağını dahi bilemeyen kankasına emanet sezona başladık ve rezil olduk. olmadık mı?
biz sosyal medya yazarlarının normal medya yazarlarından tek farkı, beğenilmek veya para kazanmak için yazmıyor oluşumuz. ben ne bir futbolcuya yaranmak için yazı yazarım, ne ülke futbolunun gelişmesini, ne de ligin zevkini düşünürüm. rating kaygım, maddi bağım yoktur. ben sadece galatasaray için yazıyorum. benim gibi düşünen, burada yazmak için zaman ayıran herkesin de amacının aynı olduğuna inanıyorum.
hamza ve destekçileri öyle bir algı yaratmaya çalışıyor ki, biz bir grup adam veya kadın çıkıp sosyal mecralarda sadece eleştirmek için eleştiriyor, adeta meyve veren ağacı taşlıyoruz. arkadaşım artık uyanın, öncelikle meyveyi biz yiyoruz biz, neden meyve vermesin isteyelim? biz haziran ayından beri yapılan işlere bakıp "sen bu ağacı sulamaz, yağmur suyundan medet umarsan, bana vereceğin meyveyi alamama ihtimalin çok yüksek" derken, bizi ağaçı taşlamakla itham eden, ağacın bakımından sorumlu adamlar ağacın kökünü eşelediler. ben ve benim gibi düşünen insanlar neler dedik? neler çıktı? gel bir bakalım.
1) cüneyt tanman ile futbol şubesi yürümez. daha köşe yazısını bile formüle edemeyen, kendine soru sorup basın açıklaması yapar gibi cevap verebilen adam, sırf eski kaptan diye futbolun başına getirilip takımı formüle etmesi beklenirse o takımdan cacık olmaz dedik. kendisinin idareci olduğu dönemde, taraftar baskısı ile alınan poldi, taraftar baskısı nedeniyle sözleşme imzalanamayan aydın gibi tamamen taraftara mal edilebilecek eylemler dışında yapılan eylemler: sabri, bilal, jem.
2) "hamza hamzaoğlu'na ivedi teşekkür edip, takımı yeni sezona başka bir hoca ile sokalım" dedik, çünkü aslında 1-0 kazandığımız maçlarda hamzanın kafa yapısını, kendisinin kaybettirdiği puanlarda yaptığı epik hataları ilk elden gördük.
-takım içinde hasbelkader sağladığı bütünlük ile şampiyonluğu getirdi ama büyük hoca değil, büyük takım hocası hiç değil dedik.
-sonra transfer dönemi başladığında yaptığı açıklamalar, neticesinde bu kafa yapısıyla bize yarar getirmek bir yana dursun, zararı büyük olur dedik. oldu.
-hazırlık kampı başladı, "lan as oyuncular ne zaman hazırlanacak?" dedik. başka takımlara itelediğimiz oyuncuları hazırlarken, as oyuncular casino'da kumar oynuyordu.
-lan hadi as oyuncular hazır değil, takım da hazır değil dedik. "olacak, olacak" diye çıkan insanlar oldu. hazır değil takım işte. haklı çıktık.
3) sabri sarıoğlu ile sözleşme uzatılması takıma ihanettir derken, kendisine zamlı bir emeklilik hediyesi yapıldı. bu adamla olmaz derken, bizi iki sene daha bu adama muhtaç, veya 10 milyon tl ödemeye mecbur bıraktılar. bu hamleyi, en başta olmaz dediğimiz cüneyt tanman ve hamza hamzaoğlu çıkıp bir de savundular. takıma sağ bek lazım sabri ve tarık ile olmaz dedik, olur dediler. olmadı. haklı çıktık.
4) takımın stoper (göreceli), sağ bek, kanat, forvet oynayacak 4 adet ilk 11 oyuncusuna ihtiyacı var derken, yanlışların adamı hamza "antrenman temposunu arttırmak üzere" jem karacan diye bir adam aldı. takımında maç başı oynayan adama 2 trilyon garanti para ödemeyi taahhüt ettik. 2 trilyon amk aklınız alıyor mu? görevi: antrenman temposunu arttırmak. lan takımın antrenman temposunu arttırmak istiyorsan kondisyoner alırsın, altyapıdan genç adam koyarsın. neyse, bu transferler olmazsa bu sezonun üzerine bir sünger çekelim derken, melo da satıldı. melo'nun satılışını bilal'in oynaması için hamza tarafından yapılan bir tezgah derken eleştirilen bizler, yönetimin son açıklamaları neticesinde haklı çıktık.
5) burak ve umut, 3 kulvarda oynayacak bir takımın forvet hattı olamaz, talipleri varsa satılsın, takıma zarar verirler, şampiyonlar liginin en kolay grubundan (bizim açımızdan) çıkarsak forvet kendini amorti eder dedik, alınmadı. burak ne yapacak? umut antrenmanda şahane dendi. boş kale harici gol atamayan, armut piş ağzıma düş mantığı ile topun kendisine gelmesini bekleyen bir adam ile, sahada ne yapacağını dahi bilemeyen kankasına emanet sezona başladık ve rezil olduk. olmadık mı?
biz sosyal medya yazarlarının normal medya yazarlarından tek farkı, beğenilmek veya para kazanmak için yazmıyor oluşumuz. ben ne bir futbolcuya yaranmak için yazı yazarım, ne ülke futbolunun gelişmesini, ne de ligin zevkini düşünürüm. rating kaygım, maddi bağım yoktur. ben sadece galatasaray için yazıyorum. benim gibi düşünen, burada yazmak için zaman ayıran herkesin de amacının aynı olduğuna inanıyorum.